Melisa: Aşkım o bizim sınıftan bir çocuk, ders notları var onda çalışkan bir çocuk ondan ders notlarını aldım, çalıştık beraber bu kadar sana yemin ederim ki başka birşey yok.
O an Melisa'ya inanmak istemiyordum, ama inanmaktan başka çarem yoktu. Bindirdim arabaya ve evine bıraktım, yol boyunca konuştu ve ben hiç sesimi çıkarmadım evlerine geldiğimizdede in aşağı diye bağırdım ve döndüm eve. Sinan'la konuştum, yarın gidip o Giray denen çocukla konuşmakta kararlıydım olayı bizzat kendi ağzından dinlemek istiyordum. Gece uyuyamadım hiç, sigaradan nefret eden ben o gece 2 paket sigara bitirmiştim, peş peşe yakmıştım sigaraları. Küllük dolup taşmış masaya dağılmıştı, sigara ellerimi yakmış, tütün kokuları buram buram ellerimde yer etmişti.
Gün ışığını görünce hafiften kapanan gözlerim kendine geldi, telefonum kapalıydı onu açtım. Melisa, geceden beri mesaj üstüne mesaj atmış ve ona inanmamı istemiş. Kalkıp sabah sabah şarap içtim, saat sabah 07.30. Sinan kalktı ve yanıma geldi, omzumu sıktı kardeşim yanındayız ne olursa olsun dedi. Eyvallah diyip üstümü değiştirdim, Sinan'da kahvaltı yapacak hal kalmadı bendede gel gidelim kampüsün önüne vakit kaybetmeden yüzleşelim ne oluyorsa olsun kardeşim dedik ve evden çıktık.
Benzinliğe uğrayıp benzin almak için durduk, benzin alırken benzinlikteki markete girdim. Orda bir kız çocuğu gördüm 3-5 yaşlarında gözleri masmaviydi, annesi yoğurt reyonuna gitmiş yoğurt alacaktı ona. Gözlerine baktım ve yanaklarını okşadım. Gözlerimin içi güldü bir anda, ve ona ince bir sesle adın ne senin bakalım? Diye bir soru sordum. Bana o kadar güzel bakıyordu ki deniz mavisi gözleriyle, kokusu cennetti 2 metre uzaktan hissedilebiliyordu. Bana bakarak " Deniiy" dedi. O an benim çocuğum olmasını istedim o kızın, ayyy diye bir tepki verip öptüm. Annesi geldi, gülerek baktı yaşı kaç diye sordum 3 yaşında diye cevap verdi. Kızınız çok tatlı ona bir oyuncak alabilir miyim? Diye sordum. Annesi tabiki çok teşekkür ederiz dedi, güzel kalpli bir ayıcık kaptığım gibi geldim ve kıza hediye ettim. Kızım hadi abiye teşekkür et diyerek tepki verdi.
Sinan bana seslendi, hiç bırakmak istemedim o kızı ama annesi de rahatsız olmuştu sanırım ve işleri vardı gideceklerdi o yüzden su alıp çıktım. Sinan'la kampüsün önüne geldik ve Giray'ı beklemeye başladık. Belki kampüs içindedir diye Sinan gitti kampüse onu aramak için. Bende öylece bekliyordum, beklerken motorla bir eleman geldi acaba bu mu dedim içimden. Siyah deri ceketli ortalama 1.80 boylarında, yakışıklı bir çocuktu gerçekten ve benden dış görünüş olarak hayli hayli iyiydi. Neyse Sinan'ı bekledim ve Sinan kampüsten çıkarken şaşkın ve garip bir şekilde benim baktığım çocuğa baktı ve bu o tarzı bir işaret verdi. Arabadan indim, gördüğüm o çocuğu tuttu ve yanımıza getirdi. Çocuk ne olduğunu anlamadı ve şaşkın gözlerle bize bakıyordu, masum yüzlü kendi halinde bir insan tipi vardı.

YOU ARE READING
Bir İzmir Masalı (#Wattys2016)
Teen FictionAşk, imkansız, yalan, sadakat, ihanet, acı. Tüm hakları saklıdır, Telif hakkı bulunmaktadır. Aşağıdaki şiir bana aittir. Baharım, güz günüm, yalın kışım, yapraksız yazım, Sen bilinmeyen bir ülkesin, bilinmeyen bir lisan. Dünya herkesin evi, benim...