9.BÖLÜM

1.9K 129 67
                                    

İyi günler sevgili Ailemmmmm. Resmen 2K olduk. Çok ciddi söylüyorum bi halay çekmediğim kaldı ya. İnşallah daha nice binlereeeee 🎉 Bu arada bölüm yüklemeyeli bir hafta oldu neredeyse. Bölümü merakla bekleyenler için özür diliyorum ama size gerçekten daha iyi , en azından keyifle okuyacağınız ya da aklınızı dağıtacağınız bir bölüm yazdım. Geçen bölümden öyle güzel yorumlar geldi ki yüzüm kızardı öyle Mutlu oldum yani.Gerçekten iki kelime dahi olsa düşüncelerinizi benimle lütfen hep paylaşın. Sizlerle hep irtibatta olmak isterim. Bu arada kitap hızlı ilerliyor diye düşünceler olmuş, şimdi kısaca bunun altını da çizeyim.

Şimdi ben uzatsam da uzatsam insanlar sıkılır yeter evlensin artık şu kız diyenler bile olur. Hem yaşanmış bir hikaye tabiki de benim de katkılarım sayesinde tam olması gereken bir yerde bitireceğim. Ama önümüz de uzun bir yol var, elimden tutmanızı beklerim. Yorumlarınızı bekliyorum,Kendinize çok iyi bakın, Mutlu kalın💕

Bulutlar acılarının parçalarından sadece bir tanesiydi. Onları yok etmek istedi. Bulutlara son kez bakıp tekrar onları görmemek istedi.

Son kez uçaktaydı, son kez acılarının başladığı o pencere kenarındaydı Meryem. Çarşafına damlayan göz yaşları gözlerini bulanıklaştırmıştı. Bulutlar artık yağmurluydu işte. Ateş'ler içinde yanan bedenini, yaşları dahi kurtaramıyor. Ölüyordu Meryem, daha ne olsun!

••••••TÜRKİYE CUMHURİYETİ••••

Meryem, annesi ve küçük kardeşi uçaktan indiklerinde Meryem o kadar çaresizdi ki, bitkindi artık. Elinde ki valizleri düşürecek gibiydi. Düşündüğü tek şey bir daha eskiye dönememek. O salıncakta, Ahmet Meryemi sallarken , işte orada ruhunu bıraktı Meryem. Acım, tazedir geçer diye düşündü. Hiç bir zaman geçmeyeceğini bilmeyerek diledi sadece.

Havalimanından çıkıp bir kaldırımda otururken, annesine hiç bakmamıştı. Ama annesinin ona baktığını hissediyordu. Tüm herşeyin suçlusu olan annesi ona bakıyordu. Saçma değil mi? Kızı on dört yaşında, evlenecek ve o sadece bakıyor. Şu an pişman olsa, hatta karşısın da ağlasa Meryem'in ama ne fayda. Olan olmayacak mı? Meryem o gelinliği giymeyecek mi?

"Tutsan kolumu, götürsen beni uzak bir yere. Evlenmeyeceksin kızım, seni kimseye vermeyeceğim. Almanyaya da gitmicez. Çalışırız sonra durumumuz elbet düzelir, abinler yardım eder, kardeşlerini de alırız. Baban da belki bizi sonradan affeder . Ama evlenmiceksin işte yaptığım hatayı bir daha yapmicam"

Annesinin bunu söylediklerini düşündü, hayal etti.Meryeme sahip çıkmasını, onu göz göre yakmadığını düşündü. Bundan yıllar sonra , annesine iki çift lafı olacak. Hem annesine hem de babasına.

"Ben o kaldırım kenarında otururken, senin kolumdan tutup beni yakmaman için dua ettim. Konuşur dedim ama sen hep sustun ateşi yaktın üstüne bir de harmanlanması için beni ateşe attın"

Bunu diyecekti, evet. Tek suçlu onlardı, söylesenize bir insan hem birini sevip hem de ölesiye nefret edebilir mi? O kişilerin bulutlarda kaybolmasını diler mi?

Diler... Diler işte. Meryem diliyordu.

Ahmet'in haberi yoktu, acaba duysa çok kızar mı, en azından haber verseydin arkadaşız sonuçta der mi?

Der tabi, arkadaşız sonuçta..

Uzunca çalan bir korna sesinin ardından Meryem kafasını kaldırdığın da annesi heyecanla Ayağa kalktı.

"Oğlummmm, yavrum " diye ayaklandı. Meryem, ayağa usulca kalkarken, annesi ve abisinin ağlayarak sarıldığını gördü. Annesi, Meryem evleneceği için ağlamıyor da şimdi mi ağlıyor? İşte Meryem büyüdükçe bunları görüyordu. Hissediyordu artık.

MERYEM Onde histórias criam vida. Descubra agora