BÖLÜM 29 "PLAN"

2.1K 153 4
                                    

Hani böyle hayatınızda pişmanlıklar olur. hani keşke şunu böyle yapmasaydım da şöyle yapsaydım dersiniz ya. sanırım bende o anlardan birindeyim. benim kisi normal insanların küçük hataları gibi değil başı ona benzese de sonu normal insanların küçük cezalarla kurtulabileceği pişmanlıkla gibi bitmeyecek benim sonum. 

Bahsettiğim pişmanlığım mesela şu lanet olası pis kokulu deliğe girmeyip yolumu kaybetmemek ve yine lanet olasıca adını bile ezberleyemediğim düşmanımın gelmesi eminim bu pişmanlığımın cezası hiç mi hiç iyi sonuçlanmayacak. ama...ben normal bir insan değilim. bir insan değilim bir vampir, bir kurt veya bir cadı değilim bu üçünün hepsiyim zekice ve mantıklı bir çözüm üretebilirsem buradan kolayca na kurtulabilirim. kendimi övmek gibi olsun ama zor zamanlarım da her zaman kıçımı kurtaracak güzel bir plan üretebiliyorum. kendimle gurur duyuyorum. ya da sonra kendimle gurur duyarım önce şuradan kurtulmalıyım. sesin geldiği tarafa büyük bir cesaretle döndüm. gerçi ben her zaman cesaretliyim ama neyse. arkamı döndüğüm de hayal kırıklığına uğradım. gerçi ne bekliyorsam bana büyük düşman olacak ve gelip benim arkamda duracak aman ne cesaret. tabii ki de arkamda kimse yoktu. gösteririm ben her kimse o "bizden kaçabileceğini mi sandın? ne yazık sana" lafını ben asla kaçmam. ASLA. kaybolurum. 

- hadi korkak çıksana ortaya arkamdan "bizden kaçabileceğini mi sandın? ne yazık sana" demesini biliyorsun karşıma çıksana tatlım sana kime yazık göstereyim?

cevap yok! ah tabi ki cevap olmaz. ne bekliyorsam karşıma çıkıp " ben buradayım hadi öldür beni" diyeceğini mi? tamam stres anında saçmaladığımı anladım.  şimdi ne yapıyoruz derin nefesler alıyoruz ve bir plan kuruyoruz. şimdi hiç bir şeye aldırmadan yürümeye devam ediyoruz sonuç olarak bu tünelin ya da lahamın her neredeysem bir çıkışı var. yürüdüğüm yerlere dikkat ederek giderken kulağıma gelen yumuşak sesle biraz duraksadım.

- eliesha

sanki büyülü bir ses kulaklarımı sesiyle hapsederek adımı bağırıyor.  sesi sonsuza kadar dinleme mi öneren tarafımı reddederek ilerlemeye devam ettim. kısa süre sonra gözüme yansıyan ışıkla adımlarımı biraz daha hızlandırdım. ışığa iyicene yaklaştığım da duyduğum sesle olduğum yere çakıldım.

- eliesha! yardım et

bu ses damon dan başkasına ait değildi.aklım yürüsene aptal niye duruyorsun diye azarlasa da kalbim ona yardım etmelisin diyordu. böyle bir çelişkide kaldığım için kendimi berbat hissetsem de bir şey gelmedi elimden. ya arkamı dönüp damon a yardım edeceğim ve savaşmayı göze alacağım ya da arkama bakmadan sanki hiç bir ses duymamış gibi yürüyeceğim. sanki arkamda kimseyi bırakmamış gibi. bu kadar zalim olabilir miyim? acımasız? beni sevenleri arkamda bırakacak kadar kötü biri olabilir miyim? ben....ben bilmiyorum önceden sevdiğim sevenim yoktu ama artık bir kaç kişi de olsa bana gerçekten değer veriyor. sanırım....arkamı dönüp gidemem ben böyle biri değilim arkamda kimseyi bırakmam bırakamam!

arkamı aniden döndüğüm de duvarda yaslı kalmış bir damon gördüm. kalbinin azıcık aşağısından bir mızrak saplanmış. yüzü terden sırılsıklam olmuş. mızrağı çıkarmaya çalışıyor ama belli ki çıkaramıyor sanırım mızrağa mine sürülmüş. karşı duvardan bir tane ok fırlayarak damon tam kalbine yol almaya başladığın da melez hızımı kullanarak damon önüne geçtim. ok sırtıma saplandı.nefessiz kaldığımı hissettim. sadece hissetmedim nefes alamıyorum.  tam damon un önüne geçtiğim için ok sırtıma saplanınca damon un kucağına düştüm. hemencecik toparlanıp kalktım.

- dur kıpırdama 

- asıl sen dur şu mızrağı çıkarayım yoksa öleceksin.

damon omuzundan tutunarak mızrağı yavaş hareketlerle çıkardım. o kadar uzundu ki çıkar çıkar bitmiyordu adeta.sonunda kana bulanmış mızrağı çıkarıp yere atınca derin bir nefes aldım ya da almaya çalıştım sağ olsun sırtım da ki ok pek buna fırsat vermiyor. mızrağı çıkardığım gibi damon un yarası iyileşti. tamamen yarası kapanınca vampir hızıyla aniden beni döndürüp hızlı bir şekilde sırtım da ki oku çıkardı o kadar hızlıydı ki oku çıkarınca bağıramadım bile daha ben kendime gelemeden beni kucağına aldı ve ışığın geldiği tarafa gitmeye başladı. sanırım bu hayatım da ne kadar çok yanlışın olsa da bazen doğru yaptığım şeylerde oluyordu.

kısa süreli bir zaman diliminde hatta o kadar kısa ki bir kaç saniyelik diyebilirim. ışık dediğim yerin aslında yemyeşil bir bahçeye açıldığını gördüğüm de biraz şoka uğramadım değil. hani masallarda olur ya yemyeşil çimenler, renk renk çiçekler, değişik renkli kelebekler ve tatlı kuş cıvıltıları ile kendimi bir masallarda ki prenseslere benzettim. bu benzetmem kısa sürdü maalesef bir masalda olsaydık bile ben o masalın prensesi değil kötü cadısı olurdum herhalde. ben o prensesler gibi saf masum bir kız değilim çünkü. etrafla bakışmamı kısa sürüp damon un kucağın da "beni indir" manasında ufak debelenmemle damon un bakışları bana döndü. 

- ayaklarım var hani indirsen beni

gözlerini devirerek küçük bir homurdanmayla beni yere indirdi. ayaklarım yere basınca birazcık sarhoş gibi olsam da bir kaç dakika ayakta kalınca birazcık da olsa alıştım. tekrardan bahçeye bakındım ne bir ev,ne bir ağaç ne de bir insan vardı insan olmasa da olur vampir kurt ne bileyim canlı bir şey dümdüz bir arazi. kuşkuyla damon a baktığım da konuşmaya karar verdim

- ne taraftan gitmeliyiz?

- bence dümdüz gidelim ileride bir dağ gözüküyor.

- dağa neden gidelim ki?

bana "aklını yedin mi?" bakışları atınca tekrar konuştu.

- dağ demek dağın arkasın da köy var demek köy demek insan hayvan canlı demek. anladın?

şimdi böyle deyince kendimi çok cahil hissettim. ses çıkarmadan sadece

- tamam 

dedim. ve önden önden giderek yürümeye başladım. yürüdüğümden pek de emin değilim koşuyor da olabilirim. arkamızdan gelen var mı diye bakmak için arkamı döndüğüm de damon ile dudak dudağa geldik. ben niye birden arkamı dönüyorum! dudağı dudağıma sürtünürken gözlerimiz sanki bir birine kenetlenmiş gibi birbirinden ayrılmıyordu. kalbimin hızla atmasına engel olamadım. tamam bir psikopat bir manyak olabilirim ama ben kimseyle bu pozisyona gelmedim yani çünkü niye geleyim. aniden uzaklaşarak melez hızımla dağa kadar koştum arkamdan damon un kahkahasını duymak da ayrı bir mesele biraz kaçar gibi oldu ama zaten de kaçtım yani.o değilde bu şimdi öpücük den sayılır mı yok canım sayılmaz hem yanlışlıkla oldu. dağın tepesine kadar koştuğumdan tişörtüm terden sırılsıklam oldu. havalar sıcak olduğu için dağın tepesi fazla soğuk değil biraz yorulduğum için kendimi yere bıraktım ve gözleri kapattım. güneşin ışıkları gözümü kör etmek için ayrı bir çaba harcasa da pek takmamaya çalıştım.  üzerime bir gölge düşünce gözlerimi açmadım kim olduğunu biliyorum zaten boşu boşuna gözlerimi açarak neden dinlenme mi yarıda keseyim ki 

- vay kaçak burada mıydın beni de bekleseydin hani

bence uyuyormuş numarası çok ideal uyuyorum çünkü niye uyumayayım.

- iyi sen bilirsin ben gidiyorum o zaman

bak bunu hesaba katmamıştım. gözlerimi açarak melez hızımla ayağa kalktım.

- ne oldu ya ne zaman geldin sen ben uyuyordum hadi gidelim.

sırıtmasını gizlemeye gerek duymadan karşımda sırıtmaya başlayınca iğneleyici bakışlarımı ona yolladım.

- tamam sustum o mavi gözlerini üzerimden çek hadi gidelim.



bölüm nasıldı? umarım beğenmişsinizdir. damon ve eliesha arasında neler olacak acaba? emily eva ve angel nerede? :) hadi bakalım kendinize iyi bakın hepinizi teker teker öpüyorum.

SADİST MELEZWhere stories live. Discover now