I Don't Hear Your Voice, My Witch

1.5K 48 0
                                    

I DON'T HEAR YOUR VOİCE , MY WITCH

YAZAR : ELİFE_XİUMİN

TÜR :OC, ONE SHOT

ÇİFT : TAEMIN AND YOU (SHINee)

***

Geçmiş zamanda , ülkelerin birinde yaşayan bir prens varmış. Bu prens o kadar yakışıklıymış ki bir bakan bırakın bir daha bakmayı yüzünü ondan çeviremiyormuş bile. Ama her güzelin bir kusuru olduğu gibi bu yakışıklının da bir kusuru varmış. Bebekken geçirdiği bir kaza yüzünden duyma yeteneğini kaybetmiş. Etrafında ki hiç bir şeyi hiç kimseyi duyamıyormuş. Bu kaza daha bebekken yaşandığı için duyduğu sesleride hatırlıyamıyormuş. Ne kuş seslerini ne su sesini nede anne babasının sesini...

O bunun bir kaza sonucu olduğunu düşünürken anne babası onu her gördüğünde kahroluyormuş. Çünkü oğullarının duymamasının sebebi kaza falan değil bir kara büyüymüş. Babasının düşmanları olan cadılar tarafından yapılmış bir kara büyü. Bu büyüyü bozabilecek tek şeyse yeni bir büyüymüş. Ve bu büyüyü yapacak kişinin prensin kulağının arkasında yazan " S.D " baş harflerine sahip kişi olduğuna inanıyorlarmış.

Başta cadıların ona daha fazla zarar verebileceğinden korktukları için hiç kimseyi çağırmamışlardı ama prens büyüyüp tahta geçme zamanı geldiğinde artık buna bir çare bulunması gerektiğinden ülkenin her yerine ferman gönderip S.D isimli herkesi toplattılar.

========================

Sen becerikli elinden her şey gelen bir kara büyü cadısıydın. 5 yaşından beri kendini geliştirmiş ve daha 19 yaşında olmana rağmen moruklara bile taş çıkartacak büyü kabiliyetine sahip olmuştun. Bu yüzden sürekli onlardan yaptığın büyüler yüzünden azar yerdin.

"Sabrina Diamond , ahh tanrı aşkına yine ne yaptın?"

"Hiçbir şey efendim sadece köylülerin bahçelerinin sulanması için bir tank yapmıştım ama patladı ve ekinler..."

"Tamam tamam yeter , senin o parmakların iki dakika rahat duramaz mı herkesin işine burnunu sokmak zorundamısın ?"

"Ben sadece yardım etmek istemiştim işlerine burnumu sokmak değil."

"Beni bir gün öldürüceksin Sabrina lütfen rahat dur büyü falan yapma mümkünse..."

"Peki efendim..."

Başın önde çıktın odadan. Ama bir süre sonra büyük bir kahkaha geldi içine. Meşhur cadı gülüşünü yapıp evinin yolunu tuttun. Geldiğinde evin önünde dikilen iki muhafızla karşılaştın. " Bunların burda ne işi var " diye düşünerek yaklaştın anne babana.

"Anne,baba noluyor burda? bunlar kim ?"

"Ahh kızım bunlar saray muhafızları senin için gelmişler!"

"Benim için mi ?"

"Evet küçük hanım. sizi almaya geldik, prensimize yapılan bir kara büyünün bozulması gerekiyor ve ülkeden cadılar topluyoruz bizimle gelmelisiniz."

"İyi de neden ben? bir sürü yetenekli cadı varken ?"

"Çünkü prensimizin kulak kepçesinde S.D harfleri var bunun büyüyü bozacak olan cadının isminin baş harfleri olduğunu düşünüyoruz."

"Hmm, peki o zaman görelim bakalım şu kıymetli prensinizi."

Kendinden o kadar emin söylemiştinki muhafızlarda ailende şaşırmış gözlerini sana kitlediler. Sen koltukların kabarmış bir halde arabaya binip yerleşirken adamlarda ailene selam verip yanındaki yerlerini aldılar. Her zaman ki gibi çenen durmamıştı. Yol boyunca konuşup şakalaşmıştın onlarla. Ve sana iyice alıştıklarında içlerinden biri bir itirafta bulundu.

"Hayatımda ilk defa bu kadar tatlı ve güzel bir cadı görüyorum ben cadılar hep şey sanırdım...bilirsin işte..."

"Hahahaaa ahh evet anlıyorum korkunç çirkin asık suraklı ?"

"Evet çok doğru!"

"Peki bir şey sorabilirmiyim ? Prensin sorunu ne yani beni hangi büyüyü bozmam için götürüyorsunuz ?"

"Duyamıyor, malesef..."

"Ama ben böyle bir büyüyü bozmayı hiç..."

Dilin tutulmuştu bir anda. Konuşamamıştın. Az önce kapısından girdiğiniz saray karşısında hayretle açmıştın ağzını. Kocaman bahçesi , büyük havuzu, üzerinden geçtiğiniz asma köprü...Her şey harika gözüküyordu. İçeri girdiğindeyse sana yol gösteren görevlileri takip ettin. Büyük salona gelmiştiniz. O tavan yapmış egon gördüğün manzara karşısında yerle bir olmuştu. Sadece sen olursun sanıyordun ama burda yaklaşık bi 20 25 kişi daha vardı. Ve tek tek sırayla içeri alınıyorlardı. Her yer dolmuş oturucak yer kalmamıştı. Sende hemen maharetli ellerinle kendine güzel bir sandalye yapıp oturdun. Diğerlerinin sana bakmasını umursamadın. Aklından geçen tek şey " Ne yani bunu bile yapamıyorlar mı neden ayakta bekliyorlar " olmuştu. Sıran geldiğinde ismin salonda yankılandı ;

"Sabrina Diamond , Sabrina Diamond!"

"Geldim..tamam ayy bir saniye geçebilir miyim...ahh pardon!"

Zar zorda olsa adamın yanına ulaştın. Uzun koridorda yürürken çıkan cadıların yüzlerine baktın. Bir tanesinin de aklını okudun.

" Nasıl bu kadar yakışıklı olabilir ? Lanet olsun büyüyü bozup çocuğu kapmalıydım "

Gülümsemekle yetindin sadece. Ama kısa sürede silindi suratından bu gülücük. Bir an için kendinde büyüyü bozamamaktan korktun. Yenilgiyi başarısızlığı asla kabul edemezdin. Bu yüzden kesinlikle bu işi başarmalıydın. Biraz korku biraz heyecanla girdin prensin odasına. Tülün arkasında ki gencin gölgesini görebiliyordun. Yaklaşıp selamladın. Duyamadığını bildiğin halde cevap vermemesi zoruna gitmişti. Prense yaklaştın ama onun sözleri adımlarını kesti.

"Yeter artık baba görmüyor musunuz bir çaresi yok işte! ebediyen sağır kalacağım vazgeçin artık!"

Ağlamaklı çıkan sesi içine işlemişti. Gerçekten onu iyileştirmek duymasını sağlamak istiyordun. Bir kaç adım daha atıp prensle göz göze geldin. Diğerlerinin söylediği kadar vardı. Çok yakışıklıydı bu çocuk. Gözlerini ondan alamıyordun. Oda kitlenmiş senden gelecek bir hareketi bekliyordu. Sen onun gözlerine hapsolmuşken bir anda zihninde karanlık bir şeyler belirmeye başladı. Gölgeler büyü kazanları garip sesler ve bu sesler arasında net olarak duyabildiğin bir kaç cümle. Korkuyla kapadığın gözlerini büyük bir heyecanla açtın. Duyduklarını unutmamak için hemen prensin kulaklarını ellerinle kapatıp cümleleri söylemeye başladın. Bittiğindeyse genç adam bir anda kendini yere attı. Kulaklarını kapatıyor ve çığlık atıyordu. Sende onunla beraber yere çöktün ve ellerini tutup onu sakinleştirecek bir kaç şey daha söyledin.

Bir süre sonra prens sakinleşmiş derin derin nefes alıp vermeye başlamıştı. Ellerin hala onunkilerdeydi. Kimse konuşmuyordu. Büyük odaya büyük bir sessizlik hakimdi.

Sonra yakışıklı prens gözlerini açtı ve sana baktı. Sense yine kendinden emin bir şekilde sordun.

"Beni duyabiliyor musunuz ?"

"E-evet duyuyorum...evet duyabiliyorum...bu...bu harika bir şey... çok çok teşekkür ederim!"

"Önemli değil prensim..."

"Taemin , ismim..."

Gözlerinin içine bakarak gülümseyen bu çocuğun ellerini hiç bırakmak istemiyordun ayrılmak istemiyordun ondan ama gitme vakti gelmişti. Sen ayağa kalkmış çıkmak üzereyken yakışıklı sana seslendi.

"Nereye gidiyorsun Sabrina ?"

"Be-ben...bir dakika ismimi nerden biliyorsun?"

"Bilmiyorum, bir anda çıktı ağzımdan...ama isminden fazlasını öğrenmek isterim biraz daha kalamaz mısın ?"

Hayır diyebilir miydin , hayır , tabiki diyemezdin ve sanki çocuk evlenme teklif etmiş gibi sevinerek yürüdün ona doğru. Gelecekte gerçekten bir gelinlikle elini tutmak için yine ona doğru yürüyeceğinden habersiz....

ELİFE_XİUMİN

K-POP OC ONE SHOTWhere stories live. Discover now