866 43 15
                                    


Bu sefer sizi fazla bekletmek istemedim. Önceki bölümün geç gelmesi üzerine telafi olarak sayın. İyi okumalar okurimolarım🙈❤️

Multimedya: Hande Ölmez💚

Şarkılar: Teoman- Sen Geçerken

Seksendört- Şimdi Hayat

Özdemir Erdoğan- Bana Ellerini Ver





BÖLÜM 15

-ELÇİN

Ha? Şey öhöm. Barış az önce bana bir şey mi sormuştu? Bence ÇOK şey sormuştu. Bu soruların hepsine "evet" dersem, büyük bir sorumluluğun altına girmiş olacaktım. Hoş, zaten bir sürü sorumluluğum vardı. Kızlara göz kulak oluyordum, Selina'lar, Eymen'ler, öte bir yandan Barış'lar... Kafam çok karışıktı.

Hem... Evlenmek için çok genç değil miydim? Topu topuna on altı yaşındaydım. Haftaya on yediye basacaktım. Tabi bu gerçek doğum günümse. Esra ablaya göre haftaya -yani Mayıs'ın 16'sında- doğmuşum.Tabiki bu bir rivayete göreydi. Kızlar dışında kimse bilmiyordu. Zaten paylaşmaya gerek bile yoktu.

Zaten Esra abla doğum günlerimizi kendi kafasından uydurmamıştı. Biz ne zaman ona geldiysek, ona göre doğum günü tarihimiz oydu. Kısacası; gerçek doğum günümü bilmiyordum.

"Bilmiyorum."

Barış'ın yüzü düşmüştü. Ayağa kalktı ve tepeden bana baktı. Uzunsun anladık!

"Neden?" Kaşlarımı çatarak anlamadığımı belli etmeye çalıştım. "Neden "evet" demedin? Neyi bilmiyorsun?"

"Çünkü," diyip yutkundum. "Ah! Bunu anlayamazsın."

"Neyi anlayamam? Bana açık bir şekilde konuşur musun! Az önce daima açık konuştuğunu söylemiştin. Şimdi şifreli konuşuyorsun ve bu açık konuşmak olmuyor."

Cıkladım. "Gaza getirme beni, Barış." Derin bir nefes daha aldım. "Anlamıyor musun? Anlayamazsın. Nedenini açık bir şekilde söylesem, gene anlayamazsın. Seni tanıyorsam; beni sorgularsın. Ve sorgulanmak en nefret ettiğim şeylerdendir. Barış bak," diyip bir kez daha nefes aldım. Uzun süre konuşunca nefessiz kalmıştım. "Bilmiyorum tamam mı? Çok ani bir soru oldu ve hemen cevaplamamı bekleme. Bana biraz zaman ver, olur mu?"

Başını aşağı yukarıya sallayınca gülümsedim. "Anlayışın için teşekkür ederim."

Kuru bir şekilde gülümsedi ve sessizce arabaya doğru yürümeye başladı. Gelmediğimi fark etmiş olmalı ki arkasını dönerek bana baktı. "Gelmiyor musun?"

"Hayır, hava alacağım." Başını salladı ve arabaya bindi. Gaza bastı ve yerdeki asfaltı gıcırdatarak oradan uzaklaştı.

Derin bir nefes aldım ve arkamdaki banka oturdum. Dirseklerimi dizlerime dayadım ve avuçlarımla yüzümü kapattım. Bir süre öyle kaldım.

"Abla?" diye bir çocuk sesi duydum. Aynı zamanda kolum dürtüleniliyordu. "Abla bakar mı?"

Başımı avuçlarımdan çektim ve beni dürten çocuğa baktım. Çocuğun teni karaydı. Gözleri eşek gözü gibiydi. Simsiyahtı ve fakir bir çocuğa benziyordu.

Düşman ÇetelerWhere stories live. Discover now