Yeni bir gün

183 22 8
                                    

2.GÜN

Tutuşan dallardan birini alıp sesin geldiği yöne doğru hareket etmeye başladı. Karanlığın içinde adım adım ilerliyordu. Mağranın içlerine girdikçe korkusu daha da artıyordu. Sesin geldiği noktaya kadar gelmişti. Ama herhangi birşey göremiyordu. Ses biraz aşağıdan geliyordu. Sese iyice odaklandı. Ve eğildi artık ses çok yakından geliyordu. Şimdi yanan dalı sesin geldiği yöne doğru uzattı ve gördükleri karşısında bayılmamak için kendini zor tuttu. 

Tam ayaklarının dibinde yatan iki tane ayı vardı. İkisi de çok büyüktü. Onları uyandırmadan oradan kurtulması lazımdı. Hemen çok dikkatli adımlarla geri geri gitmeye başladı. Tam ateşin olduğu yere gelmişti ki ayağı takıldı ve düştü. Düşerken çıkartmış olduğu ses ayılardan birisini uyandırdı. Ankepu ise düştüğü yerden hemen kalkıp çantasını kaptığı gibi kendisini mağaradan dışarı attı.

Dışarısı da karanlıktı ama ayın ışığı biraz olsun aydınlatıyordu. Koşaraktan oradan uzaklaşmaya başladı. Ama koşarken de etrafta duyduğu hayvan sesleri onu korkutmaya başlamıştı. Yeni bir saklanacak yer bulmalıydı. Geceyi dışarıda geçirmesi çok zor ve tehlikeliydi. Bir müddet koştuktan sonra ayıların peşinden gelmediğini anlayınca bir ağacın dibinde duraklayıp etrafı gözetlemeye başladı. Ama etraftan çok korkunç sesler yükseliyordu. Hiç daha önce duymadığı hayvan seslerini duyuyordu. Onu en çok korkutan ve tanıdık gelen ses kurtların uluma sesiydi. Uluma sesleri gittikçe kendisine doğru yaklaşıyordu. Hemen yanıbaşında duran ağaca tırmanmaya başladı. Ağaç çok büyük ve uzundu. Ağaçta da birçok hayvan bulunabilirdi. O yüzden çok yükseklerine çıkmadı. Oturabileceği bir yer bulup oturdu. Sabaha kadar uyanık kalıp etrafını gözetlemeyi düşünüyordu. Ama yarım saat geçmeden oturduğu yerde derin bir uykuya daldı. 

Güneşin ilk parıltıları ile uyanan ve hemen ağaçtan aşağıya inen Ankepu ağacın dibine oturup yeni planlar yapmaya başladı. Bugün yine onu zor bir gün bekliyordu. Çok zorlansa da ilk gün hayatta kalmayı başarmıştı. Gittikçe de alışıyordu. Bugün hava kararmadan yeni mağara bulmalı ve mağranın içinin tamamen güvenli olduğunu kontrol etmeliydi. Yoksa dünkü gibi olurdu ve yine ağaçta yatmak zorunda kalabilirdi. Aslında ağaçta da güzel bir uyku çekmişti. Hiçbir şey onu rahatsız etmemişti. Ama yine de çok tehlikeliydi. Mecbur kalmadıkça dışarda bir yerde yatmayı düşünmüyordu.

Harekete geçmeden önce çantasından defterini ve kalemini çıkartıp dünkü yaşadıklarını yazmaya başladı.

Kendime geldiğimde büyük bir ağacın altında uzanıyordum. Güneş tam tepeye çıkmıştı. Aslında güneş doğarken buraya gelmiştim ama yorgunluktan ve uykusuzluktan burada uyuyup kalmışım. Ağaçlar çok büyük ve...............

Yaklaşık yarım saat yazdıktan sonra defterini kapatıp çantasına koydu. Tekrardan ileri zamana dönünce bu notlarını düzenleyip kitap haline getirecekti. Ama hiçbirşey düşündüğü gibi olmayabilirdi. Daha olayların tam olarak ciddiyetini kavrayamamıştı.

Ayağa kalkıp yürümeye başladı. Bu seferki yürüyüşünde daha sakindi. Korkusu da azalmaya başlamıştı. Bir yandan yeni bir mağara arıyor bir yandan da yiyecek yeni birşeyler bulmaya çalışıyordu. Ağaçların hepsine tek tek bakıyor ve tanıdık birşeyler bulmaya çalışıyordu. Ama herhangi bir şeye rastlamamıştı. Daha fazla dayanamayıp bir ağacın dibine oturdu ve çantasından bir sandavicini daha çıkartıp yedi. Tekrardan ayağa kalkmak üzereydi ki ileriden bir çıtırdı sesi duydu. Hemen ağacın arkasına saklanıp çıtırdının geldiği yönü gözetlemeye başladı.

Elinde çok ilkel bir ok bulunan bir kız gördü. Çok şaşırmıştı. Bu zamanda böyle bir kızı görmeyi hiç beklemiyordu. Kız çok büyük değildi. Tahmini yaşının kendisine yakın olduğunu düşündü. 17-18 yaşlarında olabilirdi. Ama kız gittikçe uzaklaşıyor ve görünmemeye başlıyordu. Takip etsem mi etmesem mi diye ikilemde kalan Ankepu sonunda kararını verip takip etmeye başladı.

Kız bir yerde durana kadar onu uzaktan takip etti. Kız(Samy) bir yerde durunca Ankepu'da durmak zorunda kaldı. Hiç beklenmedik bir anda kız aniden okunu Ankepu'nun bulduğu alana yöneltip Ankepu'nun arkasında saklandığı ağaca doğru fırlattı. Bu olay karşısında kendisini tutamayan Ankepu ağacın arkasından fırlayıp koşmaya başladı. Son gücüyle arkasına bakmadan koşuyordu. Ağacın arkasından birinin koştuğunu fark eden Samy'de onu yakalamak için koşmaya başladı. Ankepu bir süre koştuktan sonra kızdan kurtulduğunu düşünüp soluklanmak için bir kayanın arkasında durdu. Bir yandan soluklanıyor diğer yandan da kızın gelip ve gelmedigini gözetliyordu.

Yarım saatlik bir beklemeden sonra kimsenin ve gelmediğini fark eden Ankepu kayanın arkasından çıkıp az ileride bulunan derenin dibine vardı ve oradan kana kana su içti. Suyunu da içtikten sonra tekrardan harekete geçti ve mağara aramaya başladı. Mağara ararken kafasına bir fikir gelmişti. Kendini koruyabilmek için bir mızrak yapacaktı. Ve herhangi bir saldırı durumun da silahsız kalmayacaktı. Ama önce mağara bulmalıydı.

1-2 saatlik arayışın ardından bir mağara bulmuştu.. Temkinli bir şekilde mağaranın dibine kadar geldi. Çantasından çakmağı çıkartıp elinde tuttuğu kuru ağaç dalını yakıp mağaraya girdi. Mağranın içi dünkü kadar büyük değildi. Kısa sürede içini dolaştıktan sonra mağaranın güvenli olduğuna karar verdi. Çantasının içinden bıçağını aldı. Ve çantasını mağaranın içine bırakıp dışarıya çıktı. Mağaranın etrafına kaybolmaması için izler bırakacak ve mağranın etrafındaki en yakın su kaynağını bulacaktı. Su onun için çok önemliydi. Tabi daha öncesinde kendisine bir mızrak yapacaktı. Etrafında bulunan ağaçların dallarına bakaraktan ilerliyordu. Kendisine en uygun ağaç dalını bulduğunda onu ağaçtan kırdı. Ve elindeki bıçakla ona mızrak şeklini vermeye başladı.

Mızrağını da yaptıktan sonra tekrar harekete geçti. Ağaçlara W işaretini kazırayak ilerledi ve en sonunda bir dere buldu. Bu onun için çok iyi olmuştu. Mağaraya yakın bir yerdeydi. Sudan biraz içip geldiği yoldan geri mağaraya ulaştı. Giderken de biraz ağaç dalları topladı. Saat daha çok geç olmamıştı aslında henüz güneş daha batmamıştı. Gece zaten uzun bir süre mağarada kalacağını düşünüp tekrardan mağaradan çıktı. Bu sefer mızrağıyla hayvan yakalamayı düşünüyordu.

Etrafta tavşan yada sincap benzeri küçük kendine zarar vermeyecek hayvanlar arıyordu. Bir iki saat mağranın etrafında gezindikten sonra ağaçların bir tanesinin içinde bir yuva fark etti. İçerisinde sincap olabileceğini düşünüp ağacın içini kontrol etmeye başladı. Yuva ağacın içine doğru gidiyordu. Eğer içerde sincap varsa önce onu rahatsız edip yuvanın dışına çıkartması lazımdı. Yoksa sincabı göremiyordu. Eline büyük bir taş alıp deliğin gittiği yerlere doğru dışardan vurmaya başladı. Eğer içerde sincap varsa dışarıya çıkacaktı. Tam ağacın arkasından deliğin olduğu tarafa dönmüştü ki hiç beklemediği birşey oldu. Deliğin içinden büyük bir yılan çıkmaya başlamıştı. Yılan Ankepu'yu görünce ona doğru yöneldi ama daha yeni bir sincap yediğinden hareketi biraz ağırdı. Yılanın karnının şiş olduğunu fark eden Ankepu ilk başta bir an önce oradan uzaklaşmak istedi ama sonradan aklına bir fikir gelmişti. Yılanın zehrini elindeki mızrağın ucuna akıtırsa ,mızrağı ölümcül bir silah haline gelebilirdi. O yüzden mızrağını yılana doğru uzattı. Yılan da hemen ona karşılık verip mızrağın ucunu ısırmaya başladı. Yılan zehrini iyice boşalınca Ankepu mızrağını da alıp oradan uzaklaştı. Ama yılan Ankepu'yu takip etmeye başladı. Yavaş ve sessiz ilerlediğinden Ankepu'nun ruhu bile duymadı. Ankepu tekrar mağaraya döndü ve çantasından dünkü bulduğu çileklerden birisini daha yedi. Hava da kararmaya başlayınca ateşini de yaktı ve oraya hemen uzandı. Bir yandan yaşadıklarını düşünüyor bir yandan da bundan sonra ne yapması gerektiğini düşünüyordu. İlk olarak bu mağarayı kendine bir sığınak olarak ayarlayacak sonra ormanı iyice bir ezberleyerek. Sonra ise kabileleri bulmaya çalışacaktı. Tam bu düşüncelerin içindeyken uykuya dalmıştı. Ankepu'yu takip eden yılan da mağaraya girmek üzereydi ki !

K.S :1100 

Okuyan, beğenen ve yorumlayan herkese teşekkür ederim. Bilim kurgu kategorisinde dün 123 bugün 85'teyiz çok iyi gidiyoruz. 

Kabileler Savaşı (ZYS-1)Where stories live. Discover now