Abrakadabra

1.4K 52 3
                                    

Çift: Suho(EXO) ve sen

Yazar: zumruduanka93

--------------------

Gözlerini açtığında beynin boşaltılmış gibi hissediyordun. Birilerinin bulunduğun odadan çıktığını görmüştün; ama yorgunluğundan dolayı kıpırdayacak ve onu durduracak halin yoktu. Sonra fark ettin; odayı saran mekanik sesleri ve yüzüne takılı olan oksijen maskesini. Elini uzatıp oksijen maskesini çıkardığında anladın ki vücuduna bağlı tek şey o oksijen maskesi değildi, daha birçok kablo ve bir serum da vardı.

Odaya giren doktor ve hemşirelerden oluştuğunu varsaydığın kalabalık sana doğru gelirken istediğin şeyler vücudunu saran ağrılardan kurtulmak ve burada ne aradığınla kim olduğunu bir an önce öğrenmekti.

***

Uyandığın o günden sonra aradan bir hafta geçmişti ve öğrendiklerin bir trafik kazası geçirmiş olman dışında hafızanı kazaya bağlı bir yan etki olarak kaybettiğindi. Başından darbe almıştın ve beyninde çarpmaya bağlı oluşan bir kan pıhtısının alınması için geçirdiğin ameliyatla saçının büyük bir kısmını kaybetmiştin; bu ameliyatın sonucu olarak başında bir sargı kümesiyle dolaşıyordun. Ayrıca sana söylenen bir diğer şey ise konuşamamanla ilgiliydi. Bunun kazadan mı kaynaklı bir durum olduğunu veyahut kaza öncesinden mi getirdiğini doktorlar da anlayamamıştı; çünkü konuşamamakla ilgili fiziksel bir sorunun yoktu. Trafik kazasını geçirdiğinde üzerinde kimliğine dair hiçbir şeyin bulunmuyor olması ve hiç kimsenin senin gibi kayıp bir kızın peşine düşmemiş olması ise günler geçtikçe seni daha fazla üzmeye başlamıştı. Sen hiç kimse miydin? Niye bu haldeydin ve kimsen mi yoktu? Sen kimdin?

Yoğun bakımdan çıkıp normal odaya alındığından beri hastaneden çıkınca ne yapacağını daha çok düşünür olmuştun. Doktorun söylediğine göre hafıza kaybın geçiciydi; ama bu geçici süre bitmemişti ve sen endişeliydin. Hastanede tanıştığın doktor, hemşire ve birkaç hasta dışında kimseyi tanımıyor olmak senin için hastanenin dışını korkutucu bir savaş alanına döndürmüştü.

Rutin günlük kontrollerin yapıldıktan sonra yeni keşfettiğin eğlenceni izlemek adına paytak adımlarla odandan çıktın ve beyaz koridoru aştın önce. Asansöre binip pediatri koğuşunun bulunduğu katta asansörden inmiştin. Sağa doğru ilerledin, kalbin heyecanla atmaya başlamıştı. Bunun nedeni olarak buradaki tek eğlenceli aktivitenin saatin dokuzu geçtiği şu sıralar gerçekleşen sihirbazlık gösterileri olduğunu düşünüyordun. O sevimli sihirbazı izlemeyi seviyordun. Tavşan kıyafeti giyen gencin basit sihirbazlık numaralarıyla hasta çocuklara gülümseme nedeni sunuyor olması kalbinin hızlanmasına neden oluyordu. Kimdin, nasıl biriydin bilmiyordun; ama insanları mutlu eden kişilerin hemen kalbini kazandığını anlamıştın. Hastalarını güldüren doktorlar daha öncelikliydi ve güler yüzlü hemşireleri seviyordun. Sen bile kim olduğunu bilmezken sana cana yakın davranan hasta çocuklar en iyi arkadaşlarındı. Ama hiçbiri o sevimli tavşan kıyafetinin içine saklanıp çocuklara bozuk para ve kart numaraları yapan gencin yarattığı etkiyi yaratmıyordu kalbinde.

Aralık kapının pervazına dayanıp her zamanki gibi bu hastaneye küçücük yaşlarında mahkûm olmuş çocukları gülümsetmek için uğraşan genci izlemeye başladın. Bugün de üzerinde bir tavşan kostümü vardı; ama bu seferki her zamankinden farklı olarak yüzünü açıkta bırakmıştı. Onu ilk gördüğün o günden beri hep saklıydı yüzü; ama bu sefer farklı bir kostümle gelmişti; kapüşonlu olan pembe-beyaz renkli kostümünün kapüşonunu takmamıştı. Kalbin ağzından çıkıp fırlayacakmış gibi atıyordu. Sırtı sana dönüktü ve sen onun görünüşüne dair birkaç dakika önceye kadar hiçbir şey bilmiyordun. Şimdi ise koyu siyah saçlarından ayıramıyordun gözlerini. Hipnotize olmuşçasına orada durmuş sihirbazlık gösterisini sunan genci izlerken Jangmi'nin sesiyle çıktın transtan.

K-POP OC ONE SHOTWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu