11

20.4K 565 74
                                    

Gözlerimi zorlanarak açtığımda karşımda duran Yiğit beni merakla inceliyordu. Başım ağrıdan çatlıyordu. Ellerimi kafama getirdiğimde vücudum tutulmuş gibiydi. Neden bu tozlu koltukta uzanıyordum ne olmuştu? En son olan olayları hatırlıyordum ama neden bayıldığımı hatırlamıyordum. Gözlerimle etrafı yoklarken sandalyede oturan adamı gördüm. Beyaz saçları, buruşmuş cildi. O da bana benim ona baktığım gibi merakla bakıyordu. Nereden gelmişti bu adam şimdi buraya? Yoksa Zemzem dede o muydu? Aklıma gelen şeyle birden doğrulmaya çalıştığımda Yiğit beni tuttu.

"Biraz daha uzan."

Yanıma çömeldiğinde Zemzem dede olduğunu düşündüğüm kişiye şüpheli bir bakış attı.

Adamın gözleri hüzünlüydü, sanki birisi dokunsa gözlerindeki yaş hiç durmadan akacak gibiydi. Sandalyede omuzları çökük bir şekilde otururken gözlerini benden alamıyordu. Kafamda o kadar çok sormak istediğim soru vardı ki. Ağzımı açmak istiyordum ama mecalim yoktu. Sanki beni anlamışcasına doğrulduğunda Yiğit önüme geçip beni kapadı.

"Mesafeni koru." Uyarıcı sesi yaşlı adamın bana doğru gelmesini engellemişti. Tekrar sandalyeye oturdu. Düşünceli bir şekilde ellerine bakıyordu. Sanki ne konuşması gerektiğini bilmiyormuş gibiydi.

"Ada." Dedi, yüzünde belli belirsiz bir gülümsemeyle.

"Bu ismi çok severdim." Gözünden akan bir damla yaşa hemen müdahale etti. Oturuşunu dikleştirdi.

"Buraya gelmemen lazımdı kızım." Dediğinde Yiğit ona doğru döndü.

"Neden burda olduğunu o da bilmiyor." Dediğinde adam başını salladı.

"Olması gereken yer burasıydı ama burda yaşamaması gerekiyordu." Dediğinde ayağa kalkıp fotoğraf çerçevesini aldı.

"Maya, annen."

Annem. Fotoğraftaki kadın benim annem miydi?

"Kızım." Dediğinde şok geçirecektim. Sevgilisi sandığım kişi aslında kızı mıydı? Ama bu nasıl mümkün olabilirdi? Benim dedem miydi şimdi bu adam?

"Nasıl?" Dedim zar zor çıkan sesimle.

"Çok uzun bir hikaye. Bilmene gerek yok." Boğazını temizledi. "Bilmen gereken tek şey buradan gitmen." Dediğinde Yiğit sinirle ayağa kalktı.

"Hiç bir yere gidemez."

Zemzem dede ayağa kalktı aynı sinirle.

"Gitmek zorunda! Burada durursa başına çok iş gelecek."

"Ne gelebilir? Benim yanımda ona kimse zarar veremez!" Diye bağırdığında Zemzem dede gülümsedi.

"O herkese zarar verecek." Dediğinde, dehşet içinde ona baktım.

Kime nasıl zarar verebilirdim. Ben şifacıydım. Annemi ilk defa görmüştüm. Dedemi ilk defa görmüştüm. Aslında evim burasıymış. O kadar komikti ki doğru sandığım her şey yalanmış. Annemi merak ettiğimde ananem hep aynaya bakmam gerektiğini söylerdi, haklıymış aynıymışız. Şimdi karşımda duran adam annemin babasıydı ve benim için böyle düşünüyordu. Beni tanımıyordu bile. İnsanlara zarar verebileceğimi düşünüyordu. Ellerimle saçlarımı geriye doğru öfkeyle ittim.

"Bilmem gereken her şeye ben karar veririm bana her şeyi anlat." Dediğimde, ellerini beline koydu.

"Git buradan kızım."

"Gidemiyorum. Artık gitmemem için daha çok neden var." Diye bağırdım. Bağırmam gerekiyordu içimde öyle büyük bir öfke vardı ki onu dışarıya atmam gerekiyordu.

KAYIPWhere stories live. Discover now