Q u i n d e c i m

1.6K 197 56
                                    

"Okun hedefi vurmasından daha önemli olan, doğru hedefi vurmasıdır." - Tsangdera askeri Valor

***
Vfly Ormanı, Ekim 17, 1068

"Beni davet eden ruhundu Krizia. Ben sadece çağrına boyun eğdim."

Elimle arkamdaki ağaçtan destek alarak vücudumu ona doğru ilerlemeye zorladım. Ayın, kızıl halkaya her geçen dakika hapsolmasına karşılık, biraz daha parlayan vücuduna çekilen bir böcek gibiydim. Onun parlaklığının, geçmişimi aydınlatmasına açtım, verdiği her bilgiye karşılık canımın biraz daha yanmasına rağmen beni, açlığımı doyurmasına ihtiyacım vardı. Eşlik eden acı vücudumun değil, ruhumun üzerinde etkisini hissettiriyordu. Ama katlanabilirdim.

Katlanmalıydım.

"O çizimdeki... Sen değildin, buna imkan yok."

Buraya gelme nedenim olan kitabı elime aldığım günü hatırladım bir an, kitaptaki Visck'i kadın sanmama neden olan çizimi...

Visck'in yüzündeki ifade ayın parlaklığı ardına gizlenmiş olsa da bu gece, bu ormanda ruhu kanayan sadece ben değildim, biliyordum.

"Maleficus... Yani, babandı?"

Açık yakasını kapatarak vücudunu, saçları ile de yüzünü gizleyerek ağaçlardan birinin gölgesi altına sığınırken birazdan tamamen kızıla bürünecek gecede onu fark edebileceklerden çok, kendinden gizlenmek istiyor gibi görünüyordu.

"O kitap, bazı zaman gezginlerinin anlaşmalarını ve gittikleri zamanla ilgili anılarını barındırıyordu diğer örnekleri gibi; tek değildi. İçine senin de geri dönüş biletinin işlendiği kitap ise ailenin yanında güvendeydi... En azından onlar hayattayken."

Onların da pek anı toplayabildiklerini sanmıyordum, Visck'in annesini beş yaşında kaybetmesi benim de dört yaşımda annesiz kalmama neden olmuştu. Babam... Gelecekteki hayatı sadece iki gün süren babam...

"Yetimhaneye geldiğimde elimde sadece adım vardı, kitap... Kitap nasıl beni buldu?"

Üzerine düşen gölgenin, parlaklığını biraz da olsa azalttığı yüzünde hafif bir gülümseme belirdi.

"Cevabın sorunun içinde gizli, Jeanine."

"Anlamıyorum, hayır. Anlayamıyorum, Giustino ve diğerleri, hatta sen de dahil, beni erkek sanıyordunuz. "

Bu sorumu cevaplamakla ilgili ufak bir kararsızlık yaşadığını hissettim, ama ağzından çıkacak olanı tahmin edebiliyordum zaten.

"Cinsiyet... Önemli bir semboldür bu topraklarda Jeanine. Ailem, ailen... Bunun bilincindeydi. Bir kadının değil de bir erkeğin, inananları üzerinde daha etkili olacağını düşündüklerini sanıyorum."

Giustino'yu düşündüm bir an.

Bir prens...

Bir erkek...

Bana tam olarak ne için ihtiyaç duyuluyordu o zaman?

Aklımdaki soruyu cevaplar gibi ekledi.

"Giustino sadece bir lider, sen ise bir efsanesin Jeanine. Giustino seninle değerli."

Söyledikleri beni hafifleteceğine sadece omzumdaki ağırlığı artırıyordu.

"Neden sadece asilerin arasına katılmadım o zaman? Efsanelerinin aralarında olması daha motive edici olmaz mıydı?"

Bana orduda neden ihtiyaç duyduklarını ilk defa Sergius'un pusulasının Adauto'nun eline geçmesini engellediğimde anlayabilmiştim ama neden ağırdan alıyorduk olacakları? Eninde sonunda kral halkıyla yüzleşmek zorunda kalmayacak mıydı?

MYTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin