Ameliyat

6.1K 366 18
                                    

"İnsana imtihan olarak özlemek yeter
Bir şehri
Bir sesi
Bir nefesi..."

(Cahit Zarifoğlu)

Gözlerimi silip Beyzaya döndüm. Hâlâ ağlıyordu.

"Birtanem harap ettin kendini. Sakinleşmeye çalış biraz."

Beyza titrek bir nefes alıp gözlerini bana çevirdi.

"Kübra... Çok korkuyorum."

"Dua edeceğiz. İnşaAllah iyi olacak Mesut Amcam. Tamam mı?"

Başını onaylar anlamda salladı ve tekrar başını eğdi. Elimle sırtını sıvazlayıp geri çekildim. Etrafa göz attım. Hastaneye geleli yarım saat olmuştu. Yolda anneme de haber vermiştim. O da biraz önce gelmişti. Annem ve Melehat Abla, Neriman Teyze'yi teselli ediyordu. Kaan ve Derya okulda oldukları için sadece arayıp dua etmelerini söylemiştim. Mesut Amca ameliyattaydı. Uzun süredir kalp rahatsızlığı vardı. Ama kendine çok dikkat ederdi. İlaçlarını vaktinde alır, kontrollerine aksatmadan giderdi. Sanırım yaşlılığın etkisiyle ilaçlar etki etmemeye başlamıştı. Melehat Teyze geldiğimizde zar zor anlatmıştı bize durumu. Beyzalara bir şey sormak için gitmiş. Neriman teyze ile kapıda sohbet ederken Mesut Amca'nın sesi duyulmuş salondan. Koşa koşa salona döndüklerinde bayılmış bir şekildeymiş. Beyza da bende o kadar üzüldük ki. Beyza elbette çok yıprandı. Babasına çok düşkündü. Ben ise Mesut Amcayı öz amcam gibi severdim. Baba yarısı bilirdim. Ne zaman bir sıkıntımız olsa bize ilk yardım eden onlar olmuştu. Biz sıradan komşular değildik. Aramızda daha güçlü bağlar vardı. İnşaAllah Mesut Amca sağlıkla çıkardı ameliyattan.

Dakikalar akarken hepimiz endişeyle bekliyorduk. Beyza ağlamaktan kızarmış gözleriyle öylece etrafa bakıyordu. Annem ve Melehat Teyze dua ederken, Neriman teyze de solgun bir halde dua etmeye çalışıyordu. Mesut Amca çok iyi biriydi. Yumuşak, sevecen, merhametli bir adamdı. Beyza doğduktan sonra ne kadar isteseler de daha çocukları olmamış. Neriman teyze bu duruma başta çok üzülmüş, ama Mesut Amca onu hep teselli etmiş. Beyza hep anlatırdı. Küçükken kardeş kardeş diye tuttururmuş. Çocukluk işte. Mesut Amca bir gün Beyzayı karşısına almış. "Güzel kızım, ne yazık ki kardeşin olamayacak. Ama olsun, üzülmeyelim. Hayırlısı böyleymiş. Elbet bir gün çok yakın bir arkadaşın olacak. Her derdine koşan, her mutluğunu seninle paylaşan biri olacak. O senin kardeşin gibi olacak yani. Üzülme ve güzel arkadaşlıklar kurmaya çalış."

Biz Beyza ile tanıştığımızda o kadar çabuk samimi olduk ki! Gerçekten birbirimiz için kardeşten farksızdık. Sürekli birbirimizin evine gider gelir, bir sıkıntımız olduğunda ilk birbirimizle paylaşırdık. Geçen sene bir gün bizi akşam yemeğine davet etmişlerdi. O kadar güzel, muhabbet dolu, bereketli bir akşam olmuştu ki herkesin mutluluğu gözlerinden okunuyordu. İşte o sırada Mesut Amca'nın gözleri dolmuştu. Bize bakarak konuşmaya başlamıştı. "Ben hep Beyzaya bir gün kardeş gibi göreceğin bir arkadaşın olacak demiştim. O kişi güzel kızımız Kübra'ymış demek. Rabbim dostluğunuzu daim etsin." Biz de duygulanmıştık haliyle. Benim baba hasretimi Mesut Amca, Beyza'nın kardeş hasretini ben doldurmuştum. Bazı insanlarla akrabadan öte olursunuz. Aranızda kan bağı olmasına gerek yoktur. Gönüller bir olsun, niyetler güzel olsun. Elbet o kişiler birdenbire çok sevdiğimiz insanlar oluveriyordu.

Geçen sene bana araba çarpmıştı. Çok büyük bir şey değildi ama bacağım zedelendiği için kısa bir süre hastanede kalmıştım. Beyza başımdan ayrılmamıştı. Canım arkadaşım sabah okula gider ders notlarını güzelce alırdı. Okul çıkışı yanıma gelir bana anlatırdı. Mesut Amca Beyza'nın bu hareketini çok takdir etmişti. Zor durumlarda birbirinize destek olun diye öğütler verirdi. Kaza geçirdiğim zaman Beyza bana çok destek olmuştu, şimdi sıra bendeydi. Bu zor bekleyişte, elbette her daim dua ediyordum. İnşaAllah Mesut Amcam sağlıkla çıkardı o ameliyattan.

Elimi dostumun elinin üzerine koydum.

"Beyza'm acıktın mı? Sana bir şeyler alayım?"

"Yok. Canım istemiyor."

"Canımın içi olmaz böyle. Mesut Amca uyandığında seni böyle güçsüz görmesin. Bak, hepimiz dua ediyoruz. Rabbim inşaAllah babana şifa verecek."

Derin bir iç çekti.

"İnşaAllah canım. Ama... Çok korkuyorum. Ne kadar zaman geçti hâlâ bir şey diyen yok. Ya ona... Bir şey olursa..."

Gözleri yine dolduğunda ona sıkıca sarıldım.

"Hişş sakın öyle düşünme. Ümidimizi yitirmek yok. Tamam mı?"

Geri çekildiğinde gülümseyerek gözlerini sildi.

"Babam da hep öyle derdi. Hazreti Yakup'un sünnetidir ümit etmek, ümidini kesme derdi."

"Bak işte. Ne kadar haklı. Yine bize öyle öğütler verecek inşaAllah."

"Teşekkür ederim Kübra. İyi ki yanımdasın. Baksana üzüntüden annemi teselli bile edemiyorum. Türkan teyze ve Melahat teyze sağ olsunlar. Sabahtan beri teselli ediyor, dua ediyorlar. Allah razı olsun."

Onun hüzünle gözlerine uzattım parmaklarımı. Usulca gözyaşını sildim.

"Allah hepimizden razı olsun kardeşim."

Saatler geçti. İçimizde ki endişe bir an olsun bile azalmazken gözlerimiz ağlamaktan acıyordu. Zar zor Melehat ablanın aldığı bisküvilerden atıştırmıştık. Hepimiz çok korkuyorduk. Bilen bilir, hastane koridorlarında, ameliyat kapılarında beklemek ne zordur. İster basit bir hastalık olsun, ister riskli. Hastaneye bir kere girdi mi insan bu psikolojiyle endişe duymadan edemiyordu. Sağlık ne önemliydi. Her şeyin başı sağlık diye boşuna dememişler. Malın mülkün olsa ne olurdu sağlığın olmadıktan sonra.

Doktoru görmemizle hepimiz ayaklandık. Ela gözlü, orta yaşlarda ki doktor bey gülümseyerek bizlere durumu anlatmaya başladı.

"Mesut Bey'in durumu şu an gayet iyi."

"Ah şükürler olsun."

Beyza ve Neriman teyze sevinçle sarılırken bende anneme sarıldım. Çok şükür Allahım, çok şükür. Doktor kısaca ameliyatın iyi geçtiğinden bahsetti. Fakat artık kalbine çok dikkat etmesi gerekiyordu.

"Elbette. Çok daha dikkatli olacağız artık. Bu arada babamı görebilir miyiz? " Beyza'nın heyecanlı sesiyle doktor başını salladı.

"Birazdan hemşire size haber verecek. Tekrar geçmiş olsun."

Doktor Bey giderken Beyza derin bir nefes alıp verdi.

"O kadar rahatladım ki!"

"Şükürler olsun."

Hepimiz sevinçle Mesut Amca'nın normal odaya alınmasını bekledik. Artık çok daha dikkatli olması gerekiyordu. Eminim ki olacaktı da. Mesut Amca sağlığa her zaman çok önem veren bir insandı.

Dakikalar sonra Mesut Amca'nın yanına girdiğimde onun gülümseyen yüzünü görünce burnumun direği sızladı. Uzun süredir babamı görmemiştim. Şimdi Mesut Amcayı kaybetme korkusu sanki ikinci kez bir babayı kaybedecekmişim gibi gelmişti. Bu aralar okuldan, derslerden dolayı Beyza'nın ailesiyle görüşememiştim. Fakat tatillerde birbirimize çok gelip giderdik. Bir keresinde onların memleketine, Giresun'a biz de gitmiştik. 1 hafta boyunca oranın meşhur yerlerine gitmiş, hoş vakitler geçirmiştik. Belki bu tatil de bizim memlekete, Rize' ye giderdik. Çok özlemiştim köyümüzü. Dedemlerin büyük bir evi vardı. Beyzaları misafir edebilirdik. Hem oranın o temiz havası Mesut Amcaya da iyi gelirdi. Bu fikri aklıma not edip Mesut Amcaya çevirdim gözlerimi. Beyza girer girmez babasına sarılmış, ne kadar korktuğunu anlatıyordu. Mesut Amca ise her zamanki yumuşak sesiyle ve gülümseyen yüzüyle iyi olduğunu söylüyordu.

"Çok geçmiş olsun Mesut Amca. Çok korktuk." Gözlerini bana çevirdi.

"Sağol kızım. İyiyim, merak etmeyin. Yaşlılık işte."

"Babacığım artık yediğine, içtiğine çok dikkat edeceksin. Spora da başlayacağız seninle. Beraber yapalım. Ben seni yalnız bırakmam. İyice araştırayım neler yapman gerektiğini." Mesut Amca güldü.

"Sakin ol güzel kızım. Söz veriyorum dediklerinin hepsini yapacağım. Sağlık çok önemli, farkındayım."

İstemsizce içime hüzün doldu. Ne güzellerdi. Beyza'nın babası için korkması, onun kızını teselli etmesi. Böyle bir babaya sahip olmak ne güzeldi.

Hayat Arkadaşım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin