Esaretten kurtuluş( Gungam)

91 15 5
                                    

8.GÜN: 

Güneş tepenin arasından kendini göstermeye başlamış ve havayı aydınlatmıştı. Yağmur artık dinmiş hava normale dönmüştü. Gözlerini yavaş yavaş aralayan Gungam kendine gelmeye başlamıştı. Elleri ve ayakları sarmaşıklarla iyice bağlanmış ve tek başına bırakılmıştı. Büyük ihtimalle bundan sonraki süreçte başında kimse beklemeyecekti. Bunu bir avantaja çevirebilirdi. Ama sarmaşıktan kurtulacak gücü kendisinde bulamıyordu. Dün geçirdiği zorlu bir günün yorgunluğunu hâlâ hissedebiliyordu. Şu an yapabileceği tek şey buraya gelme sebebi olan kabileyi incelemekti. Belki  buradan kurtulursa Mete'ye anlatırdı. Kafasını kaldırıp etrafını incelemeye başladı. Zuniga'nın ordusunun olduğu kısıma bakarken ordunun mızraktan başka bir silah daha kullandığını gördü. İlk defa böyle bir silah görüyordu. Çok ilginçti. Gözlerini kısıp iyice odaklandı. Silahın nasıl bir işlev yaptığını anlamaya çalışıyordu. Gördüğü kadarıyla ince bir dalı bir şeyle gerdirip atıyorlardı. Atılan parçada atıldığı yere gidip saplanıyordu. Tehlikeli bir silah gibi duruyordu.

Uzun süren bir gözlemden sonra tekrar başını öne eğen Gungam buradan nasıl kurtulabileceğini düşünmeye başladı. İşin kötü tarafı her geçen süre onun lehine işliyordu. Açlık onu güçsüz düşürüyordu. Yani buradan bir an önce kurtulması gerekiyordu. Tekrardan başını kaldırıp etrafa baktı. Kimsenin olmadığını görünce sarmaşıklardan kurtulmak için son gücüyle çabalamaya başladı. Ama sarmaşıklar o kadar sert ve sağlam bağlanmıştı ki onları koparması imkansız gibi bir şeydi.

Bir müddet uğraştıktan sonra gücünü daha da fazla tüketmemek için durdu. Bir süre sonra yanına bir tane kabile adamı gelip "Kararını değiştirdin mi ?" diye sordu ama Gungam onun yüzüne bile bakmadı. Adam da bir süre bekleyip tekrardan ayrıldı.

Zaman geçiyor Gungam zorlanıyordu. Güneş tam tepeye çıkmıştı. Bütün sıcaklığıyla Gungam'ın üzerindeydi. Dün şiddetli yağmura maruz kalmıştı. Bugün de şiddetli güneş onu hırpalıyordu. Daha sonra tekrar etrafına bakınamaya başlayan Gungam bu saatte kabilenin tamamı neredeyse mağaralarında veya ağaçtan yapılan yerleşim yerlerinde olduğunu fark etti. Yalnız bir tane çocuk ona doğru yaklaşmaktaydı. Çocuğun elinde kulsfer ve bir parça et vardı. Çocuk iyice yaklaştı ve kulsferi , eti ve son olarak Gungam'ın daha önce görmediği bir şeyi bırakıp koşarak uzaklaştı. Gungam ilk başta tereddüt etsede buradan kurtulmak için gereken enerjinin o etde olduğunu bildiği için hemen eti yemeye başladı. Gungam etin tamamını yiyip biraz da şu içtikten sonra çocuğun bıraktığı aleti incelemeye başladı. Bu şeyde neydi anlamamıştı. Küçük bir şeydi ama taş gibi ağırdı. Daha sonra biraz uğraşınca bu şeyin açıldığını fark etti. Bu şeyi açınca yeni açılan yere eliyle dokundu dokununca elinin kanadığını fark etti. Bu şey çok keskin bir taş gibiydi. Şimdi yavaş yavaş anlamaya başlamıştı. Bu şey ile sarmaşıktan kurulabilirdi. Hemen onu sarmaşığa sürtmeye başladı. Beklediğinden kolay bir şekilde sarmaşık kopuyordu. Ama bir anda kendine doğru yaklaşan kabile adamlarını fark etti. Kabile adamlarını görür görmez kendini yere atıp bayılmış numarası yaptı.  Çünkü adamların ellerinin bağlı olduğu sarmaşığı görmemesi lazımdı. Adamlar hızlı bir şekilde Gungam'ın yanından geçtiler. Gungam adamların iyice uzaklaşmasını bekledikten sonra daha hızlı bir şekilde bütün sarmaşıklardan kurtuldu.

