42.Bölüm:"Çok Pişmanım."

629 92 55
                                    

Alıştığınızdan çok daha kısa bir bölüm çünkü bu bölümde pişmanlıkları yer alıyor.Yorumlarınızı bekliyor olacağım.Okumak gerçekten çok zevkli.

Bir sonra ki bölümü hemen yazıyorum belki akşama bile gelebilir.

İyi okumalar...

Murat Çapkın'dan;

Şimdi ne olacaktı?Sürekli herkes kendine bu soruyu soruyordu fakat cevap alamıyordu.Gökyüzünü bir daha görememek,bir daha asla şarkı söyleyememek,kuşların cıvıltısını duyamamak kabus gibiydi.

Herkes senden uzaktayken yaşam mücadelesi vermek en zoruydu.İnsan sevdiğini,sevdiklerini nasıl unuturdu?Hayat ya çok tuhaftı ya da biz insanlar çok daha tuhaftık.

"Yarın sabah için büyük bir otobüs kiraladım.Ailenize haber verdim.Sınıf arkadaşlarından birkaç kişi daha gelecekmiş."dedi Suat ağabey elindeki kağıda not alırken."Herkes hazırlansın.Sabah uzun bir yolculuğa çıkacağız.Göreceğini şey için kendinizi hazırlayın."

Hale sultana sarılarak yerinden kalkıp odasına çıkan merdivenlere ilerlediler.

"Bende Su'yu uyutayım uykusunu alsın o zaman."dedi Meltem abla.Sonra gözlerini Savaş'a çevirip derin bir nefes aldı.Su mızmızlanınca onu kucağına alarak odasına çıkardı.

"Miray sende uyu kızım.Malum iki canlısın.Çocuklar konuşsun sonra uyurlar."dedi Hayriye teyze.Miray abla onu dinleyerek yerinden kalkıp 'iyi geceler'dileyerek odasına gitti Hakan ağabeyle birlikte.Hayriye teyze ve Hasan amca da gittiğinde bizimkiler ve az önce bize katılan Yalınla birlikte kaldık koca salonda.

"Kimseden ses çıkmazken kapı çaldı.Didem yerinden kalkıp açtığında içeriye Serhat,Bilo ağa ve Ramazan girdi.

"İyi akşamlar mümin kardeşlerim."diyerek koltuğa oturdu Ramazan.

"Hoşgeldiniz.Sanırım sizde İzmir'e geliyorsunuz."diye sordu Didem.Serhat kafasını salladı cevap vermek yerine.

"Dayanamıyorum ben!"dedi Can yerinden kalkarak.Elleriyle saçlarını çekiştirdi."Gidip ona her şeyi hakettiğini söyledim.Bunu ben Hayal'e söyledim.Her hatamda 'senin suçun değil'diyen kıza söyledim.Ulan köpek gibi pişmanım."

"Sen gene iyisin.Beni hiç affetmeyecek."dedi Ekim."Hastalığının bulaşıcı olup olmadığını sordum.O bünyesi zayıf olmasına rağmen hasta olduğumda yanımda uyurken."

"Yakışmadı dedim.Sanki hastalığı ona yakıştırır gibi.İyi bok yedim."dedi Kuzey yastığı yan tarafa fırlatarak.

"Onu geçin de sanırım en büyük şerefsizliği ben yaptım."diyerek araya girdim."Elif yerine onun ölmesini...O beni asla affetmeyecek."

Affetmemekte sonuna kadar haklıydı.Bir bok yemiştim ve affedilmemeyi haketmiştim.Bencil olan hep bendim.Onu Elif yerine koyarak sarılmıştım.Sarılmakla kalmayıp Elif demiştim.Aptalın tekiydim.

Benden saklamıştı çünkü ondan nefret edeceğimi biliyordu.Suçlu değildi.Suçlu olan bendim,arkadaşlarıydı ve ailesiydi.

Dersten aniden çıkıp gitmeleri,koridorda başı döndüğü zaman bizi hatırlamaması,odasından gelen hıçkırık sesleri,giderek zayıflaması,kan kusması...Tüm bunlar normal insanların yaşadığı basit sorunlar değildi.

Her şey gözümüzün önünde olurken biz nasıl olur da görmemiştik?Belki de görmek istediğimizi görmüştük onu suçlayarak.Hatamızın sonucunu onun cansız bedenine sarılıp vicdan azabı çekerek ödemek istemiyordum.

'Kim ölmek ister?Sadece ruhu ölenler bedenlerinin de ölmesini ister.Peki ya ruh nasıl ölür?Sevdiğin senden gittiğinde,canını yaktığında...'

İNCİR MASALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin