Öncelikle bana sorulmayan bazı bölümlerin anlamlarını açıklamaya karar verdim. Evet, kendime hiç saygım olmadan bunu yapıyorum. Çünkü sizene nedeninden. Ya da her ne haltsa.
Portakal soyması. Güneş umudu temsil eder. Ondan sıyrılması.
Ketçap dökmesi. Kan, intikam görmek istemesi değil. Ketçap dökmesi, kırmızı olarak simgelenen aşkı boş yere harcaması.
Kafasına oje dökmesi. Hayal gücüne artık renkler karıştırmak istemesi.
Bornoz giymesi. Ruhundaki çıplaklığı kıyafetle örtmek istemesi.
Boynuna kapı süsünü asması. Ayrılıkların intihara yol açması. (Kapı onda ayrılık.)
Yatması. Uyumaması. Yatıyor, düşünüyor. Kalkıyor. Asla uyku nedir bilmiyor. Uykuyu bilmediğini de bilmiyor. Ama uykuyu bilmediğini de bilmemesini de bilmiyor...
İnsan değil. Biraz hayalgücü kullanmak gerekir. İnsani yanlarını bırakmaya çalışan biri. Ama insan değil. Canlı olduğundan ben de şüpheliyim. Bu benim canlı bir yanım değil. Ya da neyse.
Makarna yemesi. Makarna burada bir benzetmenin ana unsuru. Makarna o kadar tuhaf ki bir sürü felsefik öğenin konusu olabilir. Ama siz bir makarnayı marketten 1.75 liraya aldığınız makarna olarak görmediğiniz sürece.
Makarna, hakkında yüzlerce kelime bahşedebilirim gözlerinize. Ama yapmayacağım. Makarnanın nasıl birleştiğini ama bir çatal dediğinde nasıl ayrıldığını siz düşünün. Bu kötülüğü düşünmek için zaman kollayan beyninize yapamam.
...
Kendinize kendinizi olduğunuz düşündüğünüz kişi gibi bakın. Ya da her neyse.
YOU ARE READING
ütü(+18 ütü)
General Fiction"Gece yarısı kalktı. Kitap yazdı. Yattı." Sonuna kadar okumayı ve anlamayı başaran masalar varsa onları şimdiden tebrik ederim. Ve son bir şey: Asla unutmayın. Anlayamadığınız şeyler saçma olduğu anlamına gelmez.