1. BÖLÜM

3.8K 193 103
                                    

Druaella Lestrange! Hemen kalk. Geç kalacaksın baban seni bekliyor.

      Bellatrix kızını ciddi ve tok bir sesle uyandırdı. Kapının dışında kocası kızını bekliyordu ve Druella hala kalkmaya yeltenmemişti. 

-druella! 

     Yeniden uyardı güzel kızını. Kız gözlerini sakince açtı yatağından çıktı. Dün Lestrange Malikanesinde gösterişli bir parti vardı. Bellatrix kızının 11. Yaş gününü kutluyordu. Parti o kadar büyüktü ki Druella yatma saatini kaçırmak zorunda kalmıştı. Şimdi de kalkmak bilmiyordu.

       Kız yataktan zorlanarak çıktı. Bellatrix kızın uzun saçlarını taradı. Onun saçları da tıpkı kendinin ki gibi asla ipe sapa gelmiyordu.  Kıvırcık saçın en kötü yanı buydu. Bella daha fazla uğraşamayıp tek bir asa hareketi ile kızının saçlarını şekillendirdi. Okul zamanında bu en çok yaptığı büyü idi. Kız kardeşi ile birbirlerine bunu yapmaktan çok hoşlanırlardı. Okulun en güzel kızlarındandı onlar. Şimdi ise kızı vardı. Druella eşsiz bir güzelliğe ve asla durulmayacak bir zekaya sahipti. Bella'nın başına gelen en güzel şeydi Druella.

      Rodolphus Lestrange kızının odasının kapısına vurdu. Kabul ediyordu en başta onu istememişti, ama hermione büyüdükçe onu gururlandırıyordu. Şimdiden yaşıtlarından oldukça üstün bir zekaya sahipti bile. Bellatrix ile olan evliliğinin iyi yanlarından biri Druella idi.

      İçeriden Bella ile birlikte çıkan Druella'ya baktı. Hiçte çocuk gibi davranmazdı Druella. Konuşmasıyla bir yetişkini kendine hayran edebilirdi. Yeryüzüne inmiş bir melek gibiydi.

     Rodolphus Lestrange kızının elini tuttu. Sarkan ailelerin kızlarında doğuştan aşılanmış asalet ile dimdik yürüyordu kız babasının yanında.

   -Nereye gideceğiz baba?

   -Biliyorsun, Hogwarts'a başlayacaksın işte bu yüzden seninle eşyalarını almaya gidiyoruz. Zaten kuzenin Draco'da babası ile bize eşlik edecekler.

      Druella iri siyah-kahve gözlerini babasından ayırıp önüne baktı. Merdivenleri birer birer inip salona, teyzesi ve eniştesinin yanına gitti. Nazikçe teyzesi ve eniştesini selamladı. Draco yine bahçede kalmayı seçmişti anlaşılan, ailesi ile birlikte değildi.

    Druella, Draco'yu pek sevmezdi. Hatta hiç sevmezdi. Draco Malfoy tipik bir erkek çocuğu olarak fazla saldırgan ve aptaldı.  Druella zeki insanlar ile konuşmaktan hoşlanırdı. Draco bu tanımdan acizdi.

    Sonunda Hogwarts eşyalarını almak için eniştesi babası ve Draco ile yola çıktıklarında Draco yine yerinde duramıyor babasından düzenli olarak uyarı alıyordu. Bazen Lucius Malfoy Druella'ya imrenirdi. Evet bir erkek çocuğu değildi. Ama tam bir safkan gibi davranıyordu. Asaletinden asla ödün vermiyordu. Draco'nun üzerinde ne kadar baskı kurarsa kursun asla istediği sonucu elde edemiyordu.

    Rodolphus kızının omzuna bir elini koymuş Diagon yolunda gururla yürüyordu. Önce Flourish ve Blotts'a girdiler. Druella bir kitapçıda olmanın heyecanını biliyordu. Ama yüzüne yansımazdı duyguları.  Annesi ona hep duygularını asla belli etme demişti. Duygular maskelenmeliydi. 

     Draco oradan oraya koştururken Druella sakince kitaplara bakıyordu. Bu sırada Lucius Rodolphus'a döndü.

- O cidden küçük bir asilzade, kızının bunca karmaşa arasında nasıl parıldadığına bir bak.

-Onunla gurur duyuyorum. Biliyorum ki Druella beni asla utandırmaz.

- Birde Draco'ya bak. Bak yukarıda.

Kayıp HikayeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin