TAKİP-23

8.4K 381 158
                                    

Nişantaşında ki Kaya'nın benim için hazırladığı eve girerken şok olmuştum.

Bu kadar zevkli bir ev olması garipti. Kapıdan girdiğimiz de sadece salon ve açık mutfak vardı. İçten merdivenli bu ev çok hoştu, çoğunlukla açık renk kullanılmıştı, krem rengide ağırlıktaydı.

"Beğendin mi?" Diye soran Kaya'yı cevapsız bırakıp merdivenlerden yukarı çıkarken o da arkamdan beni takip ediyordu.

Yukarıda ise 4 oda bulunuyordu kare şeklinde olan yukarısında, ilk girdiğim oda banyoydu çok incelemeden banyonun yanında ki odaya girmeye çalışırken kilitli olduğunu görünce Kaya'ya döndüm.

"Bu oda açılmayacak" diye açıklamada yapınca Kaya omuz silkip açılmayan odanın karşısında ki odaya girince bana hazırlanan odayı gördüm ve bu oda mükkemeldi.

İstemsiz bir şekilde gülümserken kendi kendime konuşuyordum aslında odalara bakmama bile gerek yoktu sonuçta bu evde kalmayacaktım.

"İstediğin gibi sonra düzenlersin" dediğin de Kaya'ya döndüm.

"Bu evde kalmayacağım" diye konuşup tam odadan çıkacakken Kaya'nın kolunu kapının pervazına koymasıyla kafamı kaldırmadan gözlerimi ona diktim.

"Ne var?" Diye sorunca sinirlendiği boyun damarlarından belli oluyordu.

"Bu evde kalacaksın, seni sahipsiz gibi cafelerde yatırmam" diyip bana bakınca kaşlarımı çattım.

"Her şeyi zorla yaptırarak bir yere varamazsın" diyip kolunun altından kaçınca hızlıca belimden yakaladı.

"Sen zordan başka anlamıyorsun, ayrıca kaçmak yok" diye kulağımın arkasından konuşunca ellerimle ellerini ittirmeye başladım.

"Yapma Hüma, senin kötülüğün için yapmıyorum bunu" diye hızlıca konuşurken ilk defa beni bir şeye ikna etmeye çalışıyordu ama umrumdamıydı tabiki değil.

"Çabucak bırakıyorsun beni yoksa kaçarım!" Diye ona tehdit savururken ellerini belimden çekince rahatladım.

O elleri benim karanlığımın temsiliydi.En son benim odamın yanında ki odaya bakınca bir erkek odası görmemle gözlerimi büyüterek gözlerimi tekrardan Kaya'ya çevirdim.

"Bu oda da kimin odası?" Diye sorup tek kaşımı kaldırınca umursamaz bir şekilde bu sefer o omuz silkince hızlıca odadan çıkıp "Sen iyi misin, sen beni ne sanıyorsun da seninle aynı evde yaşayacağımı düşünüyorsun?" diye sorup  ondan bir cevap beklerken sigarasını cebinden çıkarmasıyla şaşırarak ona baktım, kapalı bir ortamda bari içmese yani sigara dumanı rahatsız etmez beni ama ne bileyim evin duvarlarına is siniyordu.

"Sende al hem içiyorsunda hiç çekinme, bu zehiri vücudunu al" diye bana sitemli bir sesle konuşunca gözlerimi devirdim hadi ama sen zehir olduğunu bildiğine rağmen alıyorsun  ya demek gelsede içimden omuz silkip "İçerim tabi, vücut benim zehirde alırım başka bir şeyde" diye konuşup paketinden sigara alınca kaşları bir anda çatılmıştı.

Sigarayı dudağıma koyup çakmağını da elinden alıp yakınca içmeye başladım.

"Bana sanırım fazla bakmışsın" diyip bir anda dudağının kenarı kıvrılırken ona bakıp bende yüzümü buruşturdum, gülümsemesinden nefret ediyordum.

"Böyle bir şey mümkün değil" diyip merdivenlerden aşağıya inerken,amacım aşağıdaki balkonda sigara içmekti bu kadar güzel bir evi sigara dumanına boğamazdım.

"O çocuk yüzünden başladın değil mi?" Diye sorunca balkonun kapısını açmıştım. Fransız balkon olması beni daha çok bağlıyordu bu eve sanki tam hayalimdeki evdi ama yaşayamazdım bu evde, cafede yaşar burada asla yaşayamazdım.

TAKİPWhere stories live. Discover now