Vasiyet

22 2 0
                                    

" Zaman gösterecek sana evlat. Övgülere layık olan tek şair olduğunu."

" Amca ah amca.."

" Ah tabi.."

Zaman Buğrayı haklı çıkarmaya başlamıştı bile. Kendine has bir tarzı vardı. Sıcak ve şeffaf dokunuşlar olurdu yazdıklarında..

Kimbilir belkide gerçekten geleceğin sayılır şairlerinden olacaktı..

İnsanlar yaşadığı süre boyunca mutluluğa koşarken, mutluluk için sarf edip çabalarken Buğra ölümle dostluk kuruyordu..

Yalnızlığını bile artık yazmaktan sıkılmıştı. Satır aralarında kaybolmak bile artık tatmin etmiyordu onu. Yüreği gibi bedenide artık ölmüş gibiydi.  Yayınladığı son kitabının imza törenine gitmişti. Başka bir anlamda ise aslında sevdikleriyle vedalaşmaya, dünya gözüyle son defa buluşmaya gitmişti. Bunu anlamak çokta zor değildi aslında. Kitabına verdiği isimden haykırıyordu okuyucularına..

Akında bunu anlamış ki sormuştu Buğraya..

" Amca "

" Efendim yiğidim."

" Neden Vasiyet amca. "

" Vasiyet işte evlat. Nedenimi var..
Beğenmedinmi yoksa.."

" O nasıl söz amca. Tabiki beğendim. Ama bu bize bir veda değil demi amca. Devamı gelecek eserlerinin."

" Ne fark ederki evlat artık sen varsın sırada. Belkide yolunu gözleyen birileri vardır değilmi. Artık oturup sadece okumak istiyorum. Senin ve senin gibi geleceğin yazarlarını. "

" Eserlerine hasret bırakmaya kararlısın yani amca.. "

" Hasreti sen giderirsin evlat da.
Bir şey sorucam sana. "

" Sor amca. "

" Şu çocuğu hatırlıyor musun sen.. "

" Evet amca. Bütün imza törenlerinde vardı. İmzalı kitabını aldığı gibi koşar adımlarla gidiyor. Anlam veremiyorum yani. Neden sordun ki amca. Birşey mi oldu.? "

" Yok evlat merak ettim. Hadi sen onu takip et. Haberleşiriz işim bitince. "

" Peki amca görüşürüz o zaman. "

Buğranın içine kurt düşmüş fakat sorsan kendiside bilmiyor aslında sebebini. Bütün hayranları imzadan öte kendisiyle fotoğraf çekinmek isterken bu çocuk imzayı aldıktan sonra yüzüne bakmadan sırtını dönüp gidiyordu..

Yüzüne bakmadığından dolayı zoruna gidecek bir insan değildi aslında. Her zamanki Buğra çocuğun bir derdi vardır diye endişelendi bence. İçine düşen kurtu düşürmek  içinde Akını yolladı arkasından..

Zaman geçmiş Akın dönmüştü. İşler bittikten sonra Buğra Akını karşısına alıp anlatmasını istedi..

" Evet yiğidim dinliyorum. Neler oldu. Nereye, kime gitti. Kimmiş bu çoçuk.."

Akın gözleri dolmuş şekilde bakıyordu Buğraya. Fakat boşluğa bakar gibiydi. Buğrayı duymuyordu bile..

" Yiğidim kime diyorum ben.."

" Aa pardon amca kusuruma bakma daldım biran. Dinleyemedim seni. "

" Dedimki,
Neler oldu. Nereye, kime gitti. Kimmiş bu çoçuk.."

" Hastahaneye gitti amca.."

" Nasıl yani evlat."

" Özel bir hastahaneye gitti amca."

Ahiretliğim Where stories live. Discover now