Kafe

8.3K 472 47
                                    

"Keşke sen ben olsan seni sevmenin ne kadar zor olduğunu anlasan ,
Keşke ben sen olsam bu kadar sevilmenin tadını çıkarsam."

(Özdemir Asaf )

Tavada ki son yumurtalı ekmeği de masaya bırakıp annemin odasına doğru ilerledim. Kapıyı tam tıklayacaktım ki annem açtı.

"Kübra?"

"Günaydın annem. Kahvaltı hazırladım. Bende seni uyandırmaya geliyordum."

Annem gülümseyerek yanağımı okşadı.

"Eline sağlık güzel kızım."

Odadan çıkınca annem mutfağa ilerlerken bende Derya ve Kaan'ı uyandırdım.

Güzel bir kahvaltıdan sonra biz okullarımıza giderken annem de kafenin yolunu tuttu. Annem buraya yakın bir kafede aşçıydı. Normalde biz evden çıktıktan bir süre sonra çıkardı. Fakat bugün önemli bir organizasyon ayarlanmış. Haliyle annem erkenden gitmişti. Bu ara sanırım işler yolundaydı. Annem eve çok mutlu geliyordu.

Beyzayla okula geldiğimizde ders başlayana kadar kantinde oturduk biraz. Beyza kendine kahve alırken benim canım bir şey istemedi. Etrafa bakınmaya başladım. İnsanları izlemeyi severdim aslında. Hepsinin ayrı bir hikayesi olduğunu bilmek güzel hissettiriyordu. Sanki dünya kocaman bir romandı ve biz içlerinde ki kahramanlardık. Kimimiz iyi , kimimiz kötü karakterlerdik. Her bir insanın kafasından ayrı düşünceler, kalbinden ayrı duygular geçiyordu. Ne tuhaftı hayat? Ne tuhaftı bunca insanın böylesine mükemmel yaradılmış olması. Ufacık bir şeyde bile Rabbimizin büyüklüğünü görüyordum.

Ben iyice dalmışken kafamı sağa çevirmemle Burağın yanındaki çocuğu gördüm. Elindeki kahveyle kantinden çıkıyordu. O da beni farkedince hafifçe gülümsedi. Bende gülümsemeye çalıştım ve başımı hafifçe eğdim. Saniyeler sonra tekrar baktığımda kantinden çıktığını gördüm. Esmer, uzun boylu bir gençti. Hafif kirli sakalları vardı ve gülünce yanağında derin bir gamze beliriyordu. Elmacık kemikleri belirgindi.

Beyza kahvesini bitirince derse girdik. Dersi pür dikkat dinlerken bir anda Beyza'nın kolumu dürtmesiyle ona döndüm.

"Benim acayip uykum geldi. Biraz uyuyacağım, beni uyandırırsın."

"Emin misin? Dersi kaçırırsın."

Elini hafifçe boşver dermiş gibi salladı ve kafasını kolları arasına gömdü. Cidden uyayacak mıydı? Ben hayatta böyle uyuyamazdım iki büklüm bir kat. Boşverip derse döndüm.

Ders arası benim de uykum gelmişti biraz. Beyzayı dürttüm ama tepki vermedi.

"Kız uyan artık ders bitti. Ya Beyza."

"Biraz daha... Lütfen."

Dediği şeyi yarım yamalak anlamıştım.

"Beyza gidiyorum bak. Kız hadi!"

Kafasını kaldırıp gözlerini ovuşturdu. Sınıftan çıkanlara göz attığında çoğu kişi esniyordu.

"Bir uyuyan ben değilmişim. Herkes esniyor mübarek! Sende de ne kafa varsa saatlerdir gözünü kırpmadan dinledin değil mi hocayı?"

"Hadi hadi çok konuşma, gidelim."

Benimde dersin sonuna doğru uykum gelmişti ama belli etmemeye çalışıyordum. Beyza bana şirince gülümseyip yerinden kalktı. Çantasını takarken gelen seslerle kapıya döndük.

"Ya Burak nasıl becerdin bunu anlamıyorum!" dedi o çocuk. Adını bilene kadar ona öyle diyordum mecbur.

Burak ve yanındaki arkadaşı konuşarak sınıfa girmişti. Bizi görünce şaşırdılar. Zira sınıfta bizimle beraber bir kaç kişi anca kalmıştı. Gözlerimi kaçırıp çantamı takarken Beyza kulağıma fısıldadı.

Hayat Arkadaşım Where stories live. Discover now