BÖLÜM 23"NEDENSIZCE"

2.9K 199 21
                                    

bazılarımızın önünde seçimler vardır. bazen o seçimler iyi ya da kötü olur bazen ikisi de kötü ya da ikisi de iyi. hayatımızı kökten değiştirecek seçimler. kim bile bile isteye isteye kötü bir seçimi seçer ki. belki bu kötü seçime hayat yönlendirir bizi yaşadıklarımız hatalarımız. ama ne olursa olsun kötü olanı seçmemeliyiz. hayatımız ne kadar kötü olursa olsun. tüm umutlarımız sönmüş de olsa her zaman bir umut vardır. biz fark etmesek bile.......

evet angel bu kararı vermek üzere yada çoktan verdi. düşünmeden. ama bu onun hayatı onun kararı. hatalar yapa yapa öğrenebilir ancak düşe kalka dizleri kanaya kanaya yaralarını sarmayı öğrenir. ben öğrendim ya da hala öğreniyorum beni düştüğümde kaldıracak kimse olmadı dizlerim kanaya kanaya yoluma devam ettim. ne kadar umursamaz davransam da benim de bir kalbim var......

umursamazca omuzu mu silktim ve

- sen bilirsin

dedim evden çıkmadan önce aldığım anahtarı elime alarak anhtar deliğine sokarak çevirdim içeri girdiğimde angela baktım hala dışarıdaydı kaşlarımı çatarak anlamaz şekilde yüzüne baktım. fikrini mi değiştirdi. yüzünde ki tereddütlü ifadeyi sildi eve koşar adımlarla girdi. kapıyı geri kapattım ve salona doğru ilerledim. angel bana yakın duruyordu. gözlerimi devirdim. sonrasında merdivenlerden hızla inen emily baktım. vampir yada dhampir yüzünü çıkartmış hırsla angel a bakıyordu

- onu nasıl içeri alırsın 

diye bağırdı pardon bağırmadı resmen kükredi bu kadar sinirlenmesine anlam veremedim alt tarafı bir insan ki vampir olacak. ayrıca bana bağırması beni daha çok sinirlendirmişti.

- kendine gel emily alt tarafı bir insan ve vampir olacak.  susuzluğunu  kontrol edemeyecek kadar aciz misin? ayrıca o sesini alçalt

emily merdivenlerden tamamen inerek bir ileri bir geri gitti ellerini dağınık saçlarından geçirdi ve tekrar bize dönerek bağırmaya başladı onun bağırmasından ürken angel biraz daha bana sokuldu.

- anlamıyorsun o insan falan değil tamam mı? o vampir olamaz

kaşlarımı çatarak angel ve emily arasında gözlerim mekik dokudu

- ama insan kokuyor 

- evet çünkü daha dönüşmemiş baş belası bir peri başımız derde sokacaksın

gözlerim şaşkınlıkla açıldı sadece açılan gözlerim değil ağzım da açık kaldı 

- NE!

diye bağırdım tek bağıran ben değildim angel da benimle birlikte bağırdı. ne yani peri olduğunu bilmiyor mu yoksa bizim yanımıza gönderilmiş bir ajan gibi bir şey mi? emily angela öfkeyle baktı ve

- bizi sakın kandırmaya çalışma perilerin ne kadar sinir bozucu derecede zeki olduğunu ve akıl karıştırabileceğini biliyorum seni kim gönderdi buraya

angel şaşkınlıktan dili tutulmuş gibi etrafına baktı. konuşmaya çabalıyormuş gibi ama konuşamıyormuş gibi sonunda ağzını açtığında konuşmaya başladı

- ben.....ben gerçekten bilmiyordum sizden öğreniyorum gerçekten ben......size nasıl kanıtlayabilirim bilmiyorum ama gerçekten bilmiyorum eliesha 

konuşması bana inandırıcı gelmişti ki ben kolay kolay kimseye inanmam. güvenimi kazanmak kolay ama kaybetmekte bir o kadar kolay. emilye baktığımda o öfkeli suratı biraz da olsa sakinleşmiş vampir dişleri yerine girmiş. sorar gözlerle emilye bakmaya devam ettim. sonunda o da konuşmaya başladı

