93

13 6 0
                                    


İyi geçen bir günün sonunda, bizi gözyaşlarımızı saklamamıza fırsat vermeden hıçkırıklara boğan ne? Yitirmenin gözümüzü korkutacağı bir şeylerin kalmamış olması mı? Kaybetmiş olmak mı? Kocaman bir kaybedenim dünya! BEN KOCAMAN BİR KAYBEDENİM. BEN EN GÜZEL KAYBEDENİM!

Kendim gibi davranamıyorum. Gözbebeklerimin içinde bir boşluk. Ben her gün yeniden, ben her gün o boşluktan kendi kendimi, ben hep. Hayatıma devam etmeye çalışıyorum kırıldığım yerden. Ama başkalarının gülüp geçeceği şeyler bir kıymık oluyor, saplanıyor derime. Sonra bir akşam aniden, televizyon seyrederken, çay içerken süzülüyor yanaklarımdan. ''Anlamıyorsunuz'' diyorum sürekli. Anlatmayı denemiyorum ki. Karşımdaki insanın zekasıyla alay ediyorum. Onu rencide edebilecek bir alay değil bu. Sadece ''Anlatıp kendimi yormama değmezsin.'' alayı. Tabi bunun da hayatımdaki bir çok şey gibi TDK'da karşılığı yok.

Bilinmez olduğumu falan sanıyorlar. Peşine düştükleri bir gizemimin olduğuna inandırıyorlar hatta kendilerini. Halbuki bu dünyada görüp görebileceğiniz en düz insanlardan biriyim. Sıradan beklentilerim var. Yarının bilinmezliğini kabullenmeme rağmen, yıllar sonrası için planlar yapıyorum. Biraz hayalperest bile sayılabilirim, aslında realistim. Ama çok içerleniyorum. Aklıma geliyor böyle aniden. Biriyle konuşurken, bir konu hakkında tartışırken ya da en basitinden müzik dinlerken, kitap okurken. Aniden kendimi kaybedenler kafilesinin bayrak tutanı gibi hissediyorum. Zor oluyor o histen kurtulmak. Kurtulamıyorum da sanırım.

Benden bir açıklama bekliyor herkes. ''Neden?'' diyorlar sürekli. Herkesin ne çok ''neden''i var. Bıkmıyorlar sormaktan, bıkmıyorum susmaktan. Bir şeyleri kaybetmişim gibi davranıyorlar. Oysa ki çöpe atmak ve kaybetmek arasında kocaman bir uçurum var. O uçurumdan bir kez düşmüş olduklarını bilsem, ya da o uçurumun kenarında süzüldüklerini. Hayır, hiçbiri öyle değil. Hiçkimse öyle değil. İyi olarak devam etmeye çalışmak için bir sebep bulamıyorum artık. İşte gözümü korkutan tek şey bu. Hayatım boyunca lanet okuduğum, zaman zaman küfürler savurduğum o insanlara benzemek. İstemiyorum. Böyle bir dönüşümün öznesi olmak! HAYIR BEN İSTEMİYORUM! Ama dikkate almamakla muamele ettiğim insanların, cümlelerin, soru işaretlerinin ahını hayat çıkarıyor benden. Kötü biri olmadığımı falan da iddia etmedim aslında. Ateş olduğumu bile bile geldiniz dedim. Ateş olduğumu bile bile geldiler.

Söyleyecek ne kaldı ki başka?

DAHA NE ANLATTIN Kİ? diyor içimdeki o ses. Artık onu da dinlemiyorum. Bitmesini de beklemiyorum bu sürecin. Ama bazen de sonunu asla göremeyecekmişim gibi geliyor.

Kendime katlanamıyorum. 

Kelimelerin Fısıltısı-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin