-20-

9.8K 586 46
                                    

Ne diyordu?

Beni kaçıran Atilla Beyoğlu mu diyordu? Kaçırmak? Atilla ve ben?

Gözlerimi kocaman açıp şaşkın bir sincap gibi kırpıştırdım. "Bence Memur Bey yanılıyorsunuz. Kaçırma filan yok!"

"Atilla Beyoğlu sizi bu evden zorla götürmedi mi?"

"Ne zorlaması? O babamın gönderdiği adamdı!"

"Babanızın gönderdiği adam bendim. Geldiğimde evde kimse yoktu, kapının önünde korumalar yatıyordu."

"Evet, amcamın tuttuğu korumalar, fakat babamın yolladığı adam kesinlikle Atilla'ydı!"

"Sizi nereye götürdü?"

"Biliyor olmanız gerekmiyor mu?" Ellerimi bel kıvrımıma koymuştum ve tehditkar bir şekilde onu izliyordum. Bana cevap vermesi gerekiyordu, çünkü bu adamın polis olduğuna dair güçlü şüphelerim vardı. Hah! Atilla beni kaçırmışmış! Çok saçmaydı.

"Bilmiyoruz," dedi bir bana bir dadıma bakarak. "aynı zamanda dadınızı da kaçırdı. Onu sizi buraya geri getirdiğinde, yani dün gece, yakalamış olduk. Sizi..."

"Ne yakalaması?" dedim aniden sözünü keserek. "Ne saçmalıyorsunuz?"

"Ayperi Hanım," diye başladı söze sabırlı olmaya çalışarak. "Sizi ve daha sonra dadınızı getirdi buraya. Bunu niçin yaptığını bilmiyoruz, babanızla herhangi bir şekilde iletişim kurmadı. Amacı neydi? Ne istedi sizden? Zarar almamış görünüyorsunuz. Sizinle konuştu mu, kimliğinden bahsetmiş miydi? Bahsi geçen kişi Atilla Beyoğlu, değil mi? Sizi kaçıran adam ve bizim yakaladığımız adam?"

"Kesinlikle değil!" Elimi savurarak oa sırtımı döndüğümde dadımı gördüm. O da benim gibi büyük bir şaşkınlıkla memuru dinliyordu. Onu izlediğimi fark edince bana baktı. "Ne diyor bu?"diyerek dudaklarını oynattı. Omuz silktim. Ben nereden bileyim bu adam ne diyordu! Bence polis değildi. "Bence polis değilsiniz ve evimden gitmenizi istiyorum." Kapıyı açarak çıkması için işaret ettim. Yerinden kıpırdamadı. Beni izledi. Neden daha sonra "Bizimle merkeze gelmeli ve şüpheliyi teşhis etmelisiniz," dedi.

"Hı hı olur," dedim ben de.

"Hanımefendi..."

"Çıkar mısınız evimden? Polis kimliğinizle geldiniz, ama size güvenmek zorunda değilim ve evimden çıkmanızı istiyorum, eğer size yararlı olmamı istiyorsanız daha resmi bir şekilde gelin lütfen, iyi günler."

Yüzüme daha fazla bakmanın bir anlam ifade etmediğini anlamış olacak ki bir şey söylemeden kapıya yöneldi. Ben tam gözlerimi yumup gittiği için şükredecektim ki "Yılmaz nerede?" dediğini duydum dadımın. Hadi ama! Bu adama gerçekten güvenecek miydik?

"Polis koruması altında," diye izah etti adam. Bir eli kapıdaydı, yüzünü dadıma dönmüştü, fakat gayet rahat benden bahsediyordu! "Eğer Ayperi Hanım müsaade etseydi anlatacaktım. Artık Yılmaz Bey'in yakınları da olayları bilmeli, değil mi Ayperi Hanım?" Bana döndü bu kez. Sevimsizce gülümseyip karşılık verdim. "O halde biz öğrenmek istediğimizde merkeze geliriz, teşekkürler."

"Asayiş şubeye gelip Haluk derseniz beni bulabilirsiniz," dedikten sonra gitti.

Kapıyı itinayla kapatıp dadıma baktım. "Bu neydi şimdi?"

"Bismillahirrahmanirrahîm," dedi içli içli. "hiçbir fikrim yok, ama galiba..."

"Evet dadı evet, bu adam kesinlikle saçmalıyordu! Ben odama gidiyorum, kafa dinleyeceğim."

Bal AyısıWhere stories live. Discover now