"Sanırım ne olduğunu biliyorum!" Dedi Hermione
Harry şaşkınca ona baktı.
"Söyle, ne? Neymiş?"
Hermione telaşla odada göz gezdirdi ve kafasını elleri arasına aldı.
"Olamaz olamaz olamaz... asla, mümkün değil." Diye mırıldandı ve yere çöktü.
Harry bağırdı. "Hermione!"
Sonra Harry kayboldu. Oda simsiyah oldu. Voldemort odaya girdi ve kahkahalar attı. Sonra Voldemort da kayboldu. Odaya bir sürü Ruh Emici geldi. Hermione şimdi çığlık çığlığa bağırıyordu.
Sonra sarsıldı. Gözlerini açtı ve karşısında Harry ve Teddy'yi gördü.
Oldukça telaşlı gözüküyorardı. Teddy elindeki tepsiyi masaya bıraktı.
"Ne oldu?" Diye sordu Hermione.
Harry anlattı. "Teddy çay yapmaya gitmişti. Benim de başım ağrıyordu. Dün çok üşüdüm galiba ondan. Her neyse, konuşurken uyuyakaldın. Sonra da bağırmaya başladın. Kabus mu gördün?" Diye sordu, şefkatli bir şekilde.Bir taraftan da onun saçlarını okşuyordu.
Hermione onun sorusunu es geçti.
Teddy'ye ve Harry'ye sıkıca sarıldı.
"Rüya. Kabus. Her neyse. Yaşıyorsunuz." dedi
Ayrıldıklarında Harry gülümsedi.
"Elbette yaşıyoruz. Sakinleş." dedi.
Hermione hâlâ gördüğü kabusun etkisinden çıkamıyordu.
"Ben hep senin yanındayım. Her ne olursa olsun."
Teddy de onaylarcasına kafasını salladı.
"Seni seviyorum, biliyorsun değil mi?" diye sordu. "Bunu hiçbir şey değiştirmeyecek."
Hermione uzandı ve Harry'yi öptü. Odada Ted de olduğundan fazla uzun sürmemişti tabii.
Teddy iğrenç bir şeye tanık olmuş gibi dilini çıkardı.
Hermione gülümsedi. Huzurlu bir gülümsemeydi bu.