6.Bölüm ✮

260 48 31
                                    


"Bana sorarsanız, bir kez kaybolan ebediyen kayıptır."

05 KASIM 2018

Hastanenin acil kapısından içeriye girerken, zihnimde tonlarca düşünce vardı. Bir ambulansın acı dolu sireni tam da kulağımın dibinde çalıyor gibiydi. Beni görmezlikten gelen sağlık görevlilerine baktım, ardından bir bankın oraya çökmüş, ağlayan kadına... İleride bağıran adama ve tekerlekli sandalye ile hastaneden çıkan o küçük çocuğa... 

Sonra kendimi gördüm, bir hastane koridorunun tam ortasında. Sol elim sargı içinde, başımda kocaman bir yara. Zihnim susmuyor, bedenim hareket etmiyor, siyah tekerlekli sandalyenin üzerindeyim. Babam, iyileşmem için elinden geleni yapacağını söylüyor, annemin eli ellerimde... Işık tam tepemde ve onun sesini duyuyorum, çok uzaktan... 

"Demir..." ses yakınlaşıyor, 

"Demir..." ses daha yakın.

"Demir..."

Gözlerimi araladığımda, acil kapısının tam da önünde, Burçak'ın kollarımın arasında olduğunu fark ettim. Ölmüş olabileceği düşüncesi sanki bir mızrak gibi kalbime saplanmıştı. Nefes alıp almadığını kontrol etmek için kulağımı göğsüne yasladım, kalbi atıyordu. Bu, hâlâ yaşadığının en güzel kanıtıydı. 

Acil kapısından içeriye girdiğimde, bana doğru koşan beyaz önlük giyinmiş hemşirelere ve görevlilere baktım, ona bırakmam gerektiğini ve acil müdahale edebileceğini söylüyorlardı. Bir adam, onu kollarımdan aldı ve kollarım boşluktan aşağıya doğru sarktı.

Burçak'ı sedyeye gelişigüzel yatırdıklarında, bir el omzuma dokunmuş olmasaydı, muhtemelen kendime asla gelemeyecektim. Beni gerçek dünya ile ayıran şey neydi? Zihnimdeki bu seslerin sebebini ünlü psikiyatristim dahi bulamamış, bu duruma bir anlam verememişti. Aynı el omzuma ikinci kez dokunduğunda, kulağımda bir ses yankılandı.

"Beyefendi, hastanın nesi oluyorsunuz?"

"Beyefendi, hasta yakınınız mı?"

"Beyefendi, onu nerede buldunuz?"

"Beyefendi, siz kimsiniz?

"Eşi mi oluyorsunuz?"

Hemşirenin solgun bakışları beni bulduğunda, nihayet ona cevap verebilmiştim.

"Hayır, ben... Ben kimseyim. Yani, onun hiçbir şeyi değilim."

"O hâlde burada bekleyin, içeri gelmeniz yasak. Ona müdahale edeceğiz."

Beyaz rengi giyinmiş, siyah saçları kısacık kesilmiş, siyah kemik gözlükleri bulunan mavi gözlü doktor beni bir el hareketiyle durdurmuştu. Tam o sırada dünya ile onun arasında kocaman bir çizgi çekilmiş gibi hissetmiştim. Ona müdahale etmek için onu bir odaya götürdüklerinde, içeriye girmem yasak olduğu için beni almamışlardı.

Ben kim miydim? Uzun süredir hiç kimse...

Bir elimle ensemi sıvazladım ve doktorların telaşına baktım. Hâlâ nefes alabildiğine göre bir şeyler yolunda demekti.

"Çok da umurumda olduğu söylenemez." dedim kendi kendime. "Ona ne yapmak istiyorsanız yapın, ben gidiyorum."

Hemşire kadın bana doğru uzandığında, çoktan arkamı dönüp gitmiştim. Büyük hastanenin geniş kapısından çıkarken, suratıma çarpan soğuk hava tenimi adeta titretmişti. Ceketimin cebinden sigaramı çıkarttım ve dudaklarımın arasına sıkıştırıp, ucunu ateşledim. Ardından derin bir nefes çektim.

Siyah ve Gri.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin