"O Çapulcu soyu taşıyor."

1.8K 121 30
                                    

Harry ve Ted, evlilik teklifini bir süre ertelemişlerdi, çünkü ellerinde sağlam bir fikir yoktu. Şimdilik.

Arada sırada birbirlerine gidip geliyorlar, bir şekilde buluşuyorlardı. Endişe edecek hiçbir şeylerinin olmaması durumuna alışkın değildiler. Mutluydular işte, en fazla ne olabilirdi ki?

Unuttuğu bir şey vardı ama... o Harry Potter'dı. Belayı bir şekilde çeken çocuk. Tabii herkes Seçilmiş Kişi ya da Hayatta Kalan Çocuk demeyi tercih ediyordu. Bu işin fiyakalı kısmı. Gerçek olan buydu, Belayı Çeken Çocuk.

"Ted, Hermione yarım saate burada olur, salonu topladın mı? "

"Lanet olsun Harry! Neden hep senin dağıttıklarını ben topluyorum?" Diye sordu.

"Çünkü benim vaftiz oğlumsun. Babam da Sirius'u, onun şeylerini toplayayım diye vaftiz babam yapmış. Bunu bilmen gerekirdi!" Dedi Harry.

Teddy yüzünü buruşturup konuştu. "Elbette hayır! James Potter mantıklı bir adamdı." Diye söylendi.

"Babama benzediğimi söylenir, sence ben mantıklı birisi miyim?" Diye sordu Harry de.

Teddy güldü. "Kapa çeneni Harry. Bırak da James Potter hayalimdeki mantıklı, kurallara uyan ve sakin biri olarak kalsın."

Harry kaşlarını çattı. "Hayallerin berbat. Onca yıl bir şey öğretemedim mi sana!? James Potter kesinlikle mantıksız, aykırı ve sakinlikten trilyonlarca kilometre uzak birisiydi."

"Pes ediyorum, toplamaya başladım bile canım vaftiz babam."

"Sen ne ara bana canım vaftiz babam demeye başladın. Gözlerimi yaşartıyorsun Ted."

İkili böyle atışırken, ortalık şöyle böyle toplanmıştı ki Hermione geldi.

"Hoş geldin Hermione!" Dedi Teddy. O eve gelince, evdeki neşe katlanarak artıyordu ve Teddy Lupin bunu seviyordu.

"Hoşbulduk Ted!" Dedi Hermione de içten bir şekilde.

Hermione ve Harry sarıldıktan sonra salona geçtiler.

Teddy ise çay yapma bahanesi ile mutfağa kaçmıştı.

Yirmi yirmi beş dakika sonra, Teddy elinde iki fincan ve bir çaydanlık olan bir tepsiyle geldi.

Teddy çay içmeyi sevmezdi.

Tam çayları koyarken Harry birden çığlık attı.

Koltukta kıvranıyordu adeta. Eli alnını bastırıyordu.

Hermione ve Tedfy dehşete düşmüş bir şekilde onu izliyorlardı.

Harry biraz olsun sakinleşip doğrulduğunda, Hermione nefes nefes sordu.

"Acıyor değil mi? Yani yara izin. Tekrar."

Harry güçlükle kafasını salladı.

"Ne!? BAHSETTIĞINIZ YARA IZI- AMAN TANRI'M!" Diye yaygara çıkardı.

"Daha az sessiz olamaz mısın?" Diye sordu Harry. Başı çatlayacak gibiydi.

"BU IMKANSIZ!" diye bağırdı Teddy. Sanki Harry'yi duymamış gibiydi.

Harry anlamaz bir şekilde ona bakıyordu.

"O Çapulcu soyu taşıyor. Elbette sessiz olamaz. Asıl soru, o lanet yaraizi nasıl hâlâ acıyor?"







It Was YouWhere stories live. Discover now