[8] Bonus Chapter [M]

12.8K 751 1.1K
                                    

Uyarı; Bölüm baştan aşağıya smuttur ve daddykink içeriyor. Okumaktan hoşlanmayacak olanlar varsa bölümü geçebilirler. 


Jungkook eğer iyi olduğunu söylüyorsa yalan söylüyor demekti. Bu boktan stresin onu tamamen vurmadığını söylese yalan söylemiş olurdu. Eğer bunun kolay bir iş olduğunu söyleseydi, yalan söylemiş olurdu. Taehyung'u birazcık bile özlemediğini söylese, kesinlikle yalan söylemiş olurdu.

Kalemini sertçe bırakıp, koltuğun tiz bir ses çıkarmasını sağlayarak arkasına yaslandı. Başını aşağıya doğru eğdi ve derin bir iç çekti. Bu son birkaç haftadır tamamen doluydu. Yapması gereken bir çok evrak işi, katılması gereken toplantılar ve denetlemesi gereken projeler vardı. Zamanını çalışmak için hiç israf etmedi ve bu yüzden neredeyse 1 hafta sonra işlerini bitirmişti. Kim bilir ne zamandır eve uğramamıştı ve gerçek bir kral gibi, yanında sevimli küçük kraliçesiyle kral boyutu yatağında uzanmayı özlemişti.

Jungkook sessizce kıkırdayıp, Taehyung'a Jungkook'un kraliçesi dedikten sonra nasıl kızaracağını ve kekeleyeceğini düşündü. Yanaklarının açık pembeden nasıl koyu kırmızıya dönüşeceğini ve ellerinin titremeye başlayıp, sesinin çatlayacağını düşündü. Jungkook Taehyung'un bu hareketlerini sevimli buluyordu ve gerçekten önünde tekrar bu şekilde hareket ettiğini görmek istiyordu. Onun için Taehyung, stres giderici gibiydi.

Ayağa kalkıp telefonunu cebine itti ve ofisinden dışarı yöneldi. Sekreteri Minjae'yi gördü ve daha sonra onları düzenlemesini sorarak, işleri biten evrakları masasına bırakmasını söyledi. Daha fazla uzatmadan hızla asansöre bindi ve aşağıya indi. Sonra kişisel şoförünü ana girişte bekledi.

30 dakikada villaya ulaşmışlardı. Sonra merdivenlere doğru yöneldi, sadece boş bir odayla karşılaşmıştı. Kaşlarını çattı, lanet olası Taehyung neredeydi ?

Kıyafetlerini değiştirmeden, Jungkook aşağıya indi ve onu aramaya başladı. Mutfağa, çatı katına, hatta onun küçük kütüphanesine bile gitti ama ondan hiçbir iz yoktu. Sonra bu onu vurduğunda, Taehyung orada olmalıydı. En sevdiği yerde  –bahçenin yakınındaki salıncak.-

Hızlı bir şekilde yönünü değiştirdi ve bahçenin olduğu yere gitti. Bunu yüksek sesle söyleyip kabullenmek istemiyordu ama onu gerçekten özlemişti, birbirlerini en son gördüklerinden beri 7 gün geçmişti. Onun güzel yüzünü görmeyeli 7 gün olmuştu. Onun kıymetli kahkahalarını en son duyuşundan beri 7 gün geçmişti.

Taehyung adlı birisi hariç kimseyi özlememişti.

Sonunda birlikte vakit geçirebilmeyi, kitap okumayı, salıncakta kısa bir şekerleme yapmayı, kek ve kurabiye pişirmeyi, hatta baloncuklarla oynamayı umut ediyordu. Jungkook ileriye doğru bakıyordu, hatta bu düşünce ısınıp biraz kızarmasına neden olmuştu.

Ama tüm bunlar koyu kahverengi saçlının kuzeni tarafından duvara sıkıştırıldığını gördüğünde uçup gitmişti. Bir sonraki gördüğü şeye inanamamıştı. Seokjin oradaydı, yavaşça onun en kıymetlisi Taehyung, onun Taehyung'una eğilmişti. Ve Taehyung, aralarındaki mesafeyi yatıştırıcı bir öpücük ile kapatmıştı.

Her şey tersine dönmüştü.

Bütün dünya baştan aşağı yıkılmaya başlamış gibi hissediyordu.

Yanıyor gibi hissediyordu.

Birini öldürmek istiyormuş gibi hissediyordu.

Sanki birisi onu arkasından bıçaklamış gibi hissediyordu;  ve onu çok sert bıçaklamıştı.

Shades Of Jeon | TaeKook [Çeviri]Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon