Bölüm-3

416 25 13
                                    

Canlarım tatilde olduğum için fazla uzun yazamadım. Döndüğümde daha uzun bölümler yazacağım. İyi okumalar...!!

Gelen bu kız ve Harry arasındaki samimiyet ilgimi çekmişti. Kız ona gerçekten sevgiyle bakıyordu. Bu şimdi acı mıydı? Bu durum çok şüpheliydi. Aslında bunu umursamam ve hiç aklımdan geçirmemem gerekiyordu.

Kız Harry'nin yanağından öptükten sonra bana döndü. Oldukça sevimliydi. Aslında böylelerinden hep korkmak lazımdır. Kötümser olmak istemiyorum, ama ne zaman insanlar hakkında iyi düşünsem bu başıma geliyor.

"Merhaba, ben Emma. Harry'nin kız arkadaşıyım." diyerek elini uzattı.

Harry'e göz ucuyla baktığımda, gözlerini kaçırdığını ve başını başka tarafa çevirdiğini gördüm.

"Bende Bella. Harry'nin eski eşiyim." Böyle tanınmak gerçekten berbattı. Gözlerimin dolmadığına bile şaşırıyordum şuan. Karşılık olarak elini sıktığımda o samimiyetini hiç bozmamıştı.

"Sizinle tanışmak çok güzel. Bir de kızınız vardı." Bailey'e dokunmayacaktı! "Evet. Benim şimdi Anne görmem lazım." deyip arkamı döndüm.

"Bende onu görecektim. Beraber gidebiliriz." Sinirlerim çok bozuluyordu ve ben hayır diyemiyordum.

"Elbette." dedim gülümseyerek. Tabii oldukça yalancı bir ifadeyle.

Anne'nin odasına giderken sadece onun nasıl olduğuna odaklandım. Yoksa Emma ile ilgili daha merak ettiğim çok şey var. Harry ile ne zaman tanıştılar? Birbirlerini gerçekten seviyorlar mı?

Odanın önüne geldiğimizde önce kapıyı tıkladım, daha sonra kolu çevirerek içeriye adımladım. Gemma ayakta düz bakışlarla bana bakarken, Emma içeriye girdiği anda ifadesi değişti ve yanına giderek kucaklaştılar. Bana düz bakışlar, ona kucaklama. Onlar sarılmalarına devam ederken bende Anne'nin yanına yaklaştım. Gözlerini hafif aralayıp minikte olsa birazcık gülümsedi.

"Hoş geldin Bella." Yanına çömeldim ve elini tuttum. "Anne, nasılsın? Duyunca hemen geldim."

"İyiyim, teşekkür ederim." İyi değildi. Yalan söylüyordu ve bunu beni üzmemek için yapıyordu. Ama yine de aramızda bir mesafe vardı. Bu iş gittikçe canımı sıkıyordu.

"Ama buraya boşuna geldin. Sonuçta yapabileceğin hiçbir şey yok kızım. Bailey buraya alışmadan bir an önce gidin. Yoksa Harry'nin varlığı onda bir alışkanlık yapacak ve çok üzülecek. Onun üzülmesini asla istemiyordum."

Şaka mı bu? Anne gerçekten bana buradan 'git' mi diyordu? Tanrım bu kadarını beklemiyordum.

"Anne?" Emma'nın sesiyle birlikte Anne gülümsedi ve kollarını açarak ona sarılmak istedi. Emma anlayışla koştu ve birbirlerine sıkıca sarıldılar. Bu aile beni tamamen dışlamıştı.

İçimdeki ses bunu söyleyince ses çıkarmadan odanın içerisinden ayrıldım. Kimsenin ruhu duymamıştı bile. Ben bir darbe ile daha karşılaştığım için yine ağlamıştım. Hep ağlıyordum. Artık 'yeter' demiyor sadece ağlamak istediğim için kendimi bırakıyordum.

"Bella..." Salonun önünden geçerken Zayn'in sesini duydum. Ölü gibi olan suratımla onlara doğru döndüm. Louis ve Niall acıyan gözlerle, kızlar 'istersen gidebiliriz' gibi, Harry'de aynı Gemma gibi düz gözlerle bakıyordu. Bailey ise Harry'e yapışmış haliyle merakla bakıyordu.

"Gelsene." Burada kalmak ve daha fazla küçülmek istemiyordum. Tamamen silinmiştim. "Ben gitsem iyi olur." dedim. "Size gidebilir miyim?" diye sordum Zayn'e.

"Elbette. Anastasia seni bekliyor zaten." Hızlıca başımı salladım. Bailey'e baktığımda benimle gelmek gibi bir niyeti yoktu anlaşılan. Buraya gelmişken babasında kalacağını tahmin ediyordum. Bu yüzden direk kapıya koştum.

Dışarı çıktığım anda tuttuğum nefeslerimi hem ağlayarak hem de hızlı adımlarla yürüyerek sertçe dışarıya bırakıyordum. Böyle bir durumla karşılaşacağıma keşke ölseydim. Onlar için tamamen silinmiştim. Onlar için artık bir hiçtim. Bunun gerçeğiyle karşılaşmak beni bininci kez yıkmıştı.

"Bella, dur!" Arkamdan gelen Zayn'in sesi durmamı sağlamadı. Aksine daha da hızlandırdı. "Bella dur diyorum!" Durmak istemiyordum. Ama o çoktan kolumu çekmiş ve kan çanağından yanan gözlerimi fark etti.

"Neyin var? Neden yine ağlıyorsun?" O 'yine' kelimesi beni hiç şaşırtmamıştı. Bunun farkına varılması acınası bir durumda.

"Beni silmişler..." dedim hıçkırarak. "Beni artık istemiyorlar. Hayatlarında artık yokum." Elimin tersiyle gözlerimi sildim ama ağlamaya ve hıçkırmaya devam ettim.

"Sakin ol." Kollarını etrafıma sıkıca serdiği anda üstündeki deri ceketi avuçladım.

Anne ve Gemma, Harry ile ayrılacağımız zaman bana destek çıkmış hatta hak vermişlerdi. Şimdi ise her şey tersine dönmüş, yabancı biriymişim gibi bakıyorlardı.

"Şuan çok zor günler geçiriyorlar. Onlara biraz zaman ver. Seni asla unutmazlar. Seni unutmaları çok saçma." Yüzümü ona döndürdüm ve öfkeyle baktım.

"Gördüm Zayn..." Parmağımla kendimi gösterdim. "Bana nasıl baktıklarını gördüm."

Sesi çıkmamıştı. Bundan dolayı onu arkamda bıraktım ve yürümeye devam ettim. Kendime hakim olmam gerektiğini biliyordum, ama elimde değildi. Hiç kimse içimde yanan işkenceyi yıllardır görmüyordu. Evliyken hep geldiğimiz parka geldiğimde çimenlerin üstüne oturdum.

"Buraya gelmemeliydim..." dedim kendi kendime. Kafamı dizlerimin arasına gömdüm.

"Arkandan koşmaktan yoruldum." Korkudan çığlık attım ve ayağa fırladım. Daha korkum geçmediğinden, karşımda gördüğüm kişinin şaşkınlığına geçememiştim.

"Colin, senin ne işin var burada? Sen Seattle'da değil miydin?"

"Seni kandırdım. Havaalanında sen ve kızları gördüm. Sonra sizi takip ettim ve sürpriz yapmak istedim."

"Hiç hoş bir sürpriz değil." diyerek onu tersledim. "Anlaşılan yine seni üzmüşler." Durumumu bir anda anlayan sanırım Colin!

"Senin düzeltebileceğin bir şey değil. İşine bak Colin, lütfen." dedim ve ondan uzağa oturdum. Ama o inadını koruyarak yanıma çöktü.

"Seni böyle görmek canımı yakıyor. Benim olsaydın üzüntüyü, acıyı ve öfkeyi sana unuttururdum." Önüme gelen saçı arkama attı. "Yaşadığım hayata kendini mahkum edemezsin. Buna izin verme Bella. Seni böyle yapanlara güçsüz olmadığını göster."

Doğru söylüyordu. Kendimi herkese karşı güçsüz yaptım. Lanet olsun ki başkalarını düşünmekten kendimle ilgili tüm bağlarımı kopardım.

"Şimdi gitmeliyim..." Ayağa kalkarken onuz izledim. "Eğer bir şeye ihtiyacın olursa söylemekten çekinme." dedi kibarca. Bana son kez gülümsedi ve arkasını dönerek yürümeye başladı.

"Colin!" Olduğu yerde durdu. "Evet?" dedi kafasını bana çevirerek.

"Ben modelliğe geri dönmek istiyorum." Bu kararımda kesindim ve elimden gelenin en iyisini yapacağım.

Satılık 3 : Son Nefes [h.s]Onde histórias criam vida. Descubra agora