▫32▫

6.3K 358 185
                                    


#32. BÖLÜM

SONSUZ



Batuhan yatağımda ve tam yanımda oturmuş yüzündeki tebessümle bana bakıyordu. Ben ise neredeyse gülmekten yüzüm patlayacağı için kendimi dizginlemeye çalışıyordum.

Onu öyle çok özlemiştim ki. Herkes gitmişti, yanımda kalan kimse yoktu ve biri tarafından kabul görmek beni akıl almaz bir coşkuyla dolduruyordu. Üstelik o benim en başından beri yanımda olan kişiydi. Ve şimdi işte... Yine yanımdaydı. Beni bırakmamıştı. Oysaki yaşanan herşey benim suçumdu.

Ben hiçbirşeyi yokken herşeyi isteyen o aptaldım.

Ama yine de buradaydı işte.

"Seni özledim." diye itiraf ettim.

İri mavi gözleri kısıldı. "O zaman benimle bir yere gelir misin?"

Şüpheyle ona baktım. "Beni ıssız bir ormana götürüp derimi yüzmeyeceksen eğer?"

Söylediğime karşı güldü. Çok güzel gülüyordu. Gerçekten.

Kafasını iki yana sallarken ayağa kalktı ve elime uzanıp tutmamı bekledi. "Hadi."

Elimi uzatıp elini tuttum. Sıcacık elleri içime anlamını bilmediğim bir duygu serpiştirmişti. O an Kuzey'i değil de onu sevmiş olmayı diledim. En başında onu görmeyi, Kuzey'le hiç tanışmamayı diledim.

Hoş ve ferah bir kokusu vardı. Yanında yürürken onun gerçekten harika biri olduğunu düşünüyordum. Aşağı indiğimizde babam bir anda hortlak gibi köşeden çıktı. Önce ellerimize sonra Batuhan'a kendince ürkütücü olduğunu düşündüğü bir bakış attı. Daha çok komikti.

"Nereye gidiyorsun Elis? Benden izin aldınız mı?"

Babama gerçekten mi der gibi bir bakış attım. Şimdi de maço bir baba gibi mi davranacaktı yani?

"Ah, evet." dedim suratımı asıp. "Gidebilir miyim?"

Sonra hatırlayarak elimle Batuhan'ı gösterdim. "Bu arada bu arkadaşım Batuhan. Birlikte bir şeyler..." Düşündüm. "... içeceğiz."

Babam biraz daha orada dikildi. Ama sonra kafasını salladı. "İyi git. Ama çok gecikme." Sonra bakışlarını Batuhan'a çevirdi. "Ona dikkat et. Eğer başına birşey gelecek olursa senden bilirim."
Batuhan ciddi bir şekilde babamı onayladı. "Evet efendim. Siz hiç merak etmeyin."

"Batuhan?" dedim tepedeki yıldızlara bakarak.

"Hm?"

Onunla önce güzel bir kafeye gidip soğuk bir limonata ve yanında da havuçlu kek yemiş, sonrasında da buraya gelmiştik. Geldiğimiz yer bir binanın en üst katıydı ve balkonundan yıldızları seyredebiliyorduk. Batuhan burayı biriktirdiği parayla almıştı ve küçük bir evdi. Bir tane mutfak ve bir tane de yatak odası dışında tuvalet ve banyosu vardı sadece. Ama yine de güzeldi.

İlk beni getirmişti.

"Bana birşey olsa..." diye başladım. Batuhan'ın bakışları bana dönmüştü. "... bunu umursar mıydın?"

Sessiz bir kaç saniyenin ardından Batuhan olduğu yerde doğruldu ve bana dik dik bakmaya devam etti.

"Bu ne saçma bir soru böyle. Tabi ki de umursardım. Sen olsan umursamaz mıydın yani?"

AMBALAJWhere stories live. Discover now