-14-

229 20 19
                                    

"Bu gece... Yanımda uyur musun güzelim?"

Şaşkınlıkla yüzüne bakarken ne diyeceğimi bilemiyordum. Ona yeterince güveniyordum ama daha önce kimseyle (ailem dahil)  uyumadım. Gözlerime derin şekilde bakarken hayır demem imkansız gibi bir şeydi. "Hyunguma ne diyeceğim?"

"Yani kabul ediyorsun?"

"Evet." Kaşları hafifçe çatıldı ve düşünmeye başladı. "Benim yanımda kalacağını söyleyebiliriz? Yani doğruyu söylemiş olacağız. Hatta evine gidelim ben konuşurum onunla."

"Hyungum izin vermez ki... Beni halâ küçük bir çocuk gibi görüyor."

"Hiç mi izin vermez?" Başımı iki yana sallayıp dudaklarımı büzdüm.

"Hmm ne yapsak ki?" Yanağımın içindeki küçük etleri yiyerek (Düşünürken hep bunu yapıyorum) ne yapacağımı düşünüyordum.

"Buldum!" Aniden söyleyince Sehun hafifçe yerinden sıçradı. Meraklı bakışlarını yüzümde gezdiriyordu.

"Haber vermeyeceğim. Çoktan uyumuştur o." Dediğim şeye gözlerini devirdi. "Luhan seni zor durumda bırakmak istemiyorum. O dediğin şey olmaz."

Omuzlarımı silkip sesli şekilde nefesimi dışarı verdim. "Sehun ben 18 yaşımı bitireli çok oluyor. Bunun farkına varmalı."

"Luhan..." Benim için endişelendiğinin farkındaydım ama onunla uyumayı çok fazla istiyordum. Sıcaklığını merak ediyordum. Uyurken nasıl nefes aldığını. Kalbinin ne kadar hızlı attığını...

"Uykum var Sehun. Hadi uyumaya gidelim." Bu sefer ben onun elini tuttuğumda gülümsedi. Yavaşça yürümeye başladık.

"Arabayla gidelim güzelim. Sizin evin biraz ilerisinde kaldı..."

"Olmaz! Arabaya binemem." Adım atmayı bırakıp olduğumuz yerde durmaya başladık. "Pekala. Yürüyerek gidelim ama üzerini ince giyinmişsin. Bekle."

Üzerindeki hırkayı çıkarıp bana giydirdi ve gülümseyerek baktı. Ellerim hırkanın içerisinde kaybolmuştu ve bayağı bir büyük geliyordu. Üstelik hırka çok sıcaktı... Acaba Sehun'un tenide bu kadar sıcak mıydı? İstemsizce gülümserken Sehun parmaklarımızı kenetledi ve yürümeye başladık. "Şimdi oldu bebeğim."

"Sehun sen üşürsün. Tişörtün seni sıcak tutmaz."

"Sen üşürsen ben daha çok üşürüm. Bilmiyorum farkında mısın ama şarhoşları peşinde koştururken bile titriyordun."

"Neden arabaya binmek istediğimi sormayacak mısın?"

"Hayır. Sen istemiyorsan nedeni önemli değil. Ama anlatmak istediğin zaman dinlerim tabii ki."

Yolun geri kalanında hiç konuşmadık. Sehun'un evine geldiğimiz zaman sarı güllerin olduğu yoldan ilerliyorduk. Kapının önüne gelince Sehun elimi bırakıp cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açtı.

Önden geçmem için beklerken hafifçe gülümseyip yavaş adımlarla içeriye girdim. Evin içeriside bembeyazdı. Neden her yerin bu denli beyaz olduğunu Sehun'a sormayı aklıma not ettim.

"Uyumadan önce birşeyler yemek ister misin bebeğim? Sanırım acıktım... Ama uykun çok varsa hemen uyuyabiliriz." Sehun'un bu düşünceli halleri beni kendisine daha çok hayran bırakıyordu. Ona olan güvenim artıyordu ve beni kendine daha çok bağlıyordu.

"Ben de acıktım Sehun-ah." Yüzündeki memnun gülümsemeyle elimi tuttu ve geniş salondan geçerek, salonla birleşik olan mutfağa kadar peşinden yürüdüm. Hayatımda bu kadar güzel ev görmediğime yemin edebilirdim. Her şey özenle dizilmiş gibiydi. Ve koltuklar hariç salonun da beyaz olması içimdeki merakı arttırmıştı.

STUPID LOVE (HUNHAN)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant