Bölüm 23

1.8K 78 1
                                    

Elimdeki viski bardağını sertçe sehpanın üzerine bıramıp İstanbul'u izlemeye devam ettim. Oturduğum koltukta iyice arkama yaslandım. İstanbul'a geldiğim günden beri bu rezidansta kalıyorum. Rezidansın en üst katında olmanın ayrıcalığından yararlanıp devasa pencereden İstanbul'u izlemek normal şartlarda zevk verebilirdi. Ama beynim bu kadar karmaşık bir hal almışken bu pek mümkün değil.

Mısra'nın kaldığını iddaa ettiği hastaneden umduğumdan daha fazla bilgi almıştım. Ve bu beni inanılmaz rahatsız etti. Çünkü işler düzeleceğine daha da sarpa sardı.

Nihat adında bir doktorun anlattıkları ve izlettiği görüntüler beni inanılmaz derecede sarstı. Nihat bey, beş yıl boyunca Mısra'nın o hastanede kalmasını doğrulamakla birlikte Mısra'nın odasında bulunan kamera sayesinde an be an çekilmiş görüntüleri izletti. Mısra'nın bilinmez şekilde hastaneye getirilmesi üzerine ailesi önlem olarak Mısra'nın odasına kamera taktırmış.

Onu orada yatarken izlemek beni daha da kötü yaptı. Çünkü bu mümkün olması imkansız bir şey. Bunun üzerine bir çok dosyayı da inceledim. Mısra'nın kafasına aldığı ağır darbeler ve darp izleri... hepsi kan donduran cinstendi.

Peki ya her şey bu kadar doğruysa yanlış olan ne ?

Mısra haklıysa eğer, haksız olan ben oluyordum. Ama benim haksız olmam demek karımın ve çocuğumun yaşıyor olması demek. Ne yazık ki ikiside toprağın altında.

İşte günlerdir kafamda bu sorular dolanıyor.

Fakat emin olduğum şey ise Mısra haklı. Şuan Mardin'e gidip Mısra ile her şeyi en baştan konuşmak istiyordum. Çünkü eğer Mısra, o yılan Mısra değilse çok büyük hata ettim.

Viske bardağına uzandım ve olduğu gibi bardağı içtim. Ama içimdeki acıya bu yeterli gelmiyordu.

"Ulan ben o kızın hayatını cehenneme çevirdim! Şimdi o kız değildi desem ne olacak !"
Kendi kendime söylediğim gerçekler elimdeki bardağı duvara fırlatmama sebep oldu.

O kız bakireydi...

Ve ben acımasızca...

"ALLAH KAHRETSİNNN !!! "

Kafamı ellerinin arasına alıp saçlarımı çekiştirdim. Ama olmuyor ona çektirdiklerim aklıma geliyor ve mahvoluyorum. 

Anlamam gerekiyordu. Bi kere onun yemyeşil gözlerini görünce anlamam gerekiyordu.

Tabi yaa , Aylardır dip boyası gelmiyordu ki ! Önceden olsa her hafta kuaföre giderdi mısra. Ama bu kız aylardır hep aynı idi. Yani gerçekten turuncu saçları vardı.

Çok kötü bir şey yaptım. Ve bunun vebali beni yaşatmayacak belkide.

Benim hemen Mardin'e gitmem ve Mısra ile konuşmam gerekiyodu.

Telefonumu cebimden çıkarıp babamın numarasını tuşladım. Uzun çalış sonrası açtı.

"Baba konuşmamız lazım "

Derin nefes aldıktan sonra konuşmaya başlayan babamın söyledikleri ile hayatım resmen durdu "evet konuşmamız gerekiyor. Çünkü yaptığın vicdansızlıkları kaldıramıyorum. Bu benim oğlum olamaz diyorum. "

Zehirli Ömürحيث تعيش القصص. اكتشف الآن