7. Bölüm

70 10 0
                                    

(Alaska'nın Ağzından)
   
    Büyük ve görkemli odada 7 kadın beni süslemeye uğraşıyordu. Üzerime bembeyaz, tül, straptez bir elbise giydirmişlerdi. Kollarındaki altın şeritlerden beyaz tüller çıkıyordu.

    Altın işleme olan kusursuz kolyemi taktım. On santim uzunluğunda, parlak, altın ve zümrütten olan tacımı da taktım. On gün sonra kraliçe olacaktım. Tek hedefim halkı kendim, sadece kendim yönetmekti.

    Zack'in dediğine göre bir kaza geçirmiştim ve hafızamı kaybetmiştim. Kazanmak için her yolu deniyordum ama olmuyordu. Ailem ölmüştü. Bunlar sadece Zack'in demesi, çünkü ben hiçbir şeyi hatırlamıyorum. Eskiye dönük büyük bir boşluk var. Eski hayatımın nasıl olduğunu merak ediyordum.

    Düşüncelerimden arınıp kapıdan dışarı çıktım. Zack beni görünce yüzünde bir tebessüm belirdi. Elimden tuttu ve kral çıkışına doğru yürümeye başladık. Arkamızda ve önümüzde iki muhafız yürüyordu.

  "Zack."

  "Efendim hayatım."

  "Benim saçlarım neden beyaz değil?"

  "Kaç kere söyleyeceğim bitanem. Hafızanı yerine getirmek için kullandığımız tedavide bağışıklığını fazlasıyla kazandığın için Uranüs'ün havası seni etkilemiyor."

  "Tamam."

    Bu cevap beni pek tatmin etmemişti ama sustum. Gülümsedim.

  "Yerde yeşil çimenlerin olduğunu hatırlıyorum. Ben yatarken bir şeyler mi değişti?"

    Zack hışımla bana döndü. O kadar sinirliydi ki gözleri etrafa ateş saçıyordu. Belli etmemeye çalışıyordu ama ben anlamıştım.

  "Yok öyle bir şey! Sen yanlış hatırlıyorsun!!"

    Sinirle arkamızdaki muhafızlara döndü.

  "Sarı sudan hazırlatın!"

    Of ama... Sürekli bu sudan içmek zorunda mıydım? Tadı çok kötüydü ve içtiğimde midemi ağrıtıyordu. Ama hafızamı kazanmak için içmek zorundaydım, yani Zack öyle demişti.

    Kral kapısından geçince halk selam vermeye başladı. Tahta oturduk. Hergün bunu yapıyorduk. Buraya oturup, halkın arzularını dinleyip, Uranüs hakkında konuşmalar falan filan... Artık bunlar canımı fazlasıyla sıkıyordu.

    Zack yine halkla konuşuyordu. Onlara vaatlerde bulunuyordu.

  "Bugün babamın yaptığı planı tamamladım. Size ve babamın üzerine verdiğim yeminle Dünya'yı istila edip kaynaklarını kullanmayı başardık. Dünyalı insanlar hakkında duyduğunuz dedikodular doğrudur. Dünya'dan buraya ışınlanan insanlar Uranüs'te köle olacaktır!"

    Ben yine dalmıştım. Düşündüğüm şey ise bu insanların beni hemen kraliçeleri olarak kabul etmesiydi. Daha Zack ile evlenmemize on gün vardı. Bir yanım çok mutluydu, çünkü Zack'le evlenecektim ve kraliçe olacaktım. Ama bir yandan da şu soruyu hep kendime soruyorum. Ben Zack'te ne bulmuştum? Aklım almıyordu. Ona karşı hislerim derin değildi ve onunla bir tane bile anım yoktu. Ya da ben hatırlamıyordum.

    Kendime geldiğimde Zack tahttan inmişti. Arkasına dönüp merakla ne yapıyorum diye bana bakıyordu. O anda Zack'in yanına gitmem gerektiğini anladım. Apar topar kalkıp Zack'in elini tuttum. Halkı tekrar selamlayıp kral kapısından içeri girdik. Ve odamıza doğru yürümeye başladık.

    Zack ile ayrıldık. Ben odaya gittim o da toplantıya gittiğini söyledi. Odaya girdim içerideki muhafızları dışarı çıkarttım. Canım çok fazla sıkılıyordu. Uranüs'ün havası her zaman çok soğuktu. Bu yüzden çok üşümüştüm .Hep yaptığım gibi pencerenin kenarına geçtim ve dışarıyı izlerken düşüncelere daldım...

    Omzuma dokunan iki elle irkildim.

  "Neden bu kadar dalgınsın Alaska'm?"

    Sadece Zack 'e dönüp gözlerine baktım. O an ona hiçbir şey diyemedim. Ben boş boş bakarken dudaklarını dudaklarıma değdirdi. Elleri belimden aşağı kayarken, ben geri geri gitmeye başladım ve duvara çarpınca durdum. Dudaklarımı onunkilerden çekip hızla soluklanmaya başladım. Gözlerine bakınca dudaklarımız tekrar buluştu. Saçlarımı sırtımdan sıyırıp fermuarımı açmaya yeltendi...

(Taner'in Ağzından)

    Çok soğuk, hafif karanlık ve iğrenç kokan bir yerde uyandım. Ellerim ve ayaklarım bağlıydı.

  "E-Ezgii"

    Ezgi'ye seslendim ama sesimin pek çıktığını sanmıyorum.

  "Taner buradayım. Bitanem biz neredeyiz korkuyorum."

  "Korkma herşeyim ben buradayım iyi o-olacağız."

    Sonlara doğru sesim hiç çıkmamıştı. Burnum kanamaya başlamıştı. hafif karanlık olan yer iyice karanlık oldu. Ezgi bana sesleniyordu biliyordum ama seslenişlerinin hiçbirini net duyamıyordum. Gözlerim yavaş yavaş kapandı ve KARANLIK...

(Çilem'in Ağzından)

    Az karanlık bir odada uyandım biri bağrınıyordu.

  "Taner, Taner beni duymuyor musun?"

    Bu Ezginin sesiydi.

  "Ezgi..."

    Ezgi'ye seslendim ama sesim çıkmıyordu. Ağzım kan çanağına dönmüştü. Ezgi'yi karanlıkta çok az görebiliyorum. Dibinde Serenay, onun yanında da Sinan vardı. Sanırım benim yanımda da Arda ve Burak vardı.

  "Su verin." dedi Serenay.

  "Biz neredeyiz, hiçbir şey göremiyorum."

    Diye yakındı Ezgi. Ardından ben bağırdım.

  "İMDAAAT!!"

    Ayak sesleri duyulmaya başladı. Hepimiz sustuk. Lambalar teker teker açılmaya başladı. Bizim oradaki lambalar açıldığında duvarların bembeyaz olduğunu gördüm. Burada bizden başka bir sürü insan vardı. Herkes perişan bir haldeydi. Beyaz saçlı 7 adam bizim bulunduğumuz odaya girdi. Ellerimizi ve ayaklarımızı çözdü. Herkes susmuş, olanları izliyordu. Kimse bir şey yapacak, yakınacak durumda değildi .Hem de kaçamazdık, burası hücre gibi bir odaydı.

    Adamlar bizi çözdükten sonra gidip diğer insanları çözdüler. Giderken hücrenin kapısını lazer demirliklerle kapattılar. Ne olduğunu bilmiyorduk ama sakince oturmak en mantıklı düşünceydi.

    Bir hücrede 7 kişi vardı. Ezgi, Taner, Serenay, Sinan, Arda, Burak ve ben aynı hücredeydik. Hücrenin bir köşesine sığınmış etrafı inceliyorduk. Karşı hücredeki bir adam parmaklıklara doğru koştu. Aniden elektirik akımına kapıldı ve yere düştü.

     Bu bizi çok ürkütmüştü. Yaşadıklarımız bir rüya gibiydi. Burak aniden bağırdı.

  "Çocuklar! Sizce Alaska'da bu hücrelerden birinde olabilir mi?"

    Hızla yerinden kalkıp parmaklıklara doğru yürümeye başladı. Taner kalkıp hemen onu geri ittirdi.

  "Alaska burada olsa da onu bulma şansımız yok. Şimdilik sadece beklemeliyiz." dedi.

Bölümü nasıl buldunuz??
Sizi seviyorum,
İyi okumalar...

UMUT SAVAŞLARI-ŞahikaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin