2. Bölüm

2.8K 169 59
                                    

Hogwarts yıllarca gelmiş geçmiş en güçlü büyücüleri yetiştirmiş tek okuldur. Buna milyonlarca örnek verilebilir. Ve ben şu anda o okulun içinde kendini yetiştirecek bir genç kızım. Hayat kavramı bana çok uzak...

     Dünya benim etrafımda dönüyor gibi hissediyorum. İnsanlar bana imrenerek bakıyor. Arkadaşlarım yerimde olmak için can atıyor. Ailemin gurur kaynağıyım. Soy adımı tüm benliğim ile taşıyorum. Öğretmenlerim ve arkadaşlarımın göz bebeğiyim. En önemli özelliğim kimseyi küçümsememem. Böylece insanlar bana saygı duyar. Sizlere hikâyemi anlatmak, var oluş nedenimi buluş hikayemi paylaşmak istiyorum.

       Annem Bellatrix Lestrange ve babam Rodolphus Lestrange ben ilk doğduğumda ayrılmanın eşiğindelermiş. Ben doğduktan sonra bu evliliği her iki tarafta kabul etmiş. Annem baskıcı, mükemmeliyetçi, dobra ve eğitmen taraf iken babam sevecen, katı ama sevgisini hissettiren, bana merhametli taraf olmuştu.

      Okulda ise 1. Sınıftan bu yana okulun gözdesi olmak ile ünlüyüm. "Çağın en zeki cadısı" ünvanım ile öğretmenlerimi hayran ettim kendime. Hiç bir olaya adım karışmadı. Sicilim gün ışığı gibi tertemiz idi. Ama bu yıla kadar. Şimdi 5 sınıfım. Aileme kara leke vuracak bir kararın eşiğindeyim. Ve ne yapacağımı bilmiyorum...

      -hey druella! Hadi kalk gitmeniz gerek.

     -draco nereye?

     -derse.

     - daha 18 dakika 44 saniye var.

    -bunu nasıl?... Neyse.

    - pek bi işim yok gidelim hadi.

     Draco bu uzun zaman boyunca yanımda olan nadir insanlardı. Onun muhteşem biri olduğunu söyleyemem. Karakteri o kadar geliştirilmemiş ve düz ki kabul edilemez bir insan. Babasının hakkında söylediklerine şahit olduğum o kısa anlarda ona acıdım. Dersliğe doğru yürürken yanımızdan geçen birkaç gryffindorlu hakkımızda konuşmaya başlamıştı. Herkes ileride bir gün bizim evleneceğimizi konuşuyordu. Ama şöyle ki bunun asla olamayacağını bu seneye başladığım yaz aylarında öğrenmiş bulundum.

     Ben yıllarca bir süs köpeği gibi kimin yanında durduysam onu ihtişamlı gösterdim. Şimdi yine hayatım adına bir karar veremeyecek ve ailemin sadakat ile bağlı olduğu adama eşlik edecekmişim. Ben onun eşi olacakmışım. Onun kadını olacakmışım. Peh!

         Sinirlerim yine alt üst olmuşken aklımı toparladım. Bu sene kar tatiline girdiğimiz zamanlarda Lorda ait olacağımın belli olduğu bir mühür alacağım. Bu mühür elime işlenecek altın bir desen olacak. Sadece bu evliliği bilen insanlar tarafından görülecek.

      Hiç yüz yüze gelmediğim bir adama eşlik edecek olmak bir yana, ben dünyanın en güçlü ama en gaddar adamına eşlik edecektim. Düşündükçe beynimin kafatasımdan çıkmak istercesine zonkladığını hissediyorum. Bazen kendime bunu izah edecek gücü bulamıyorum doğrusu.

       Biz ikinci sınıfta iken bazı olaylar vardı. Harry Potter slytherin varisi olarak anıldı ama gerçek öyle değildi. Tom riddle yani Lord Voldemort kendi hortkuluğu ile hayata geri gönmüştü. Harry Potter o yıl büyük bir hasar almıştı ve hastane kanadında yıl sonuna kadar kaldığını hatırlıyorum. O yıl annem ve babamın ne kadar mutluydu anlatamam. Lord Voldemort tüm ihtişamı ve insanın içini cayır cayır yakan gençliği ile aralarına dönmüştü. Anneme göre hala benden büyük olduğu belli olsada şu anda 20'lerinin başında gösterdiğini söyledi. Onu hiç görmedim. Görmek istediğim de söylenemez.

     Dersliğe girdim ve her zaman olduğu gibi ön sıralardan birine oturdum. Saçlarımı geriye atıp malzemelerimi hazırladım. Sınavlardan asla korkum olmamıştı ve bunu derste tuttuğum notlara borçluyum. Draco yanımda ki yerini almışken biraz sonra slughorn'un derse gireceğini anlamıştım bile. Draco arkamızla oturan o iki ukala ve aptal arkadaşı ile muhabbete dalmışken ben ise defterimi hazırlıyordum. Tüy kaleminin maviden yeşile doğru kayan renklerine bakarken hayatımı düşündüm. Kendi adıma hiçbir şey yapmadığımı o zaman fark ettim. Herşey ailemin adını kötü andırmamak içindi. Pansy bana dönünce düşüncelerimden sıyrıldım.

    -Druella biz bu hafta sonu kızlarla hogsmeade'e gidiyoruz. Bize eşlik edecek misin?

    -sanırım hayır. Bu hafta sonu katılmak istemediğime eminim.

    -pekala belki daha sonra.

   - evet belki sonra.

     Pansy pek haz ettiğim biri değildi. Hoş ondan kimse pek haz etmezdi ama Potter'ın yanındaki kızılın pansy'e bakışlarına bakarsak onuda sevebilen birkaç insan olduğu açık. Bazen o kızıl öyle bakıyor ki, bana hâlâ bazı insanların aşk ne demek bildiğini düşündürüyor. Pansy'e sorsanız onun pek umrunda olduğu söylenemez.

       Kar tatiline kalan şu son bir ayda kendime hiçte yakışmayan şeyler yapma planları içerisindeyim. Noel hiç bu kadar acı dolu gelmemişti gözüme. Şimdi azımı açıp birşeyler söylemek bile gelmiyordu içimden. Çoğu zaman yemek bile yemiyordum.

    O sırada Slughorn içeri girdi ve birkaç malzeme ile iksir hazırlamamızı istedi. İksiri hazırlamaya başladım ve tam kıvamına gelene kadar sınıfta olan tek bir sese bile aldırış etmeden kazanıma yoğunlaştım.

     Draco yanımda birşeyler yaparken ben kazanımı vermiştim bile. Ona bakıyorum da son zamanlarda yüzü çökmüş bedeni harap olmuştu. Benim özel mührümü aldığım zamanda oda karanlık işaretini alıp ölümyiyen olacaktı. Bunu istemediği her ne kadar belli olursa olsun yapmak zorunda olduğunu da biliyordu.

......

    Ders bitmişti. Günün son dersi oydu. Akşam yemeği yiyordum. Bir anda kafamın içinde bir ses belirdi. Buğulu bir erkek sesi geldi.  "Astronomi kulesine çık" diyordu. Emir veriyordu hatta. Draco ya doydum gidiyorum diyerek kalktım masadan. Koşar adımlar ile çıktım kuleye. Ne olacak diye beklerken bir baykuş mektup getirdi.

        Sevgili Druella Lestrange

    Noel'in etersi günü seni kendi hanemde ağırlamak istiyorum. Yüz yüze konuşmak istedim seninle. Ricamı kırmazsan memnun olurum.

         İyi dileklerimle gelecekteki eşin.

     Hayatımın en kötü günüydü sanki. Benim onunla bir gün geçirmem gerekiyordu. Bunu ertelemenin bir yolu yoktu elimden düşen mektup aniden yandı ve kendi kendine sönüp bitti. Yok oldu. Tıpkı benim gibi...

    Slytherin zindanlarına inerken aklımda hiçbirşey kalmadı. Zaman durdu sanki. Düşündükçe içinden çıkılamaz olan olay bir anda bitti. O beni yanında istiyordu. Ve ben öyle veya böyle onun yanında olacaktım.

     Evet bu bölümlük bu kadar. Bu kadar gecikmeye 869 kelime yazdığım için suçluyum biliyorum ama okulun biraz sorunlu oldu. Beni affedin ve ne olur yorum yazın. Sonraki, daha uzun bir bölümde görüşmek üzere sevgilerle...

Kayıp HikayeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin