ASRA

244 52 50
                                    

Sevmiyorum dilleri
Taştan daha katı
Gönülsüz kelimeleri
Tahtlarında oturmuş
Bizi ayırıyor birileri
Savaş meydanında bir eri
Ölüm olan düşünceleri
Kana bulanmış
Milyonluk kır gezileri
Komşusu olmayan bir evi
Kahraman diye omuzlarda
Çocuk öldüren bir devi
Kararmış zihniyetleri
Kötü meziyetleri
Eziyetleri
İnsana kalkan kemeri
Sevmiyorum Efruz Beyleri,
Derimden ayrılan tırnak
Kaybolmuş bir sığınak
Düşünmeyen bir ahmak
Üstüme düşen gölgeleri
Eyleme durmuş, hipnoz olmuş
Amaçsız sallanan elleri
Cennetten kovdurmuş
Nefse tatlı meyveleri,
Sokaklarda yatan
Yerden tabutla kalkan
Gözlerinde hep kan
Hissetmiyorum artık
Solup giden gençleri
Sokak başlarında haykıran
Çocuklara ölüm sattıran
Düşüncelere sarhoşluğu tattıran
Sütü gibi ağzı bozuk
Beş paraya değmez
O kovulmuş köpek leşleri
Zihnimi uyuşturan peri
Sevmiyorum artık o elleri
Beni hayale götüren gemi
Düştü onun yalancı incileri
İçimdeki düşman beni
Zihnimdeki yobaz dedemi
Aklımın karanlık kefenini
Dur ve indir
Dönülmez bir köşeye
Sonsuzluğa aç yelkenleri
Üstü tozlanmış defteri,
Geride kalsın kaçış
Doğruya varan kargış
Bayraklarında duran yanlış
Bizi bizden eden
Kalıplarımıza biçilen beden
Onlarda duran nakış,
İstemiyorum yerleri
Göğün gözü bizde
Tutmuyorum renkleri
Asıl renk içimizde

Mehmet TÜRSUN

RÜYA #Wattys 2020Where stories live. Discover now