30/ BURADA NE İŞİ VAR?

1K 60 39
                                    


Selamün aleyküm. İyi okumalar😇

Bahar'a mesajı gönderdim ve gönderdiğim mesajı Merve'nin telefonundan hemen sildim. Ardından Bahar'ı Merve'nin telefonundan engelledim ve derin bir nefes aldım. Bu işte burada bitti..

-"Senin benim odamda ne işin var! Hem o elindeki Merve'nin telefonu değil mi?" Başımı yavaş yavaş telefondan kaldırdığımda karşımda sinirden kıpkırmızı olmuş bir adet Yusuf ile karşılaştım..

Ne yapacağım ben şimdi? Hayır ne dersem diyeyim inanmaz ki bu! Bakışa bak bir kere! Elimdeki telefonu hızlıca masaya bırakmayı düşünsem de bunun suçluluk psikolojisiyle yapılan bir hareket olduğunu anlayacağını düşünerek vazgeçtim. Elimde duran telefona baktığımda benimkiyle aynı model olduğunu fark ettim. Telefonu daha sıkı kavradım. Kendime ve söyleyeceklerime olan güvenimi fulleyince biraz yüksek sesle konuşmaya başladım.

-"N..ne işim olacak senin odanda yaa?" O sırada mesajı atmadan önce masanın üstüne koyduğum kitap gözüme çarptı. Hemen elime aldım ve havada sallayarak konuşmama devam ettim. 

-"Merve ile ödev yapıyorduk. Bir kitaba ihtiyacımız vardı. Aradık, bulamadık. Yusuf'un odasına bir bakar mısın deyince kitaba bakmaya geldim. Ayrıca bu telefon da Merve'nin değil benim telefonum. Bir mesaj gelince onu okuyordum ki sen geldin." Bence söylediklerim gayet inandırıcı şeyler.. 

-"Elindeki telefonların ikisi de mi senin?" 

-"Ne?" Yusuf'un dediği şeyle kitap tutan elime kaydı bakışlarım. Evet, kendi telefonum da diğer elimdeydi. Ne harika (!) 

-"Sevgilimin telefonu! Olamaz mı yani?" 

-"Olabilir tabi de, sanki haberleşmeniz için birinin de onda olması gerekiyor gibi.. Sence de öyle değil mi?" 

-"Yani, şey.. Aslında o şey oldu.." Ah Esra neler saçmalıyorsun yine Allah aşkına? 

-"Neyse, bu beni ilgilendirmez! Ama kitap arama bahanesiyle bile olsa bir daha benim odama asla girme!" A-a ukalaya bak yaa! 

-"Birincisi, kitap aramak bir bahane değildi. Ben buraya gerçekten bu kitabı almak için geldim. İkincisi, senin odana hiiiç meraklı değilim. Emin olabilirsin. Ve üçüncüsü sen bana emir veremezsin! Sen kimsin yaa? Kimsin de benimle böyle konuşuyorsun? Kimsin de bana emir verebileceğini düşünüyorsun?" 

-"Ben, şu anda izinsin girdiğin odanın sahibiyim. Asıl sen kimsin?" Verecek bir cevabım yoktu. Evet, şu anda sonuna kadar haklıydı ama ona 'Evet haklısın. Özür dilerim.' diyemem. Ben içine düştüğüm bu zor durumdan nasıl kurtulacağımı düşünürken beni bu zor durumdan çekip kurtaran Merve oldu. 

-"Abi, niye bağırıp duruyorsun? Sesin taa mutfağa kadar geliyor!" 

-"Merve, bu kızın benim odamda ne işi var?" Merve'nin şaşkın gözleri beni buldu. Evet, sonuçta o mutfağa giderken bana bu odadan hemen çıkmamı söylemişti. 

-"Merve ben tam odadan çıkarken bir mesaj geldi. Mesaja bakarken de bu odun geldi!" 

-"Kim odun? Odun ben miyim?" 

-"Tabii ki sensin! Burada senden başka odun var mı?" Yusuf'u çok sinirlendirdiğim her halinden belliydi. Gözleri sinirden kıpkırmızı olmuştu. Boynundaki damar belli olmuştu ve hızlı hızlı atıyordu. Ayrıca ellerini de yumruk yapmış, sıkıyordu. Bakışlarını benden çekerek Merve'ye yöneltti. 

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 21, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ESRAWhere stories live. Discover now