Bölüm 39

7.1K 576 5
                                    

39.BÖLÜM

İzmir'deki evimizin camına adeta tünemiş bir halde misafirleri bekliyordum.tüm hazırlıklar tamamdı.Buraya geleli 2 gün oldu ve annemle beni çarşıdan alana aşk olsun.Yiğit ile olan nişanım onun bir ailesi olmadığı için çok sade ve basit geçmişti.Ama şimdi kalabalık bir aile ile karşı karşıya olduğumuz için çok daha şatafatlı bir dönem bizi bekliyor.Poğaça ve börekler hazır,çay demlendi...Hepimiz şık bir şekilde giyindik.Üzüldüğüm tek nokta akrabalarımızın olmaması ama Jane ve ailesi sağolsun bizi bu gece yalnız bırakmadılar.

"Biraz daha yaklaş ve seni camdan spatula ile kazıyalım."dediğinde başımı çevirip esmer güzeli arkadaşıma baktım.

"Sende Murat'lar seni istemeye geldiğinde bu kadar heyecanlımıydın?"dedim.Gülümseyip yanıma oturdu.

"Hemde nasıl yerimde duramıyordum."Sonra kaşlarını çattı.

"Yiğit geldiğinde bu kadar heyecanlı değildin."dedi. Evet, o anı anımsarken bile zorluk çekiyordum adeta.

"Sanırım ona gerçektende âşık değildim."Ardından Jane'nin yeşil gözleri yere kadar uzanan büyük cama kaydı.

"Sanırım geldiler."dedi. Hemen başımı çevirip aşağıya baktığımda 3 tane son model siyah aracın park ettiğini gördüm. Tüm aile yavaş yavaş inerken Karşıyaka'daki apartman dairemize başlarını kaldırıp baktılar.

"Buldular evi buldular."dediğim heyecanla koltuktan fırlarken. Annem gülümseyerek seslendi.

"Sakin ol tatlım. Jane ve sen odaya hemen."dediğinde hızla bizim odaya girdik. Büyük aynada son kez kendime baktım. Üzerimdeki şık elbise tüm bedenimi sarıyorken kalçamdan itibaren pilili geliyordu. Saçlarımı sarmış ve salık bırakmıştım.

****

Apartman dairesinden içeri girdiğimizde Dila Hanım ve yanında sarışın hoş bir bayan bizi karşıladı. Pelin'in babası arkada bekliyordu. Valeria içeri girerken ayakkabısını çıkardı ve tüm kafile onu takip etti.

Aileler birbirleri ile tanışırken Valeria elindeki çiçeği, Demistas çukalatayı evdeki kadınlara teslim ederken geniş sade ama şık döşenmiş salona girdim. Gösterilen yerlere otururken hala gözlerimle Pelin'i arıyordum.

"Hoş geldiniz."dedi Halil bey. Ben aradaki tercümeyi sağladım. Birbirleri ile konuşmaya başladıkça. Halil bey'in her söylediğini yunanca olarak büyükbabama çevirirken bir müddet sonra kahkahalar havada uçuşmaya başladı. Demi, Val ve Roxy çocukları ablukaya almış kadınlarla konuşurken onlara tercümeyi de Jane'nin annesi sağlıyordu. Elimle tekrar kravatımı yokladığımda daha önce hiç bu kadar terlediğimi hatırlamıyordum.

Sonunda ara koridordan Pelin elinde tepsi ile gözüktü. O kadar güzeldi ki dolgun yanakları kızarmıştı. Kaçamak bakışlarını ara ara bana gönderirken ona bakıp hafifçe gülümsedim. Kahveleri herkese verdikten sonra bana özel tek bir tepsi geldi ve Pelin uzattı onun gözlerini tekrar görmek için çabalarken kahveyi zor tuttum. Herkez muhabbet ederken Pelin elindeki tepsi ile odanın kenarına çekildi ve başı önde sakince beklemeye başladı. Tanrım, ne kadar ilginç adetleri var. Neden ayakta duruyor ki? Neden oturmuyor. Kalbim çılgınca atarken Antonio'nun kolumu dürtmesi ile kendime geldim. Bakışlar bana dönmüştü elimdeki kahveden bir yudum aldım.

Almamla beraber ağzımda oluşan aşırı tuzlu tatla gözlerim yaşardı. Ama sakinlikle yutmaya çalıştığımda gülen gözlerle bana bakan herkesi gördüm. Lanet olsun buda mı adetti yani.

Kahve boşlarının toplanması ile birlikte büyükbabam söz aldı. Ve ona öğrettiğimiz şekilde Türkçe "Allah'ın emri peygamberin kavli ile oğlumuz Aleksi'ye kızınız Pelin'i istiyoruz."demesi ile ortalığı bir sessizlik kapladı. Halil Bey önce Dila hanım'a ardından Pelin'e baktı.

"Sanırım bunu Pelin'e sormalıyız."dedi. Tüm bakışlar Pelin'e dönünce kapı kenarında sessizce bekleyen Pelin yavaşça güzel yüzünü kaldırdı ve kızarmış yanakları ile bana baktı. Ardından mırıldandı.

"Siz nasıl uygun görürseniz babacığım."Nasıl yani? Bu da ne demek. Birden üzerimden olanca hızla bir ter boşaldı ve kravatımı tekrar çekiştirdim.

Halil Bey gülümseyerek bana döndü.

"Delikanlı, onayımı aldın. Hayırlı olsun."dediğinde ancak nefesimi tuttuğumu anladım.

Pelin yavaşça gelirken bana baktı.O sırada Antonio tekrar beni dürttü.

"Roxy'nin dediğine göre el öpmen gerekiyormuş."diye fısıldadı.Hızla kalkaerken bir an sendeledim.Ve Valeria'nın gülmeyle karışık sesini duydum.

"Sanırım damat bayılmak üzere."dedi.Cümle Türkçeye çevrildiğinde kahkahalar havada uçuşurken ölümcül bakışlarımı kızıl kafaya gönderdim.

Pelin'i takip ederk el öpmeye başladığımda tek istediğim bu gecenin bir an önce bitmesi ve onu kollarıma almaktı.

"O zaman nişan işini şimdi kendi aramızada yapalım."dedi büyükbabam.Halil bey onayladıktan sonra Jane elinde bir tepsi ile içeri girdi.Antonio cebinden kadife kutuyu çıkardı.Tanrım ne teşkilat ama...

Yüzükler kurdeleye geçirilip parmağımıza takıldığında şaşkınca yan yana durmuştuk. Hafifçe eğilip Pelin'in kulağına mırıldandım.

"İki gün içinde karım olacaksın."Hızla başını çevirip şaşkınlıkla açılmış iri kahve gözleri ile bana baktı ve ardından mırıldandı.

"Aleksi bu kadar kısa sürede hazırlamayız?"Omzumu silktim.

"Umurumda değil. İki gün sonra seninle uyumak istiyorum. Sen detaylara takılma."dediğimde hafifçe gülümsedi.

Halil Bey büyükbabamı davet etti ve büyükbabam kendinden emin bir şekilde geldi. Tepsideki makası aldı ve Yunanca şu sözleri mırıldandı.

"Ölüm bile sizi ayırmasın yavrularım."Tek hamlede kurdeleyi kestiğinde. Resmen otuz iki dişimi göstererek sırıttım ve ardından bir el öpme faslı daha...

En sonunda oturmadan önce yavaşça Damon'a dönüp işaret ettim. Damon elindeki poşeti bana uzattı. Onu alıp içinden kadife bir kutu çıkardım. Kutuyu açıp içindeki pırlanta kolyeyi yavaşça onun pürüzsüz boynuna takarken kulağına fısıldadım.

"Sana dokunuşumu hatırla ve beni hayal et."Yanakları normalden daha fazla kızarırken bu sefer kolyeye eş küpeleri takmaya başladım. Tanrım, onu, kokusunu gerçekten özlemiştim.

Yanına geldiğimde bu kez de bir takı merasimi başladı. Neyse yan yana olduktan sonra pek önemi yok.

****

Verilecek olan bohça ve nişan tepsisini almaya odaya girdiğimde arkamdan kapı kapandı.

"Bana yardım et Jane'de şunları verelim."dedim ama bir çift güçlü kol beni sardığında içim titredi. Hızla o kollarda döndüm.

"Aleksi,burada olmamalısın."dedim.Beni daha çok kendine çekerken mırıldandı.

"Meraklanma,tuvaleti sorup kalktım.Tanrım çok güzelsin."dediğinde elimde olmadan gevşedim ve yakasında bozulan kravatını düzelttim.

"Sende çok yakışıklısın."dedim. Başını eğip dudaklarını yaklaştırdığında mırıldadı.

"Seni özledim. Düğüne kadar görüşmeyecek miyiz."Kollarımı boynuna sardım.

"Sanırım görüşemeyeceğiz. Aileme 2 gün içinde evleneceğimizi nasıl söyleyeceğim."dedim. Burnunu burnuma sürttü.

"Ben söyledim bile. Tarih hazırlandı."Şaşkınlıkla ona baktım.

"Güzel bir düğün istiyorum."Dudağıma bir buse kondurdu.

"En güzeli olacak hayatım."dediğinde bu kez onu açlıkla öpen ben oldum. Kimseyi umursamadan... Allah'ım bu adamı o kadar çok seviyorum ki.

Konitopolous Serisi 4 Tatli BelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin