-15-

210 19 31
                                    

Sehun yaklaşık 5 dakika olmasına rağmen gelmeyince merak edip yataktan kalktım. Ayaklarım soğuk zeminle temas edince titrememe engel olamadım. Bir adım atacaktım ki aşağıdan duyduğum bir el silah sesi olduğum yerde donup kalmama neden oldu.

"S-sehun..." İsmi dudaklarımın arasından fısıltı şeklinde çıkmıştı. Koşarak odadan çıkıp merdivenleri indim. Evin kapısı açıktı... Ne olduğuna anlam veremezken salona ilerledim ve Sehun'u gördüm. Karşısında birisi ona silah doğrultuyordu ama kim olduğunu bulunduğum yerden göremiyordum.

Sehun'a doğru koştum ve sıkıca sarıldım. "Sehun, iyisin. Sana bir şey oldu diye çok korktum."

"Luhan... Neden odadan çıktın?" Sehun kulağıma fısıldayarak söylemişti. Beni kendi arkasına aldığında silahı tutan kişiye bakma fırsatını yeni bulabilmiştim. Xiumin?

Gözlerimi kocaman açmış şekilde bakarken Xiumin konuşmaya başladı. "Luhan. Ben de seni bekliyordum. Nasılsın?"

Adeta delirmiş gibi bakarken verecek cevap bulamıyordum. Silahı Sehun'a doğrulttuğunu tekrardan görünce içimde kaybetme korkusu oluştu. Sehun'a bir şey olursa yaşayamazdım. Ölürdüm.

"Git buradan Xiumin." Her ne kadar sesli şekilde konuşmaya çalışsam bile sesim çok kısık çıkıyordu. "Yanıma gel ve buradan gidelim. Yoksa onu öldürürüm."

Sehun ölürse kendimi bunun sorumlusu hissedip pişmanlık duyardım... Sanki ben onu öldürmüşüm gibi... Sehun'un arkasından çıkmak için adım attığımda bileğimi sertçe tuttu. "Arkamdan. Sakın. Çıkma."

"Sana zarar vermesini istemiyorum."

"İkimize de bir şey olmayacak güzelim. Güven bana." Başımı sallayıp tekrardan Sehun'un arkasına geçtim. Tek elimle belinin köşesini tuttum.

"Luhan. Sana yanıma gel dedim."

"Yanına falan gelmeyecek. Def ol git buradan." Sehun'un vücudu sinirle kasılırken beline daha sıkı tutunmaya başladım. "S-sehun korkuyorum."

Başını yana çevirip gözlerime baktı. Yüzündeki sinirli ifade bir anlığına kaybolmuştu. "Korkma güzelim. Sakın korkma."

Tekrardan önüne döndüğünde yumruklarını sıktı. "Luhan'dan ne istiyorsun?"

Xiumin kahkahalarla gülerken midemin bulandığını hissettim. "Sence de ondan ne istediğim açıkça belli değil mi? Şimdi onu bana ver. Bir kaç günlük tanıdığın birisi için ölmeye değmez değil mi?"

Sehun bana doğru dönüp, sırtını Xiumin'e doğru döndürdü. Yüzümü avuçlarının arasına alıp dudaklarıma tüy kadar hafif bir öpücük kondurdu. Fısıltıyla konuşmaya başladı. "Luhan, arkana bile bakmadan odaya gitmeni istiyorum. Kapının üzerindeki anahtarla kapıyı iyice kilitle tamam mı? Telefonlarımız da orada. Polisi ara. Anladın mı bebeğim?"

"Olmaz. Öyle bir şey yapmayacağım. Seni bırakmak istemiyorum. Gitmeyeceğim. Sehun lütfen bunu benden isteme."

"Bebeğim, gitmek zorundasın. Söz veriyorum yanına geleceğim."

Gözlerimden yaşlar akarken dudaklarımı dudaklarına bastırıp sadece o şekilde durdum. Geriye doğru çekilince Sehun gözümden akan yaşları sildi. "Gideceksin tamam mı? Bebeğim lütfen..."

"Siz ne konuşuyorsunuz orada?" Xiumin'in sesini duyunca daha çok korkmaya başladım. "Luhan gideceksin. Koş dediğim an arkana bile bakma tamam mı?"

Başımı olumlu anlamda salladım. Sehun dudaklarıma son kez öpücük kondurup önüne döndü. "Hapislerde mi çürümek istiyorsun? İstediğin kadar para veririm sana gitmen için."

STUPID LOVE (HUNHAN)Where stories live. Discover now