7 ASi'DEN

184 42 12
                                    


Onu anlayabiliyorum, haklıydı da. Ama söyleyemezdim ona hiçbir şey...   Söylersem oyun bozulurdu çünkü. Söylemeyeceğim ama    onu da böyle korkutmatacaktım.  Bana güvenmesi gerekiyordu, bunun için onu annem ile tanıştırdım. Istediğim sonucu almıştım ve kız daha da merak etmişti. Bu işine gelmişti, çünkü görevim buydu, onun yanında olup ona güven vermek... Ona, her istediğimi yaptığı taktirde bir bilgi verecektim. Ve kabul etti hemen, ben de ilk isteğimi söyledim;
- Beni, sevebilir misin Hayal ? Dedim bunu bilerek yapmıştım. Biliyordum hemen kaçıp gideceğini ve öyle de yaptı zaten, şaşkındı, yüzü kıpkırmızı olmuştu. Kapıyı hızlıca açıp yurdun kapısından içeriye girdi. Ben de   ilk görevim tamamlandığını belirten bir mesaj yazıp gereken kişiye ilettim. Sıra ikinci görevdeydi... Salı sabahı yurda gittim hiçbiryerde görünmüyordu, aldığım bilgiye göre de okula da gitmeyecekti. Odasında olduğunu düşündüm ama gündüz gözüyle nasıl gidecektim ki odasına...  Bahçeye gidip bir  görevliye Hayal'i çağırmasını söyledim ama görevli yüzü asık bir şekilde geri geldi ve Hayal 'in gelmeyeceğini söyledi. Yine zora sokuyordu bu kız beni, peki ben de çözüm biter mi? Bitmez tabi ki de. Kağıt kalem bulup bir not yazıp görevliye verdim Hayal'e vermesini söyledim. Notta: " eğer aşağıya hemen gelmezsen öğreneceğim bilgiyi unut" yazılıydı.  Yaklaşık 2 dakika sonra aşağıya indi ve
- Ne var? Ne istiyosun?    Ben son sınıfta okuyan bir öğrenciyim, ders çalışmam lazım, dedi.  Sinirlendiği her halinden  belli olsa da dediklerimi  yapmak zorundaydı. Yapmasa bile ben yaptırmak zorundaydım. Kolunu tuttum ve arabaya doğru yöneldim.
- Seninle gelmek zorunda değilim ben tamam mı!
- Maalesef  Hayalciğim zorundasın, ben ne dersem o olacak, bunu aklının bir köşesine kazısan iyi olur senin için, dedim ve arabaya bindirdim. Yüzü asıktı dokunsam ağlayabilirdi, zor tutuyordu kendini. Üzerinde bacaklarını ortaya çıkaran mini bir etek ve spor bir t- shirt vardı, ve spor  bir ayakkabı, saçlarını da arkadan toplamıştı.
- Nereye gidiyoruz? Beni nereye götürüyorsun? Senden nefret ediyorum, keşke ölseydim de o yurda gelmeseydim, hayatım zaten berbat, daha da berbatlaştırıyorsun, dedi.
- Bence kendini boşa yorma, Sen o yurtta olsan da olmasan da ben seni bulurdum. Beni görmeye alışsan iyi olur çünkü her gün beni göreceksin, dedim. Mecburiyetten ona böyle yaptığımı bilse ne derdi acaba?  Onu görmenin tesadüf olmadığını, zorla bunların bana yaptırıldığını inanır mıydı ki? Sanırım inanmazdı , çünkü bu durumda ben olsam ben de inanmazdım buna. Bir insan neden böyle yaptırır ki diye düşünsem de ,  şuan bunu düşünmenin yeri olmadığını farkederek arabayı daha hızlı sürdüm.
-  Evin ve araban birbirinden çok farklılar. Yanlış anlama ama bu araba kimin?
- Sanane , bu arabanın kimin olduğu seni ilgilendirmez dedim. Biraz bağırmıştım istemeden de olsa ama söyleyemezdim . Bir alışveriş merkezinin önünde durduk ve;
- İn Hayal geldik.
-  Ama ama burası bir alışveriş merkezi, bizim burada ne işimiz var? Ya sen ne yapmaya çalışıyorsun?
- Konuşmayı bırak ve in şu arabadan, yoksa zorla indiririm, dedim. Kız da  ne yapsın , indi hemen arabadan. Ardından mağazaları dolaştık. Bir mağazayı gösterip;
- Buraya girelim, dedim ve önce ben o da arkamda girdik içeriye.
- Şu kiyafetlerden seç, beğen alacağız çünkü.
- Neden? Benim çok kiyafetim var.
- Onlar çok açık, açık giyinmeni istemiyorum, haydi seç şunlardan, dedim ve başladık kiyafetlerk seçmeye. Mızmızlansada da istediklerimi yapıyordu.
- O olmaz, açık ve çok dikkat çekici, şuradakilere bak, dedim ve ordaki  kıyafetlere bakınıp durdu. Sonunda bir iki pantolon,   3'4 tane de t- shirt alarak kabine girdi, iki dakika sonra çıktı ve;
- Oldu mu bay kibirli? Dedi.
-  Evet, bayan ukala, alıyoruz bunları dedim ve uzerini değiştirdikten sonra kıyafetlerin parasını ödeyip mağazadan ayrıldık. Bir kaç mağazadan da kazak, pantolon, ceket vb.  Kıyafetleri alıp yemek yemek için oturduk masaya. Ukala kız durur mi hiç konuşmadan?  Durmaz tabiî, başladı yine ukala ukala konuşmaya
- Yurda gitmek istiyorum, geç oldu kızarlar...
- Merak etme ukalacığım, orası özel yurt birşey olmaz. Ama yine de sen zor durumda kalma diye arayıp söyledim geç gideceğini merak etme sen..  dedim ve ikimize birer porsiyon ıskender  söyledin, ona ne yersin diye bir saat mızmızlanacaktı ... Saçmalayacağına en iyisi yemeği kendim seçmemdi. Iskenderi çok sevdiğini biliyordum.  O beni yeni tanımaya başlayacak olsa da ben onu daha önceden beri tanıyordum...
- Farkındaysan yemekler geldi, hadi başla ve bitecek o yemek Hayal hanım, der demez başladı yemeğine. Belli ki açıkmıştı. Yemekleri yedikten sonra onu yurda bırakmak için arabaya yöneldik...
- Dediğini yaptım, sıra sen de.
- Ne ben de?
- Bilmemezlikten gelme, ilk sorumu soruyorum;
Beni neden götürdün annenin yanına?
-  O annem değildi, engelli bir kadındı, götütmem gerekiyordu çünkü... Başka soru yok diyerek onu yurda bıraktım.
Ona nasıl söyleyebilirdim ki? Nasıl yapacaktım bunu, nasıl itiraf edecektim, bunca şeyi nasıl anlatırdım?
"Ben senin abinim" diye nasıl diyecektim....

Hayal ' in HayatıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin