-42- Kalp Ağrısı

10.6K 586 39
                                    

"Uzak dur benden Ayşe!"
"Bunu seni gördüğüm ilk günden beri deniyorum ama olmadı olmuyor, şimdi beni otelin içinde bağırtmaktan vazgeç ve ne olduğunu anlat Ali."

Sözlerde gözler gibi buz gibiydi. Hem iç ürpertiyor hem korkmalarına neden oluyordu. Ali geçmişin izlerinden, Ayşe ise Ali'yi kaybetmekten korkuyordu. Geniş otel odasının köşesinde bulunan camlı köşeyi kaplayan geniş koltuğa çökmüştü Ali, Ayşe ise bacaklarının arasına çökmüş gözleriyle kalbiyle sevdiği adama dokunmaya çalışıyordu ama olmuyordu. Ali yine eskisi gibi ona kendisinden uzak durmasını söylüyor ve ölüm soğukluğundaki bakışlarını halıdan kaldırmıyordu.

"Ayşe benden uzak dur dedim sana!"

"Senden uzak durmayacağım anladın mı durmayacağım! Her ne olduysa bana şimdi anlatacaksın, ben günler boyunca sevdiğim adam neden üzgün diye düşünmek istemiyorum. Ben bir işe yarayıp derdine derman olmak istiyorum. Neden gözlerin kan çanağına döndü Ali, neden gülümsedikten sonra yüzüne kara bir gölge düşüyor?"

Ali, Ayşe'nin onu bu kadar kolay bir şekilde izleyip anlamasından nefret etmeye başlamıştı ama asıl nefreti kendisineydi çünkü insan sevdiğinden hiçbir şey saklayamıyordu bu onun zayıflığı olmaya başlamıştı. Ellerini saçları arasında gezdirdi ve gözlerini yavaşça halıdan kaldırarak bacakları arasında duran yere diz çökmüş güzel karısına baktı. Ona aşkla yalvaran gözlere bir ömür hasretlik çekebilirdi. Ellerini dayadığı dizlerinden çekerek Ayşe'nin yüzüne uzandı tam tenine değeceği sırada bundan vazgeçti ve hızla ayağa kalktı. Gidip kardeşine bakmak istedi ama Sibel'in ağlamaktan uyuya kalmış bedenini kucağında taşıdığı an aklına geldi uzandığı kapıdan da uzaklaşmak zorunda kaldı.

"Bana ne olduğunu anlatmayacak mısın Ali?"

Ali büyük ahşap yatağın karşısında ki aynalığın önünde ne varsa hepsini yere savurdu. Gözlerinden bir damla yaş daha süzüldü elleri sert bir kütle gibi iki yanında yumruk oldu. Ayşe arkasında ki koltuğa düşmek üzereyken maruz kaldığı öfkeye karşılık korkuyla titredi ama düşmektense Ali'nin üstüne yürümeye karar verdi.

"Ne oldu vuracak mısın bana Kara Ali!"

"Bana Allah vurmuş ben sana niye vurayım değişik!" dedi Ali ve ellerini ceplerine sokup odanın ortasında turlamaya başladı. Beşinci turunu bitirmişken koluna Ayşe yapıştı ve güzel karısı onu sarsmaya başladı. 

"Konuş be adam konuş neyse derdin söyle bana! Buralara kadar geldin! Bu akşamda bir şey buldun ki bu otel odasına kırık dökük döndün!"

Ali kolunu Ayşe'nin elinden kurtardı ve yerdeki kırık vazo parçasını tekmeleyerek karısının etkisinden uzaklaşmaya çalıştı. Yaşadıkları bir bir gözünün önünde tekrar canlandığında titreyen ayaklarının güçsüzlüğüne küfrederken gözleri büyük yatağa ilişti ve oturmaya karar verdi. Ayşe'ye gerçeği anlatacaksa da bunu ayakta yapmayacaktı.

Ayşe inadından hiç vazgeçmedi bu seferde duvara dayanmış olan sandalyelerden birisini çekti gürültüyle ve Ali'nin karşısına oturdu.

"Anlat!"

"Kardeşimizi babandan kurtardım!"

"Anlamadım!"

"Bende zor anladım şimdi sindirmeye çalışıyorum Ayşe! Nasıl bir baban var senin Allah aşkına! Sen o adama nasıl baba diyebiliyorsun?"

"Doğru konuş Ali sen ne diyorsun? Ne demek istiyorsun?"

"O sandalyeye otur ve beni dinle kabarıp hiddetlenmene hiç gerek yok! Ben yeterince sinirlendim ama yine de geçmiş değişmiyor," dedi Ali ve iki elini yatağa dayayarak derin bir nefes alıp sıkıntıyla sıkışan kalbini rahatlatmaya aklını ve cümlelerini bir araya toplamaya çalıştı.

Tutku MahkûmuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin