1.bölüm

62 8 2
                                    

Ben ne olduğumu bilmiyorum,  nerede olduğumu, kim olduğumu, ne yapmak istediğimi, hayallerimi aslında ben hayal kurmuyorum beş yaşımda bıraktım ben hayal kurmayı biliyorum çünkü hayaller olmayacak şeyler için kurulur, ve o hayaller gerçekleşmediğinde hayal kırıklığına uğrarız o kırıklar ise kalbimize ok gibi saplanır, eğer hayaller gerçek olsaydı dünya bu kadar kötü olmazdı. Tek bildiğim bir rüzgar var sadece savuran beni, yağmurlu günlerde ağlatan, şimşek çaktığında korkutan, fırtına çıktığında oradan oraya savuran, güneşli günlerde yakan. Ben sadece yaşamak için yaşayanlardanım, yaşamamak için acı çekenlerden...

En son annem ve babamla ailecek yemeğimiz beş yaşımdaydı, güzel hayaller kurmuştum o yemek için mutlu olacaktık kavgasız olacaktı o yemek gülecektik ama olmadı demiştim ya hayaller olmayacak şeyler için kurulur bende olmayacak bir hayale kaptırmışım o akşam kendimi, ama uzun sürmedi gerçeklerin yüzüme çarpması tabakların, bardakların kırıklarının havada uçuşması, masanın devrilmesi, masa örtüsünün adeta bir çarşaf gibi üstüme düşmesi, ikisininde bağrış çağrışlarla evi terk edip beni orda unutup çekip gitmeleri.

Çok sözler verdim kendime o akşam asla affetmeyeceğim onları dedim. Benim masum, kırılgan tek isteğim olan ilk kez ailecek mutlu bir yemek yemeğe isteğimi cehenneme atarak cayır cayır yaktıklarını ama onlar farketmedi yanan isteklerim değil canımdı.

Ne de olsa kavga etseler de bir ailem vardı elimde  ama onlar boşanarak onuda aldılar elimden. Bu dünyada asla gerçek mutluluğu yakalayamayacağımı da 10 yaşımda öğrendim.

Annem için sadece sosyete de övünme aracı olduğumu ise on dört yaşımda annemin sınavım yerine dernek toplantısına gittiğinde öğrendim

Babam içinse okul müdürünün benden velimi çağırmasını istediği zaman babamın şirketine gittiğimde babamın yanına geçer geçmez ne kadar para istiyorsun dediği zaman 16 yaşımda öğrendim onun için sadece para vermekle yükümlü olan evladı olduğumu.

Hani herkesin kötüde olsa annesi babası onları umursamasada onlara bir şey olduğunda üzülürler ya onları içten içe severler ben de o yok işte

Yalnızım ben yalnızlığa mahkum, sırf sosyete camiasında ünleri sarılmasın, iş dünyasına bu kadar başarılı adamın kızı başarısız denmesin diye çok çalışan başarılı olan.

Bir piyonum sadece şah ile vezirin oynattığı.

Ben derin Sayerim kimsenin dışardan ezemediği, küçümseyemediği ama içerden parçalara bölünmüş olan, dışardan herkesin benim hayatımı dilediği içerden acıyarak bakılan, dışardan acımasız denilen içerden içinde masum, saf, güzel, ilgiye muhtaç olan.

Dışardan çok sevildiğini sanıp, daha beş yaşında acılara göğüs geren.

Ben Derin Sayer'im geçmiş yüzünden geleceğe nefretle dolu olan mutluluk varken Acıyı seven.

   

Sen Mutluluğu Sev Ben Acıyla Besleniyorum

Rüzgara FısıldaWhere stories live. Discover now