Gamzeli Gece

678 421 102
                                    

Bütün zamanı gözlerine ayırmıştım.Gözlerim gözlerindeyken nede çabuk geçmiş zaman öyle. Ayrılık vakti gelmisti. Yıldızlar bile ağlayacak gibiydi. Gökyüzü küsmüştü adeta zamana. Çünkü onlar biliyordu içimdeki ateşi. Onlar hep kulak vermişti yüreğimin serzenişlerine. Küsülmezmi bu ayrılık illetine.
Gözlerim adeta demir atmıştı, gözlerindeki denize. Yüreğim yelken açmıştı gülüşüne. Vedalaşma sırası ikimize gelmişti adeta.
Gamze elini uzattı bana doğru.

" Tekrardan memnun oldum. İyi geceler Buğra "

Yüreğim hiçte razı gelmemişti aslında elimi uzatmaya. Gece bitmesin istiyordu. Ne hayallere meze olmuştu böyle geceler. Fakat yapacak birşey yoktu. Zamana yalvarma sırası gelmişti adeta. Bir an önce gün doğsun diye.
Elimi uzattım bende gülümseyerek.

" Bende memnun oldum. İyi geceler Gamze "

Zorunluluk olmasa belkide hiç gitmezdim yurda. Oturduğumuz yerde sabahlardım.
Geceye karışan kokusunu ciğerlerime çeke çeke mutluluğumu dile getirirdim. Yıldızlara seslenirdim. Haykırırdım gökyüzüne çocukça.

" Heyyy gördünüz mü , duydunuz mu sesini. O işte o. Yüreğimin umudu, mutluluğu. Hayallerimin mabedi diye bağırırdım. "

Gecenin sessizliğini onun adını haykırarak bozardım.

" Allahım ne olur rüya olmasın bu sefer "

Kendi kendime konuşur olmuştum sevinçten. Hayır rüya olamaz , hayal olamaz bu. Çünkü uzak değildiki bu sefer bana. Kaçmadıki gülümsedi gözlerime.

Gözlerim gözlerine düğüm atmıştı, kaçmasın diye. Ellerini uzatmıştı ellerime. Zoruna gitsin korkuların işte. Gerçekti herşey gerçekti bu gece. Koca İstanbul gözlerinde , gözleri ise gözlerimdeydi. Bakışları huzur kokuyordu işte. Tıpkı düşlerimdeki gibi , hayallerimdeki gibiydi herşey. Şükretmek için muhteşem bir geceydi. Dualarımın eksilmeyen parçasıyla aynı şehirde , aynı havayı soluyorduk adeta.

Yurda dönmüştük. Olması gerekenden az daha kalabalıktı kaldığım oda. Fakat bu gece zaten ap ayrı  bir kalabalık vardı içimde. Uykunun adını bile unuttum desem yeridir. Ortam tamda istediğim kıvama gelmişti. Lambalar kapatılmış herkes uyumuştu.
Belki gözleri kapalı hayalleri peşinde koşanlarda vardı bilemem. Çünkü bütün geçmişim öyle geçmişti benim.
Ortalık sessiz sedasız görünsede koca bir kalabalık vardı yüreğimde. Güneşin doğmasına az bir vakit vardı. Fakat hiçte kapanacak gibi bir niyet yoktu gözlerimde. Pencereyi açmış bakıyordum öyle dalgın dalgın gökyüzüne. Bu gece her zamankinden daha koyu bir maviliğe sahipti gökyüzü. Yıldızlar ışıl ışıl parlıyordu pırlanta gibi.

Hangisine baktığımın hiç bir önemi yoktu aslında. Her baktığımda onun gözleri vardı sanki. Onun gözbebeklerinin  yansıması vuruyordu gözlerime sanki. Sokak lambasını es geçemem tabikide. Böyle yüreğim mutluluk dolu geceleri az hayal etmedim gölgesinde.
Zaten unutma gibi bir ihtimalim hiç bir zaman olamazki.

" Ömer " kardeşimi nerdeyse her gece sokak lambasının ışıkları altında yakalardım. Gözyaşları birbirine karışmış şekilde. Dili olsada konuşsa sokak lambası keşke. Hiç unutmuyorum bir gece çok kötü kızmıştım Ömere.

" Kendine gel ne yapıyorsun Ömer , farkında değil misin kendini sevdiklerini ne derecede üzdüğünün. Döktüğün her gözyaşı damlasında bir parça biz varız. Nasıl el veriyor yüreğin , nasıl ziyan ediyorsun bizi böyle. Sen bu olamazsın Ömer , bu insan sen olamazsın. Korkağın teki bu adam. Gözyaşlarına bile sahip çıkamayan ödleğin teki. Sokak lambasından medet uman acizin teki. Kendine gel üzme bizi , güçlü dur diye bağırdım yüzüne. "

Sözcükler ağzımdan  döküldükçe, pişmanlık yüzüme yüzüme esiyordu aslında. Onunla beraber kendimide kırıyor ,üzüyordum farkındaydım aslında herşeyin. Belki elimden gelse üzülen tek taraf olmayı seçerdim hiç düşünmeden. Çünkü Ömer ve Muhammed çok önemliydi benim için. Üzülmelerini hiç istemiyordum. Belki yüreğine dokunurda küser gecelere  diye konuşmuştum. Gözyaşları dökmek yerine annesine sarılıp uyusun diye kırmıştım onu bile bile. Hiçte razı değildi yüreğim bu sözlere. Ama dayanamıyordum işte.

Konuşmam bittikten sonra dolu dolu baktı gözlerime. Gözyaşları süzülüyor du yanaklarından. Gözbebekleri ateş topuna dönmüştü sanki. Sessizce seslendi bana.

" Söyleyeceklerin bitttiyse otursana. "

Oturdum yanı başına. Yüzüne bakamıyordum tahmin edebiliyordum aslında söyleyeceklerini. Başımı eğdim ve  buyur kardeşim dinliyorum dedim.

Ömer yutkunarak başladı konuşmaya.

" İçin rahat olsun söyleyeceklerine kırılmadım kardeşim. Zaten sen konuşmadan önce vardı büyük bir kırık içimde. Kırık bile sayılmaz aslında biliyor musun. Bağrımı delsem yüreğim toz olduğunu görürsün sende. Çünkü hissediyorum ben bunu her gece.

Korkak dedin ya hani evet haklısın korkağım hemde koca bir korkak. Annesinin gözyaşlarına şahitlik etmekten kaçan bir korkak. Dedin ya gözyaşlarını dökecek kadar aciz misin diye evet acizim kardeşim. Burda gördüğün adamınta kendisiyim ben. Aciz ve korkak.
Gözlerini kapatıp hayal kurmaktan aciz bir çocuk işte. Kapatamıyorum hiç tanımadığım bir adamın hayali canımı yakıyor her kapattığımda. Gözlerine bakmaktan korkuyorum. Uyanınca gözlerimde yüreğim gibi onu arar diye.
Kullandığı bir söz var  canımdan can alan adeta.

" Ömer gelsene oğlum tanımadın mı Babanı "

Haykırmak istiyorum ama korkuyorum işte. Baba , Babam tanımaz mıyım. Diye çığlık atmak istiyorum ama onu yapmaktan bile acizim işte.

Annemin daha gözyaşları kurumadan. Uyanıp yeniden gözyaşları dökmesinden korkuyorum be kardeşim. Sana görünmek seni üzmekte canımı yakıyor ama nereye gitsem buluyorsun be kardeşim. Dünden razısın yetimin yükünü sırtlamaya sanki.

Şimdi söyle Buğra hangi yastık kuru kalabilir ki annemle benim birleşen gözyaşlarımıza...  " deyip sustu...

İçimden ağlıyordum adeta. Yüreklerimiz gibi gözyaşlarımız da birleşmişti artık. Geceler çok iyi tanıyordu bizi. Sokak lambası acılarımızın en basit adresiydi. En güçlü tanığı haline gelmişti.

Neyseki gün doğuyordu artık. Allahım sen koru kardeşlerimi diyerek güneşi selamlayarak başladım yeni güne.
Heyecan yeniden sardı yüreğimi. Gamzeyi görmek için can atıyordum adeta. Hüzünden sonra mutlulukta çok farklı geliyor yüreğe. Hatta geceye dair son noktayı küçük bir notla kapatmak istedim...

" Acılar, çay içmeden önceki yorgunluk gibidir.
Sevinçler ise yorgunluktan sonra içilen çay gibidir aslında.
Acılar, sevinçlerimizi daha değerli,mutluluğumuzu ise daha renkli kılan iksir gibidir.
Mutluluk sonrası akan gözyaşı gibidir. Kan renginde ama seffaf duran gözyaşı damlası gibi işte.
Acılar varkende şükretmeli insan aslında.
Çünkü acılar bitince sevinçler başlıyor açmaya, yürek denilen toprak parçasında.. " 

Bu güzel geceyi bu notla kapatıyorum. Ve aynı zamanda yeni bir güne başlıyorum aslında...

Ahiretliğim Where stories live. Discover now