BÖLÜM 46"ÇÖZÜM"

1.5K 100 7
                                    

HATIRLATMA

- maria

diye fısıldadığım da gözlerimi açtım. yataktan kalkarak odadan çıktım. bir haftadır çıkarmadığım kırmızı elbisenin eteklerinden takılıp düşmemek için tuttum ve merdivenlerden inmeye başladım. merdivenlerin yarısında kapının adeta kırılacak gibi çalmasıyla durdum. salonda olan herkes ayaklanmış kapıya giderken merdivenlerde beni görmeleriyle hepsi aniden durdu. onların durmalarından fırsat bilerek kalan merdivenleri de inerek kapıya gitmeye başladım. arkamdan da diğerlerinin geldiğini hissedince kapı kolunu tuttum. derin bir nefes alıp arkamda duran kim, emily ve angel ın anlamsız bakışlarına baktım. tek fark freya. memnun bir şekilde sırıtıyor. kaşlarımı çatarak ona baktığımda başını kapıyı aç manasında salladı. ondan güç alarak kapıyı açtığımda. karşımda sarışın uzun saçlı zümrüt yeşili gözleriyle oldukça güzel bir kadın duruyordu. üstelik üzerinde ki beyaz dekolteli kabarık elbisesiyle de oldukça masum görünüyor. benim şu anki halime karşılık. herkes şaşkın bakışlarla bakarken benim tek düşündüğüm benden güzel bu kadın benim annem mi şimdi? tamam benziyoruz yeşil gözler hariç onun zümrüt yeşili gözleri varken benim onun aksine deniz mavisi gözlerim var. saçları aynı benim gibi sapsarı. biraz daha dikkatli bakınca yüz yapımızın da azıcık benzediğini fark ettim. bu kadın kesinlikle benim annem olmalı.

######

Salonda ki koltukta oturmuş ince parmaklarımı saçlarımdan geçirmiş her zaman ki gibi düşüncelere boğulmuştum. maria yani annem geldiğin de sanki dilim tutulmuş gibi bir şey diyemedim zaten freya da benim dememi beklemeden onu içeri davet etmişti. ardından da herkes meraklı gözlerle maria ya bakarken koyu bir sohbete gömülmüş şen şakrak konuşarak sanki başka hiç bir derdimiz yokmuş havasına büründü. ilk başta bunu takmasam da iyiden iyiye sinirime dokunmaya başlayınca parmaklarımı saçlarımdan çekerek başımı dikleştirdim ve tek kişilik koltukta geriye yaslandım. tek tek herkese rahatsız edici bakışlar atarken bakışlarım en son maria yı buldu. gözlerinin içi gülüyor diyebilirim o kadar yaşam enerjisi ile dolu ki ben ise onun tersine ruhsuz bir ölüden farksız bakışlarım, kızarmış ve morarmış göz altlarım, tabi birde artık doğru düzgün kontrol edemediğim gözlerimin renk değiştirme olayı var. bu nasıl oldu pek bir fikrim yok ama bir kaç dakika da bir ya kırmızı ya açık sarı ya siyah ya da normal kendi göz rengim oluyor. aslında olan onca şeyden sonra bu gram umurum da değil.

Onun böyle yaşam dolu olduğunu görünce içim de bir kıskançlık yeşerdi. o böyle deli dolu mutluyken ben yaşayan ölüden farksızım. bu da dünyanın adalet anlayışı ne diyebilirim ki? tabi ben pek bu adaleti beğenmedim ve kendi adaletimi kendim yaratmaya karar verdim. kaşlarımı çatarak dudaklarımı araladım.

- Yeter Artık! Kesin şu muhabbeti onu buraya sizinle muhabbet etmesi için çağırmadım!

sesim düşündüğümden daha kısık ve ince çıksa da en azından istediğim etkiyi yarattı ve bir zahmet herkes sustu. ruhsuz bakışlarım maria yı bulduğunda gözlerinde hayal kırıklığı gördüm. ne bekliyordu ki? onu buraya evcilik oynamaya çağırdığı mı mı? damon ile ilgili bana yardım edecek kişilerden biri olmasa asla onu çağırmazdım. ruhsuz bakışlarımı fark etmiş gibi başını tekrar kaldırarak gözlerimin içine baktı ve buruk bir gülümsemeyle

- Nasıl istersen kızım. senin için ne yapabilirim?

Bir an için ona acıdım. kim bilir ne ümitlerle geldi buraya tabi bu acımam beni bırakıp gitmesini hatırlamam ile bir anda yok oldu. yüzümde ki ruhsuz ifadeye alaycı bir şekilde kıvrılan dudağım da eklendi ve

- kızım mı? bence ilk önce bu ana-kız ayaklarını kes........... saçma sapan konuşma. seninle işim bittiğin de defolup gideceksin ve bu boktan hayatıma girmeyeceksin......... seni hiç bir şekilde görmeyeceğim. görürsem ne olur biliyor musun?

SADİST MELEZWhere stories live. Discover now