2

44.2K 1.4K 246
                                    

Siyah gözlerinin üzerimde kurduğu hakimiyetle olduğum yere biraz daha sindim. Üzerimde gezinen bakışları kalbimin ritmini bozuyordu.

"Kayıplar şehrine hoşgeldin. Kayıp."

Alaycı bakışlarla ona bakıyordum. Beni burada tutabileceğini mi düşünüyordu? Bir odaya tıkınca gidemeyeceğimi mi? Bakışlarımı keskin yüz hatlarından çekip kafamı dizlerime yasladım. Dünyada ne oluyordu şu an acaba? Cenazesi olmuş muydu? Kalbim sıkışıyor, göz yaşlarım birikiyordu. Korkuyordum. Dünyaya dönünce onu tekrar göremeyeceğimi bilmek beni korkutuyordu.

Ayağımın önüne itilen tepsiyle kafamı bacaklarımın üstünden kaldırdım. İtilen tepsinin üzerindeki çorba biraz yere dökülmüştü. Umursamayarak tekrar kafamı dizlerime gömdüğümde kapı kapanmıştı.

Yere öylesine uzandım, gözlerimi kapatıp yüzünü aklıma getirmeye çalıştım.

"Ada bak buraya gel." Kafamı çevirdiğimde karşımda duran kediye baktım. Büyük bir ilgiyle onu seviyordu. İki yana ayırıp topladığım saçlarımı ellerimle tutup yanına koştum. Kedi yerde halsiz bir şekilde yatıyordu.

Elleriyle kediye sevgisini bahşederken gözlerime baktı. Beyaz saçları ve mavi gözleriyle dünyanın en güzel kadını o olabilirdi diye geçirdim çocukça aklımdan.

"Yardımına ihtiyacı var." Dedi ellerini ellerimin üstüne tutarken.

Ne dediğini anlayamamış bir şekilde yüzüne baktım. Kendisi yaralanmıştı, kendi başının çaresine bakmalıydı. Görüntüsü midemi bulandırıyordu, kafamı olumsuz anlamda salladığımda ellerimi kendinin üzerine doğru tuttu.

"Onun yardıma ihtiycı var." Yinelediğinde korkuyla ellerimi kedinin üzerine doğru tuttum. Küçük kalbim vücudumu terkedecek kadar hızlı atıyordu.

Onu hissettiğimde kollarımda gezen karıncalara aldırmamaya çalıştım. Ananem istemişti ve yapmalıydım. Gözlerimi kapattığımda işime odaklanmıştım. İyileştirme başladıkça vücudumda ki güç çekiliyormuş gibi hissediyordum. İyice halsizleştiğimde ellerimi kedinin üzerinden çekmiştim. Kedi ayaklanıp gittiğinde küçük bedenimi bu dünyada en sevdiğim kişi kavramıştı.

"Aferin kızım."

Kafama kondurduğu öpücük güzel bir uykuya dalmama neden olmuştu. İçimde ki sese son vermiştim. Kediyi iyileştirdiğim için pişman değildim. Bunu kendime defalarca hatırlattıktan sonra ses susmuştu.


Göz kapaklarımı açmaya zorladığımda üzerinde olduğum yatak boyut değiştirdiğimin habercisiydi. Ellerimle üzerimdeki yorganı atarken bacaklarımı yataktan sarkıtmıştım. Bedenim o kadar çok uyuşmuştu ki karıncalanma hissi beni uyuşuklaştırmıştı.

Gözlerim netlik kazanmaya başladığında, beynim bir şeyleri idrak etmeye çalışıyordu. Burası benim evim değildi. Kalbim korkuyla sıkışırken paytak adımlar atıp kapıya doğru yöneldim. Ne oluyordu?

Göğüs kafesimde ki yükü boşvermeye çalışarak kapıdan dışarıya çıktım. Burası daha önce görmediğim bir evdi. Kahverengi tonları her yere hakimken birisiyle karşılaşmamak için oldukça sessiz davranıyordum. Gözlerimi tekrar ovuşturup adım atacakken içeriden gelen seslerle yönümü değiştirip az önce çıktığım odaya geri girmiştim.

Lanet olsun. Bir boyutun içinde bu kadar uzun kalmak iyi değildi. Kapıya yaslanıp aşağıdan gelen sesleri dinlemeye başladım.

"Beş gündür uyuyor. Serumlar bitti gidip serum almalıyım."

KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin