~25.BÖLÜM~

7.4K 221 66
                                    

Güzel bir uykunun ardından uyandığımda 15 dakika yatağın içinde uykumun açılmasını bekledim.

Yatağımdan kalkıp elimi yüzümü yıkayıp uzerimi giydim. Bugün iş günü olduğundan erken kalkmıştım.

Aşağı indiğimde ateş televizyonun karşısında uyuyordu. Ahh be adam daha yeni iyi oldun hangi akılla burda uyuyorsun ki.

Yanina doğru gelip uyandırmaya başladım.

"Ateşşş uyan hadi"

Ses gelmeyince tekrar sarsmaya başladım

"Ateşşş"

Yavaşça kıpırdanmaya basladiginda bende gözlerimi ayırmadan bakmaya devam ettim.

"Ne istiyorsun!"

"Kahvaltı hazırladım. Hadi in aşağıya"

"Hem ne ara ateş oldum ben. Ateş bey demiyo muydun sen bana!!"

Bu söylediğinden sonra afalladim. Gerçekten öyleydi. Ne ara ateş diye telaffuz etmeye başlamıştım.

"B-ben ş-şey.. Yani bilm.."

Ben saçma salak gevelerken sözümü kesip konuşmaya başladı.

"Tam bir mankafasin biliyosun dimi"

Bunu söyleyip banyosuna doğru ilerlediğinde ben hala söylediğini idrak etmeye çalışıyordum. Bende istemsizce arkasından soylendim.

"Mankafa mi insan öptüğü kıza hic öyle der mi?"

Duymadığını bildiğimden rahatça söylemiştim. Odasından çıkıp tekrar aşağı indiğimde birkaç dakika sonra oda inmiş ve kahvaltimizi yapmıştık.

O tekrar giyinmek için odasına girdiğinde bende her zamanki gibi evi toparliyordum.

Toparlarken aylardır evi düzgünce temizleyemediğim aklıma geldiğinde ateşe söyleyip bir günümü ev temizlemeye ayirmam gerektiğini aklımın bir köşesine yazdım.

Aşağı indiğinde onun arabasıyla şirkete doğru ilerledik. Şirkete geldiğimizde hic değişmeyen senaryoyla karşı karsiyaydim. Yine tüm gözler ateşteydi.

Şirkette hic arkadaşım yoktu. Buna şaşmamalı hepsinin yaklaşma sebebi ateşle aramda birşey oluyor mu? olmuyor mu?

Bunu defalarca sert bir şekilde açıklamama rağmen akıllarına girmemesi canımı sıkıyordu.

"Gel bakalım buraya. Sen hangi bölümü okuyordun"

"Muhasebe"

Evet arkadaşlar gönül isterdi ki bir avukat, bir muhendis, bir doktor olayım ama maalesef muhasebeye düştüm.

"Yavaşça sana muhasebeyi öğretme zamanı geldi. Yeterince stajyerlik yaptın."

"Ben yanlış duymuyorum değil mi? Artık saçma sapan fotokopilerden, arşivden ve dosya düzenlemekten kurtuluyor muyum?"

Bana delirmişim gibi baktığında bende yaptığım aptalca konuşmanın farkına varmıştım.

"İçimden söylemem gerekiyordu afedersin"

"Her neyse"

Deyip telefonunu eline aldı. Muhasebeyle konusuyor benim durumunu anlatıyordu. Anlatırken hiçbirşey bilmediğimi çok iyi şekilde öğretmenlerini söylüyordu.

Bu konuşmada en sevdiğim nokta. Yeterince stajerlikle uğraştığımı artik gerçek muhasebe öğretmelerini bastırarak söylemişti.

"Muhasebe bi alt katta gidebilirsin"

PATRONUMLA BAŞIM BELADADonde viven las historias. Descúbrelo ahora