22. Bölüm

630 46 89
                                    



Cuma günü gelecekti yeni bölüm ama hazır olunca hiç bekletmeden paylaşayım dedim...

Keyifli okumalar...

Katre'nin anlatımıyla...

''Umarım aksiyon filmi seviyorsundur. Sevmiyorsan bile yarın saat birde hazır ol. Seni evinden alırım. - Korel ''

Hayretle havaya kalkan kaşlarım son kelimeyle beraber kalkışına bir son verip öylece kala kaldı. Sertçe yutkunup gözlerimi kırpıştırdım. Kolumu cimcikleyip dudaklarımdan bir ah dökülmesine izin verdim. Ama yine de gerçek olduğuna inanasım gelmiyordu. Telefonumu kapatıp yeniden açtım. Kalp atışlarım gümbür gümbür atarken mesajlara girdim hiç vakit kaybetmeden.

Şaşkınlık ve mutluluğun harmanlandığı gür bir kahkaha attım. Gerçekti! Sonrasında hemen Hilmi'ye kısa bir özet geçtim heyecanla. Derin bir nefesle doldurdum ciğerlerimi. Sakin olmalıydım. Ya da bunu boş ver! Şuan imkânsız şeylerle vakit harcayamazdım. Düşünelim bakalım ne diyebilirim? Hemen tamam dememeliydim bir kere.

''Belki başka bir planım var?'' Yazıp gönderdikten sonra telefonu yatağıma bıraktım. Titreyen ellerimi kavuşturup birbirlerinden güç almalarını sağladım. Birkaç saniye içinde mesaj gelmişti.

''Olabilir.''

Kaşlarımın çatılmasını engelleyemedim. Kafamı Hilmi'ye doğru çevirip ''Olabilir demiş,'' dedim şaşkın bir sesle. ''Olabilir ne ya? Ay Hilmi ben ne diyeceğim şimdi?'' Sesimde çaresiz bir isyan vardı. Odanın içinde mesaj sesi tekrar yankılandı. Hemen ne yazdığına bakıp Hilmi'de duysun diye seslice okudum.

''İptal etmek çokta zor bir şey değil. ;)''

Sondaki göz kırpma işareti dudaklarımın yukarı doğru kıvrılmasına ve sesimin sonlara doğru kısılmasına neden oldu. Küçük bir kahkahanın dudaklarımdan firar etmesiyle sol elimi hemen ağzımın üstüne örttüm.

'':)'' İşareti yapıp gönderdikten sonra telefonu mu yatağımın üstüne bıraktım. Cevap yazacağını sanmıyordum. Mutlulukla derin bir nefes daha aldım ve Hilmi'ye sıkıca sarıldım.

Hayallerinin, gerçekleşmeye başladığı hissine kapılmak nasıl bir duygu bilmiyordum. Ama sanırım öğrenmeye başlıyordum...

+++

Nehir'le barışmıştık. Zaten onunla olan küslüğümü bir süre sonra bir yana bırakmıştım. Sinirlerimin yatışmasıyla gerçekleri fark etmiş ve kabullenmiştim. Nehir'in zerre kadar art niyet beslemediğini çok iyi biliyordum. Ama karşısına çıkacak yüzüm, konuşacak tek harfim dahi yoktu. Bu yüzden ondan bir adım beklemiştim. Ve o adım gelmiş dostluğumuz yeniden alevlenmişti.

Oflayıp bıkkınlıkla topuzumu çekiştirdim. Umutsuz bakışlarımı, önünde durduğum dolabımdan alıp Nehir'e verdim.

''Hiç öyle bakma Katre.'' Sesi beni suçlayan bir hoşnutsuzluk içindeydi. ''Sabahtan beri yaptığım hiçbir kombini beğenmedin.'' Kafasını başka yöne çevirmesiyle dudaklarımı büzüp tekrar dolabıma yönelttim gözlerimi. Ağırlığımı sol ayağıma verdim başımı da sola doğru yatırırken.

Nehir, saat dokuz gibi bize gelmişti. Dershane olmamasına rağmen erken uyanmıştık ne yazık ki. Beraber kahvaltı yapmış ve ona Korel'den bahsetmiştim. Aslında söylemek ve söylememek arasında gidip gelmiştim. Ama Nehir durumu fark etmiş ve 'dökül hadi dökül' deyip konuyu açmam için beni cesaretlendirmişti. Yine de çekinmeden anlattım desem yalan olurdu. Tek anlattığım sinema davetim değildi. Onlara misafirliğe gitmemiz, gasp olayı hepsini anlatmıştım.

Bir Umuda KiracıWhere stories live. Discover now