Sonsuza Kadar

4.2K 139 25
                                    

Hayatım ilk başta harika gidiyordu, neşeli bir ailem, yüklü miktarda para getiren bir işim vardı. Kocam bir yazardı, kızım ise parlak bir lise öğrencisi. Daha ne isteyebilirdim ki? Şey…belki de bu güzel hayatın ben ölene kadar devam etmesini?

Ama bu hayal şimdi tamamen parçalara ayrıldı.

Ofisimde kahvemi yudumlayarak patronumun istediği raporu yazarken bunun olacağını nerden bilebilirdim? O lanet telefonu açtığımda hayatımın baştan aşağı değişeceğini nerden bilebilirdim? Her şeyin….benim için sona erdiğini?

Ben Eva Grace. Ve sanırım ölmek üzereyim.

                                                                                   ***

İçine 5 küp şeker attığım kahvemi yudumladım, ardından cep telefonumun titreşimini hissederek cebimden çıkardım. Normalde iş yerinde özel konuşmalar yasaktı, ancak arayanı görünce açmam gerektiğini anladım. Max, kocam, acil durumlar dışında beni kesinlikle iş saatleri içinde aramazdı. O yüzden az insanın bulunduğu bir köşeye çekilip telefonu açtım:

“Max?”

“Bayan Grace? Eva Grace?”

Telefondaki sesin sahibinin tanıdık biri olmadığını fark edince ellerim titremeye başladı.

“E-evet? Sorun nedir?”

“…Üzgünüm. Ancak kocanız ve kızınız...bir kaza geçirmişler.”

“Ne? Ne-Nasıl kaza? Yoksa onlar..?”

“Üzgünüm. Lütfen kağıt işlemleri için Medela Hastanesine gelin.”

Telefonu kapadım, hiçbir şey düşünemiyordum. Yani, ne düşünecektim? Tamamen gerçek dışı geliyordu. Hayatımda değer verdiğim 2 şey vardı; kocam ve kızım. Ve şimdi…ikisi de gitmişti.

                                                                                       ***

İşimden istifa etmiştim, yemiyordum, içmiyordum. Zaten her şey bitmişti, yaşamaya ne gerek vardı? Kapımdaki sesler her gün artıyordu, kimisi kokudan şikayet ediyordu, kimisi yardım etmeye çalışıyordu. Sanırım bu 2 haftadır böyleydi. Ama bugün değişik bir şeyler oluyordu, kapıdan ne konuştuğunu bilen biri adını hatırlayamadığım bir ruh sağlığı hastanesinden bahsediyordu, bir de bazı yeni başlangıçlardan. Ah, tabi ki dinlemedim o yüzden ne dediklerini anlamadım. Ancak kapıdaki kişinin tek bir sorusu üzerine ayağa kalkıp kapıyı açtım, ne sorduğunu çok net hatırlıyorum:

“Artık yaşaman mantıksız, değil mi?”

Ardından 2 gün süren bir yolculuktan sonra, bahsettiği akıl ve ruh sağlığı hastanesine vardık. Açıkçası bunu şüpheli bulmuştum. Varış noktamızda “hastanenin” hiçbir tabelası olmadığını görünce şüphelerim biraz da korku ile karışarak arttı. Korkabildiğimi bile bilmiyordum. Yine de ne karşı koydum, ne de soru sordum. Sadece hayatımı değiştirecek beyaz saçlı, orta yaşlı adam bana yol gösterirken ona uydum. Şimdiki aklım her şeyden pişmanlık duyuyor. O soru tuzağına düşmemeliydim, o kapıyı hiç açmamalıydım.

                                                                                   ***

Bu ‘sözde’ hastanede tedavi görmeye başlayalı yaklaşık 3 ay olmuştu, dürüst olmam gerek. Harika hissediyordum. O yüzden hiç durmadan buradan kaçmam gerektiğini söyleyen sesi kafamın arkasına itip duruyordum. Burada benden başka hasta da yoktu, sorduğumda bana buranın hastane gibi hissettirmemesi için bütün hastaları ayrı yerlere koyduklarını söylediler. Psikolojik açıdan daha verimliymiş.

PARANORMAL GERÇEKLER 2Where stories live. Discover now