- bunu bize kanıtlamanın bir yolu var eliesha kıçını kaldır ve cadı güçlerini devreye sok 

gözlerimi kısmış üst dudağım alayla kıvrılmış bir şekilde emilye baktım en azından bir lütfen deseydi. ben kimseye kibarlık yapmam ama bana kibarlık yapılmasını isterim.  emily kollarını önünde bağlayarak kapı pervazına yaslandı. ondan kibarlık bekleyen de hata zaten. gözlerimi devirerek angele döndüm. yüzünde korkmuş bir ifade ve dokunsan ağlayacak bir ifade vardı. bu kıza nedesizce için ısınmıştı ona yardım etmek istiyordum. güven verircesine gülümsedim ve biraz yaklaşarak

- korkma bir şey yok.

diye fısıldadım. korkusu biraz dinmiş bir biçimde o da bana hafifçe gülümsedi. iyice yaklaştım ve başını ellerim arasına aldım. gözlerimi kapatarak ağzıma doluşan birkaç latince söz söyledim. bu sözler dışarıdan birine ne kadar anlamsız gelse de ben bu sözleri anlıyorum. gerçi bu yinede çok saçma geliyor ben latince bilmiyorum çünkü. bu kedisini kaybeden birine kedisinin nerede olduğunu sormak gibi bir şey ah! biliyorum çok saçma bir örnekti. ama her neyse işte. 

sözleri söyledikten sonra bir şeyler görmeye başladım. bu angel ın hayatı sanırım hızla bir şerit gibi geçiyor. kahverengi büyük bir evin kapısına bırakılan kundakta bir bebek. o bebek angel. angel ın büyümesi. on beş yaşlarındayken ailesiyle geçirdiği kazadan onun mucizevi kurtuluşu. ve iki sene sonra yaşanan o tecavüz olayı. tanrım buna daha fazla katlanamayacağım. Burnumdan akan sıcak sıvı ile  gözleri mi açtım. ama gözlerimi açmamla tekrar karanlığa gömülmem bir oldu son gördüğüm sert zemine çarpacakken birinin beni kucağına almasıydı. kim olduğunu göremedim.

Uyandığımda başımda bekleyen bir adet damon beklemiyordum açıkçası. Hayır emily nerede ki? Gözlerimi bir kaç kez kırpıştırdım ve yeniden açtım. Sonunda kalkacak cesareti buldum ve koltukta doğruldum. Başım tekrardan dönmesi ve şiddetli ağrısıyla gözlerimi acıyla yumdum. Ama yine de konuşmaktan vazgeçmedim. Doğru kelimeleri bulduğumda dudaklarımı aralayarak konuşmaya başladım.

- ne oldu bana diğerleri nerede?

Her kelime de baş ağrım daha da şiddetlendi ama her seferinde benim cevabım "seni umursamıyorum ahmak" oldu. Damon güven verircesine gülümsedi. Ve

- bir perinin zihnine girmek oldukça zor bir iştir. Yorgun düşmüş olmalısın şimdi iyi misin
- evet iyiyim diğer soruma yanıt alamadım

Damon abartılı bir şekilde gözlerini devirerek

- kan torbası bitmiş hastahaneden almaya gittiler.

Tabi ki gidip bize kan torbası verir misin demiyorlar. Insanları etkiliyorlar yaptığımız en kolay şey. Kaşlarımı çatarak

- angel nerede peki
- o da yorgun düştü misafir odasında yatıyor sorgulaman bittiyse yapacak işlerim var

Tek kaşımı kaldırarak evet bende tek kaşımı kaldıra biliyorum.

- ne işi?

Oturduğu tekli koltuktan kalkarken Ukala sırıtışını yüzüne yerleştirdi ve

- sen daha küçüksün anlamazsın.

Dedikleriyle hem gözlerim şaşkınlıkla açılmış hem de ağzım bir karış açılmıştı. Askılıktan deri ceketini alıp giyerken tekrar bana döndü ve

- ağzını kapak küçük çok çirkin oluyorsun böyle

Ağzımı kapatarak ona öfkeli bakışlarımı sundum. Sonrasında sesimi incelterek onun dediği cümleyi tekrarladım

- Igzini kipit kicik cik cirkin iliyirsin biyli.

Deri ceketini çoktan giymiş kapıdan çıkarken kahkaha atıyordu. Hadi ama kahkaha atılacak ne var seninle dalga geçiyorum. Kafamı bıkınlıkla salladım ve kafamı geriye yatırarak kendi hayal dünyamda damon a türlü türlü işkenceler yapmaya başladım. Aslında bu işkenceleri gerçekte de yapabilirim. Ama bir tarafım yapmamı istemiyor. Nedensizce...

SADİST MELEZWhere stories live. Discover now