Ama hâlâ harekete geçeceği yönü seçmeye çalısıyordu. Çünkü kendisi koşmaya başladığı andan itibaren çok kısa bir süre içinde peşine adamların düşeceğini biliyordu. O yüzden seçeceği yolda başka adamlarla karşılaşmamak için bulunduğu yerin sol tarafına doğru ayağa kalkıp koşmaya başladı. Onu uzaktan fark eden kabile adamları da kendinisinin bulunduğu yöne doğru harekete geçtiler. Oldukça hızlı olması gereken Gungam son gücüyle koşuyordu.

Giderek yavaşlayan Gungam peşine adamların takıldığını anladı. Ama o adamları etkisiz hâle getirecek mızrağı olmadığı için koşmaya devam ediyordu. Adamların kendine doğru yaklaşınca dört kişi olduklarını fark etti. Arkasını dönüp arada bir adamlarla arasındaki mesafeyi kontrol ediyordu. Her baktığında adamlar kendine daha da çok yaklaşıyordu. Adamların dördünde de mızrak olması Gungam'ın kurtuluş ümitlerini azaltıyordu. Giderek gücü azalan ve yavaşlamaya başlayan Gungam elinde hâlâ o keskin aletin olduğunu fark etti. Ama bu aletle dördü ile birden nasıl başa çıkacağını düşündüğü esnada peşindeki adamlardan bağırdığını duydu. Arkasını dönüp baktığında adamların ikisinin birden kaybolduğunu gördü. Sanki yer yarılmış da  içine girmiş gibilerdi. Bunu gören diğer iki kabile adamı da yavaşlatıp olanları anlamaya  çalışıyordu. Adamlarında artık yavaşladığını fark eden Gungam koşmaya devam ediyordu. Anlaşılan birileri Gungam'a yardım ediyordu.

Gungam'ın peşinde ki adamlar Gungam'ın arayı açmasıyla durup geriye döndüler olanları Zuniga'ya anlatacaklardı. Ama geriye döndüklerinde karşılarında duran bir kız gördüler. Evet bu o kızdı. Daha önce  yakalayıp ellerinden kaçırdıkladı kızdı.  Bu defa ikisi de kızın üzerine doğru yürümeye başladılar. Kız onlardan kaçmıyor sanki gelip onların kendisini yakalamasını bekliyor gibiydi. Adamlar da rahat bir şekilde onu yakalayacağını düşünüyordu.

Adamlar tam kıza yaklaşmıştı ki bir anda bir tanesi  yerde ki filenin üzerine geldiği anda kendini tepesi aşağı dururken buldu. Geriye bir tane kalmıştı. Arkadaşının tuzağa düştüğünü gören adam iyice sinirlenip mızrağını kaldırdı.

Bu arada adamlardan kurtulduğunu fark eden Gungam arkasını dönüp olanları izlemeye başladı. Birisi yada birileri ona yardım ediyordu. Herşeyi anlamak için  o son adamında gitmesini beklemeye başladı.

İyice sinirlenen adam son gücüyle kızın üstüne doğru koşmaya başladı. Kızda onun koştuğunu görünce kaçmaya başladı. Ama yavaş bir şekilde koşuyordu. Sanki yakalanmak istiyor gibiydi. Kız bir ağacın dibine gelince ayağı takılıp yere düştü. Adam da ağacın dibine gelip kızı öldürmek için mızrağını kaldırdığı anda kafasında hissettiği büyük bir acıyla yere yığıldı.

K.S:800   

Kabileler Savaşı (ZYS-1)Where stories live. Discover now