Minimalizm (Sadecelik)

426 38 2
                                    


Minimalist yaşam nedir?

Minimalist yaşam, insan hayatındaki maddi ve manevi unsurları ihtiyaçlara göre sınırlayıp en aza indirgeyerek, daha fazla odaklanabilirlik, hareket serbestliği, yaşam konforu ve kalitesi kazandıran yaşam şekli anlayışıdır.

Neden minimalizm?

Özellikle son 10 yılda bilgi ve iletişim teknolojilerindeki ilerleme sebebiyle yaşamın artan hızı ile her geçen gün katlanarak artan bilgi yoğunluğu, ürün çeşitliliği ve bolluğu, değişen alışveriş ve , özetle değişen yaşam şeklimiz sebebiyle kaldırabileceğimizden daha fazla bilgi yoğunluğuna, kullanabileceğimizden daha fazla ürün ve tüketim seçeneğine boğulmuş durumdayız.

Daha çok tüketiyor, daha çok çalışıyor, daha fazla öğrenmeye çabalıyoruz. Daha çok tüketiyoruz, sebebini bile bilmeden. Bize sunulan her şey artık daha fazla, ama daha mutlu değiliz. Oysa ki mutlu olmak için yaşıyoruz, demek ki yanlış olan bir şeyler var. Tüm bunları yaparken ise yaşam akıp gidiyor, biz ise anı yaşıyamadan, sürekli bir şeylere yetişmeye çalışıyoruz sürekli. Ancak yaşam, yaşadığınız ana odaklanıp tadını çıkarabildiğinizde güzeldir.

Günümüzde teknoloji, hayatımızı kolaylaştırdığından çok daha fazla bizi esir ediyor, üzerimize yeni sorumluluklar yüklüyor ve zamanımızı giderek daha fazla çalıyor. Oysa ki teknolojinin hayatımızı kolaylaştırması, bizlere zaman kazandırması gerekmiyor muydu!

Yeni yaşam şeklimizin ortaya çıkardığı sonuç şu: İnsan olarak bizler artık çok daha değerliyiz. Daha fazla çalışıyoruz, daha fazla üretiyor, daha fazla tüketiyoruz, ancak kendimizle ilgilenebilecek vaktimiz giderek azalıyor. İnsan olarak giderek daha fazla bireyselleşiyoruz. Çünkü yakın çevremizden başkasına, hatta kendimize ayıracak zamanımız bile pek kalmadı.

Yaşam tarzımıza yeni bir yaklaşım getirerek bu durumu değiştirebiliriz. Ne kadar değiştireceğimiz, ne kadar adım atacağımızla alakalı. Hayatımızı, çevremizi ve ilişkilerimizi sadeleştirerek daha kaliteli, konforlu ve özgür bir yaşama sahip olabiliriz.

Maddeciliği ve mülkiyetçiliği terk etmek

Minimalizm özü, maddeciliği ve mülkiyetçiliği terketmektir. Maddecilik, diğer adıyla materyalizm, hayatımızı oluşturan en önemli unsurların maddeler (örneğin para) olduğunu ve yaşam amacımızın da maddelere ulaşmak olduğunu kabul eden yaklaşımdır. Bu yaklaşım sizi mutlu da edebilir ancak bu uğurda feda ettiğiniz şeylerin farkına varabilecek bir zihin yapısına ulaştığınızda mutlu olmadığınızı, maddeyi kontrol eden değil, maddenin esiri olduğunuzu farkedeceksiniz.

Maddecilik sadece para ve benzeri şeylere ulaşma, sahip olduğunuzdan fazlasını edinmek için yüksek bir motivasyon taşımakla sınırlı değildir. Sahip olduğunuzdan fazlası için motivasyonunuz olmasa bile sahip olduğunuz maddelere gönülden bağlanıyor, kaybı karşısında ciddi üzüntü yaşıyorsanız yine maddecisiniz demektir. Çünkü yine bir maddenin sizi kontrol etmesine izin vermiş oluyorsunuz.

Oysa ki tüm bu zihin yapısını terkedip, en önemli olan şeyin maddeler değil, bizler olduğunun farkına varırsak, o zaman maddelerin gelip geçici olduğunu, kayıplarının telafi edilebilir olduğunu anlarız ve maddelerin bizi üzmesine izin vermeyiz. İsviçre Sigorta'nın bir reklamında dediği gibi,"Arabanız mahvolmuş olabilir, ama gününüzün mahvolması gerekmez".

Ne kadar maddeci olup olmadığınızı anlamanın yolu, fiziksel dünyanın gerçekleri ile mutluluğunuz çakıştığında, mutluluğu ne kadar hızlı ve kararlı bir şekilde seçebildiğinize dikkat etmektir. Uçuk bir örnek verelim: Sevgilinizden vazgeçmeniz için ne kadar para istersiniz? Gerçekten kalpten, sevgiliniz hiç bir paraya değişilmez diyorsanız, maddeci olmadığınızı söyleyebilirim. Eğer bunun bir fiyatı olabilir mi diye düşünmeye başladıysanız, yazının devamını okumak için zahmet etmeyin derim.

Mülkiyetçilik de maddecilikle doğrudan ilgilidir. Maddeler belki hayatınızın merkezinde değildir, ancak sahip olduğunuz her maddeyi saklıyor, onu özenle koruyor, kullanmadığımız eşyaları başkaları ile paylaşmayı tercih etmiyor, hatta onları satmıyorsak bile, çok açık bir şekilde mülkiyetçiyiz demektir.

Mülkiyetçiliğin özünde kötü niyet olmasa da, maddeleri paylaşmama ve atıl bırakma konusundaki tutumdan ötürü de sosyal anlamda bir yararsızlık söz konusudur. Zaten bu zihin yapısına sahip bir kişi de böyle bir kaygı içinde olmayacaktır.

Mülkiyetçiliğin sosyal yararsızlığının yanında kişinin kendisine de verimsiz geri dönüşleri vardır. Yılda sadece 2 veya 3 hafta kullanacağınız ve yıl boyu vergisini, faturalarını düşündüğünüz, hırsız girer mi kaygısını taşıdığınız bir yazlığa sahipseniz mülkiyetçi, buna harcayacağınızdan çok daha azı ile 5 yıldızlı bir otelde Antalya'da tatil yapmayı tercih ederim, ne gerek var az kullanılan bir şeye kalıcı olarak sahip olmaya diyorsanız minimalist düşünüyorsunuz demektir.

Minimalist olmak demek, hiç bir şeye sahip olmamak demek değil, sadece gerekenlere sahip olmaktır. Paranın, maddenin önemini ve gücünü bilmek, ancak bunun sizi mutsuz etmesine izin vermemektir.

Platon, minimalizmin temelini şu sözü ile çok güzel açıklamış;

"Önemli olan hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır".

lagoon 921 CWhere stories live. Discover now