Acı

4.2K 260 17
                                    

"Bu hayatta en güzel tevaffuk bir başkasında kendi kalbinin benzerine rastlamaktır."

"B-baba!"

Kimse farketmemişti onu. Ama ben anlamıştım hemen. Ansızın bir damla yavaşça süzüldü yanağımdan. Ne ara gözlerim dolmuştu? Ne ara kalbim böylesine sıkışmıştı?

O... Geri dönmüştü.

"Kübra." Fatih'e cevap veremedim. Arkamı dönüp ilerlemeye başladım. Burada ağlamak istemiyordum. Salondan çıktım ve koşarak salonun arkasına ilerledim. Nefes nefese durduğumda çok geçmeden Fatih'in kollarını hissettim. Bana sarılmıştı. Bende hemen ona sarıldım. Ağlamaya başladım. Yüzüm onun göğsüne gömülüydü. Kollarım mecalsiz bir şekilde bedenine sarılıydı. O ise sadece sıkı sıkı sarılıyordu. Bir şey sormuyordu. Öylece bekliyordu sakinleşmemi. Dakikalar sonra usulca ondan uzaklaştım. Elimle gözlerimi silip konuşmaya başladım. Sesim titriyordu.

"Neden geldi Fatih? Neden! Her şey yoluna girmeye başlamışken neden geri döndü?" Elini uzatıp usulca yanağımı okşadı.

"Şşş sakin ol canım." Titrek bir nefes aldım.

"Türkan annem sen aniden çıkınca babanı farketti. O da çok şaşırdı." Gözlerim doldu. Ah annem.

"Ne yüzle geldi acaba? Annemin yanına gitmeliyim." Fatih başıyla beni onayladığında hızla salona ilerledik. Salona girer girmez etrafa bakındım. Annem ve babam arka masalardan birinde oturuyorlardı. Annem o adamın yanına nasıl otururdu?Delirmemek elde değildi. Onlara doğru ilerlemeye başlamıştım ki Fatih kolumdan tuttu.

"Hayatım gitme istersen. Bırak konuşsunlar."

"Olmaz. Annem onunla aynı masada oturamaz." Fatih usul usul ardımdan gelirken hızlı adımlarla yürümeye başladım. Düğün çok kalabalıktı. İnsanlar çalan müziklerle mest olurken bense öfkeli bakışlarla sadece ona bakıyordum. Sonunda masaya vardım.

"Anne! Bu adamın ne işi var burada?"Annem gözlerini bana çevirdi. Babam da heyecanla bana baktı. Saçları iyice beyazlamıştı.

"Kızı-"

"Sus! Ben senin kızın felan değilim Haluk Çetin!" Koyu kahve gözlerine sinirle baktım. Çok özlemiştim onu ama içimdeki hayal kırıklıkları daha ağır basıyordu.

"Konuşmak için geldim." Ses tonu hâlâ aynıydı. Bu bana çocukluk günlerimi anımsatırken ağlamamak için ellerimi yumruk yapıp sıkmaya başladım.

"Ne konuşması ya ? Se-" O sırada annem ayağa kalktı.

"Kızım dışarda konuşalım." Annem göz ucuyla etrafı gösterdiğinde ona hak verdim. Üçümüz birden dışarı ilerledik. O an Fatih'i farkettim. Öfkeden onu görememiştim. Annem ve babam önden ilerlerken ben Fatih'in elini tuttum.

"Birazdan geliyorum."

"Kübra lütfen sakin ol. İyi ol." Gülümsemeye çalıştım.

"İyiyim." Dışarı çıkıp salonun arkasına yürüdük.

"Anne sen bu adamla nasıl konuşursun?" Annem cevap veremeden babam bir adım öne çıkıp konuşmaya başladı.

"Kızım dinle." Sinirle bağırmaya başladım.

"Dinlemek felan istemiyorum. Sen ne yüzle geri döndün ? Onca sene sonra ne hakla?"

"Sesini yükseltme. O senin baban Kübra." Annemin sesiyle ona baktım.

"12 sene önce baba sıfatını yitirdi o adam." Annem yutkunurken babam tekrar araya girdi.

"Kızım ben aramızı düzeltmek için geldim. Lütfen-"

Hayat Arkadaşım Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu