4-KARTOPU SAVAŞI

10.8K 574 72
                                    

Multimedya: Kamer Sarıkan

Çıkış zilinin çalmasıyla sıradan kalktım. Barış'a baktığımda sırıtıyordu. Ofladım ve ona gözlerimi kısıp bakmaya başladım. "Bütün gün güldün bitmedi mi ya ?" Kaşlarını kaldırdı ve cıkladı. "Bitmedi." Yine ofladım.

Montumu giyip şapkamı taktım. Barış geçerken şapkamı aldı ve koşmaya başladı. Anlık bir şok geçirirken gözlerimi kırpıştırdım. Sonra şapkamı aldığını idrak edip ben de koşmaya başladım. Merdivenlerden üçerli beşerli inerken Barış çoktan merdivenleri bitirmiş ve koridorda koşuyordu.

"Ya salak ! Versene şu şapkamı. Bak bu havada kafa felci geçiririm ben şapkasız."

Durdu ve bana ümitsiz vaka gibi baktı. "Kafa felci mi ? Bu yaşa bu zeka fazla." Durmasından faydalanıp hemen şapkamı almaya çalıştım ama tam tuttuğumda elini havaya kaldırdığı için tuttuğum halde zıplamak zorunda kalıyordum. Ve bu çok sinir bozucuydu.

"Ne istiyorsun şapkamdan ya onu bırak beni al." Film repliklerine özenmiştim ama ne dediğimi sonradan fark ettim. Tam toparlayacakken şapkayı yüzüme attı ve "Tamam." dedi. Ben ne olduğunu henüz anlamamışken bileğimden tutunca ofladım. Otoparka geldiğimizde "Ya bıraksana beni be!" diye cırladım. Yüzünü buruşturdu.

"Kulaklarına yazık senin. Yani böyle bir sese en yakın onlar şahit oluyorlar. " Sinsice sırıtıp yerden bir miktar kar alıp onu kartopu haline getirmeden hemen önce ekledim. "Birazdan senin için de yazık olacak."

Yaptığım kartopunu tam yüzüne attığımda kahkaha atmaya başladım. Normalde hiçbir zaman kartopunu tam olarak hedeflediğim yere atamazdım ama bu sefer şansım yaver gitmişti. "Yes be !" diye sevinip elleeimi birbirine çırptım sevinçle. "Şimdi bittin sen" diye hırlayıp yerden resmen bir 'kucak' kar aldı. Aldığı gibi koşmaya başladım. Yere eğilip kar topunu daha da büyütürken bir arabanın arkasına saklandım.

"Merve!" Saklandığım arabanın arkasında biraz daha eğildim. Aklıma yüzüne kar attığım an gelince kahkahamı elimle gizlemeye çalıştım ama domuz sesi gibi bir ses çıkmıştı.

"Gül gül. Saklama gül. Sen gül bak birazdan ben de gülücem o yüzden şimdi gülebildiğin kadar gül. "

Kalbim hızlanmaya başladı. Çünkü sesi çok yakından geliyordu ve ben o montunun boğaz kısmında ve saçlarının aralarında beyaz beyaz kar taneleri olan Barış'tan çok korkuyordum. Ama yine de düşününce gülmeye başladım. Arabanın arkasından bir avuç kar alıp kartopu yaptım ve Barış'a attım. Bu seferde karnına gelince yine kahkaha attım.

Çarpmanın etkisiyle elindeki kar topu da düşmüştü. Üh be... Onu bana mı atıcaktı yani ? Gözlerim büyürken birden içimi bir korku sardı. Ya da direk götüm tutuştu diyelim siz yabancı değilsiniz.

Sonra bir tane daha kartopu attım ama bundan kaçmıştı. Bana doğru gelirken koşmaya başladım. Yerler kar olduğu için koşmak zor oluyordu ama o da koşamıyordu.

Koşarken yanımdaki arabadan kar toplayıp Barış'a attığımda saçına gelmişti. Yine kahkaha attığımda "Sikecem böyle işi" diye söylenmeye başladı. Karlar gitsin diye saçlarını sallayıp elini saçlarından geçiriyordu.

"BadBoy ha ? Ne oldu Barış ? Sütçü çocuğu oldun çıktın. Bembeyaz ! " Karnımı tutarak gülüyordum artık. Bana doğru gelmeye başladığında doğruldum ve koşmaya yeltendim ama arkadan belime kollarını sarıp beni kaldırdı ve diğer tarafa çevirdi. Böylelikle kaçmamı engellemişti pislik.

Beni yere bıraktığında yüz yüze gelmiş olduk. Yakından bakınca daha çok gülmeye başladım. Bana çok ciddi bir ifadeyle "Gülme" dediğinde gülüşüm artmıştı. Kahkahalar atıyordum artık. "Pekala. Ben uyarmıştım." Birden yüzüme gelen karla çığlık atıp Barış'tan uzaklaştım ve yüzümdeki karı temizlemeye başladım.

KIRMIZININ SİYAH HALİWhere stories live. Discover now