-17-

204 18 43
                                    

Arabayla öyle bir yokuşun üzerinden geçtik ki aniden kalkıp oturunca dudaklarımın arasından çıkan yüksek sesli inlemeye engel olamadım.

"A-aahh."

Jongin'in yüzünü göremiyordum çünkü sırtım dönüktü ona karşı. Endişeyle, merak karışımı bir sesle konuştu. "Bir şey mi oldu?"

Şu an sınavda sınıf son derece sessizken öksürük krizine giren öğrenci kadar rezil hissediyordum kendimi. Utançla dudaklarımı birbirine bastırıp başımı Sehun'un boynuna daha çok gömdüm. "Yok bir şey Jongin. Kaza yapmak istemiyorsan yola bakmalısın."

Sehun sert sesle söyledikten sonra yüzümü avuçlarının arasına alarak gözlerime baktı. Sadece benim duyabileceğim şekilde dudaklarıma doğru fısıldadı. "Bebeğim, utanmana gerek yok. Biliyorsun böyle şeyler istemesen bile bazen olabilir. Yani... Üstelik tek tahrik olan taraf sen değilsin."

Zorlukla yutkunup alt dudağımı ısırdım. "Sehun..."

"Shh... Sen istemediğin sürece sana dokunmam Luhan. Biliyorsun."

"B-ben... Seni seviyorum Hun. Gerçekten çok düşünceli ve bir o kadar da kibarsın. Sadece senin yanında kendimi bu derece güvende hissediyorum."

"Seni seviyorum bebeğim. Ve sana başka türlü davranmam söz konusu bile olamaz. Sen benim değerlimsin." Dudaklarımız arasında küçük bir mesafe kala araba durdu. Hemen kendimi toparlayarak Sehun'un kucağından kalkıp, arabadan dışarı çıktım. Sehun peşimden inince eve korkak bakışlarla bakmaya başladım. "Korkma bebeğim."

"Hun akşam görüşürüz! Konuştuğumuz gibi." Ne konuşmuşlardı ki? Gerçi beni ilgilendirmezdi ama merak etmiştim. Jongin arabaya binip uzaklaşırken, elimi Sehun'un tutmasıyla hafifçe gülümsedim.

Eve girince, Xiumin'i bıçakladıktan sonra sürüklediğim köşeye bakıyordum. Tüylerimin diken diken olmasına mani olamazken Sehun kısa bir süreliğine bıraktığı elimi tekrardan tutup yatak odasına kadar peşinden getirdi. İçeriye girince tavırları sanki biraz... Ciddileşmiş gibiydi?

"Yatağa otur Luhan." Aklımdaki düşünceleri bir kenara atıp yatağa oturdum. Sehun'da yanıma oturup yüzümü kendisine çevirdi. Beni kucağında doğru çekerken, bacaklarım beline dolanacak şekilde yerleştirdi bedenimi.

Kollarımı boynuna dolarken tereddüt etmedim. Çünkü Sehun'a haddinden fazla güven besliyordum. "Xiumin'e ne oldu?"

"Endişelenme bebeğim. Göz altında şu anda. En yakın zamanda hapise atarlar. Senin boynuna ne oldu?" Elimle anında boynuma dokunup alt dudağımı ısırdım. "Şey... D-dün..."

"Dün ne oldu Luhan? Hatırlamak istesem bile olmuyor. Sen gittikten sonrasını bilmiyorum. Anlatmak istemezsen anlayışla karşılarım."

"Sonra anlatsam olur mu?"

"Olur, güzelim."

"Sehun eve gitmeliyim... Beni çok merak etmişlerdir. Hava kararmadan gideyim."

"Yanımda kalsan olmaz mı?" Başımı iki yana sallayarak dudaklarımı büzdüm. "Gitmem gerek."

"Seninle gelmek isterdim ama yorgunum Luhan. Dikkatli git tamam mı?"

"Beni düşünme ve dinlenmene bak Sehun-ah." Yanağını öpüp geri çekildim. Kucağından kalkacakken Sehun kalçalarımdan tutarak ayağa kalktı. Refleks olarak belindeki bacaklarımı daha çok sıkılaştırdım. Kalçamdaki elleri belime doğru çıkarken yürümeye başladı.

Odadan çıkıp merdivenleri inince kapının önüne geldik. Sırtımı hafifçe kapıya yaslayıp dudaklarımı öpmeye başladı. Kuru dudaklarımı yalayarak ıslatınca karşılık vermeye başladım. Veda öpücüğü gibi bir şeydi bu sanırım. Çünkü çok yumuşak şekilde öpüyordu. Kaç dakika öpüştük bilmiyorum ama nefessiz kalınca geriye çekilen taraf ben oldum.

STUPID LOVE (HUNHAN)Where stories live. Discover now