On Birinci Bölüm

186 16 18
                                    

Merhaba! Bu bölüm biraz aceleye gelmiş bir bölüm. Çünkü Pazartesi günü sınavlarım başlıyor ve hiçbir şey yazamayacağım. Bari bir bölüm yayınlayayım da içim rahat etsin dedim. Şimdiden kusura bakmayın. İyi okumalar dilerim.

***

İlla birinin canı yanacak; ha senin ha onun.

"Kırmızı gerçekten sana çok yakışıyor."

Jan, yanında oturan İlker'e bakıp gülümsedi. İlker sol eliyle direksiyonu tutarken sağ eli Jan'ın bacağının üstündeydi. Jan'ın eli de ilker'in elinin üstündeydi. 

Kırk dakikalık bir yolculuktan sonra lüks bir restoranın önünde durdular. Kapının önünden arabanın yanına kadar uzanan kırmızı bir halı vardı. Halının iki yanında onlarca gazeteci vardı. Jan, bunun neyin gösterisi olduğunu anlamamıştı. 

Bir adam hızla Jan'ın kapısını açtı ve Jan arabadan inip İlker'in yanına gelmesini bekledi. Etrafında patlayan flaşlar yüzünden somurtmamak için kendini zor tuttu. 

Yanına gelen İlker elini Jan'ın açık beline yerleştirip kameralara gülümsedi. İlker'in kameralara şovu sonunda bittiğinde Jan'ın elini tutup büyük kapıdan içeri girdiler. 

"Çok sakin görünüyorsun, Ahu."

Jan, bu adamın ona Ahu ismiyle seslenmesine henüz tam olarak alışamamıştı. Ahu. Nereden gelmişti ki bu isim aklına? Başta da şaşırmıştı zaten, bu kadar tanınan biriyken, bu adamın onu tanımamasına. O anlık şaşkınlıkla "Ahu," demişti. "İsmim Ahu." 

Bu gazetecilerin yarın sabah başına iş açacağından adı gibi emindi. Yapmak istediği şey her ne ise bu gece yapmalıydı. Başka şansı olmayacaktı. 

"Sakin mi? Gerçekten sakin mi görünüyorum? İlker, ailenle tanışacağım. Nasıl sakin olabilirim?"

İlker gülerek Jan'a yaklaştı, ellerini kalçalarına yerleştireceğinde Jan refleks olarak İlker'in bileğini yakaladı. İlker'in kaşları şaşkınlıkla çatılırken Jan'ın kendisine dokunmak için izin vermemesi onu kızdırmış gibi görünüyordu.

"Hadi ailenin yanına gidelim, daha fazla beklemesinler."

Jan'ın hareketine bu kılıfı uydurması İlker'i daha da sinirlendirdi. Biliyordu ki karşısındaki bu kadın yalan söylüyordu. Biliyordu ki karşısındaki bu kadın ona dokunmasını istemiyordu. Biliyordu ki karşısındaki bu kadın onu sevmiyordu. 

İlker de onu sevmiyordu gerçi. İlker'in istediği tek şey Jan'ın vücuduydu. Bir gece, sadece bir gece, ona yeterdi. Sonrasında bir daha bu kadının yüzüne dahi bakmayacaktı. Çünkü o zaman bu kadından alacak bir şeyi kalmayacak, istediği tek şeye kavuşmuş olacaktı. Bu gece istediği şeyi alacaktı. Zorla ya da güzellikle, fark etmiyordu. İstediği şey bu gece onun olacaktı. 

"Gidelim," dedi. "Fazla beklemesinler." 

Jan'ın elini tutup parmaklarını sıkıca Jan'ın parmaklarına geçirdi ve onun önüne geçip hafifçe çekiştirerek yürümeye başladı. Biraz yürüdükten sonra devasa bir salonda yemek yiyen insanları gördü Jan ve dudaklarına şaytani bir gülümseme yerleşti. İşte gece şimdi başlıyordu.

***

Demirhan kapattırdığı restoranda İlker ve onun kız arkadaşı Ahu'yu bekliyordu. Sol tarafında Belkıs ve Devrim, sağ tarafında Korkut ve Bülent oturuyordu. Devrim'in ve Bülent'in yanındaki birer sandalye boştu. Onlar misafirlerinin yerleriydi. 

Demirhan elini uzatıp Belkıs'ın elinin üzerine koydu fakat Belkıs ani bir hareketle elini geri çekti. Zaten gergin olan hava iyice gerildi.

"Yapma Belkıs, bu gece yapma. Bırak İlker mutlu olsun. Onun bir suçu yok. Bu geceyi ona çok görme."

JANWhere stories live. Discover now