▫18▫

9K 476 203
                                    


#18. BÖLÜM

CESUR KIZ

Süslü geçitler, pahalı gözlükler. Takım elbiseler, pahalı arabalar. Villalar, yatlar, yeni satın alınan bir arsa... Tüm bunlar dış görünüşte aldatıcı ve sadece dünyaya mahsus küçük göz yanılmalarıydı. İnsanlar tüm bunlara sahip olarak ruhlarını doyurabileceklerini düşünüyorlardı. Sürekli aç olan insan ruhu birşeylere sahip olma isteğiyle yanıp tutuşuyordu ve çareyi toprak, mal ve mülkte buluyordu.

Bende Kuzey'de bulmuştum bunları. Benim ruhumun aç olduğu tek şey sevgiydi. Para, mal, mülk ve diğer tüm maddi olanakların içinde doğmuştum ben. Ailem yeterince zengindi ve beni hep parayla satın alınan güzel oyuncaklarla kandırmışlardı. Asla beni sevmemişlerdi. Belki bebekken annem biraz ilgilenmiş babamla evcilik aracı olarak kullanmışlardı beni. Ama tüm bu evcilik ben büyüyüp şişman ve utanç verici bir evlat olana kadar sürmüştü. Ailem de diğer herkes gibi dış görünüşe ve insanların düşüncelerine önem vermiş beni sevgiden yoksun zavallının biri olmaya mahkum etmişlerdi. Ve ben yıllar sonra Kuzey'e aşık olduğumu sanarak hayallerimde farklı birinin beni sevebilecegi yalanını canlandırmıştım. Zamanla bu hayal takıntı haline gelmiş ve beni korkunç bir çıkmazın içine sürüklemişti.

Kuzey'in ailesiyle oturduğum süslü ve şaşalı masada bunları düşünüyordum. Ama Batuhan annesini gösterek beni dürttü. Düşüncelerim mecburen uzaklaştı ve dikkatimi karşımda duran sarışın ve genç bayana çevirdim. Iki çocuk doğurmuş olmasına rağmen fiziği inanılmaz derecede düzgün ve yüzü de gerçekten gençti. Dışarı görsem asla anne kavramını üzerine yapıştıramayacağım birisiydi.

"Öncelikle tekrar hoşgeldiniz." Adının Meltem olduğunu öğrendiğim genç kadın -Batuhan ve Kuzey'in annesi- bana ve Batuhan'a bakarak güler yüzle konuştu. Nedense Ares'te bizle gelmişti ve tuhaf bir şekilde kimse onu kaileye almıyordu bile. Ares hemen yanımda oturmasına rağmen Meltem Hanım yüzüne dahi bakmamıştı.

"Yemeğe geçmeden Kuzey'i cağırsam iyi olacak. Kendisi bugün biraz halsizdi." Meltem Hanım geldiğimizden beri yüzünden düşürmediği gülümsemeyle masadan ayrıldı ve yukarı kata doğru gitti.

Şimdi masada ben, Batuhan, Ares ve Kuzey'in babası vardı. Adı Taylan'dı. Ve Taylan Bey suratsız herifin tekiydi. Geldiğimize pek sevinmiş görünmese de zorla gülümseyerek bize baktı. "Ee, nasılsın İzbe?"

Bana gelen ani soru karşısında önce şaşırsamda sonra bende onun yaptığı gibi yüzüme zoraki bir gülümseme yerleştirdim. "İyiyim efendim. Siz?"

Taylan Bey dişlerini göstererek sinsice gülümsedi. "Bende iyiyim." Elini ensesine atıp öylesine kaşıdı. "Hangi ailedensin?"

Yüzümdeki gülümseme solarken gözlerimi önümdeki tabağa çevirdim. İçi boştu. "Devran soyadını duymuşsunuzdur belki. Babam Ali Devran."

Taylan Bey anından atladı. "Evet, evet biliyorum. Onlarla tanışmak isterim." Gözleri parlıyordu. "Daha önce şirketlerimiz arasında bir iş olanağı olmuştu fakat aksilikler oldu ve yapacağımız anlaşmayı iptal etmek zorunda kaldık."

Meltem Hanım merdivenlerden inerken arkasından Kuzey'de geliyordu. "Taylan," diye uyardı sahte bir sinirle Meltem Hanım."Yine işlerinden bahsedip misafirlerimizi bunaltma istersen."

Yanımda oturan ve geldiğimizden beri telefonunda oyun oynayan Ares sonunda kafasını kaldırıp alayla baktı. "Aynen boksurat." Taylan Bey'e bakarak söylediği sözün ardından ayağına bir tekme geçirdim. Kimse duymamıştı ama eger duyulsaydı bu hiç hoş olmazdı. Ares yediği tekmenin ardından bana ölümcül bir bakış atıp oyununa geri döndü.

AMBALAJWhere stories live. Discover now