15

2.9K 511 84
                                    

Sadece duruyorum. Sehun ve Jongdae sesli kahkahalar atıyorlar. İzlemekte olduğumuz film, sinema perdesinde akmaya devam ediyor. Gözlerim boşluğa takılı kalıyor. Depremler oluşuyor içimde. Fırtınalar kopuyor kalbimin en derinliklerinde. Yerle yeksan oluyor, havaya, suya ve toprağa karışıyor, bin bir yerimden yırtılıyorum. Bir çığlık, atılmayı bekliyor.

Chanyeol gülümseyerek bakıyor bana. Bir tanesinde elini elimin üstüne koyuyor ve kulağıma hiç anlamadığım dillerde şeyler fısıldıyor. Elinin üzerine sarı simli kalemiyle yıldızlar çiziyor. Yukarı bakıyor, ellerini ceplerine koyuyor.

Bağcıklarını bağlıyor, bana gülümsüyor, bir şeyler anlatıyor, bana gülümsüyor, müzik dinliyor, bana gülümsüyor ve bir otobüsün penceresi ardında takılı kulaklıklarını, onun yanındaymışım gibi çıkarıp bana gülümsüyor. Ne çok gülümsüyor!

Ağladığında da öyle içten ağlıyor. Göz yaşları çehresini ıslatıyor. Hiçbir şey söylemeden, okulun kapanmasına bir haftadan daha az bir süre kalmışken gidiveriyor ya, ben kimsenin bilmediği kadar çok ağlamak istiyorum. Chanyeol ise ardında bir tek hatıralarını bırakıyor. Birlikte geçirdiğimiz tüm o güzel günleri hediye ederek gidiyor. Belki de sadece gidiyor işte, öylece. Veda da etmiyor çünkü edemezmiş ama belki hoşçakal dese bu kadar acımazdı yüreğim. En azından onu son kez görüyormuşçasına bakardım yüzüne. Elini öyle bir tutardım ki bırakmazdım. Abisini her hatırladığında daha sıkı sarılırdım ona. Daha çok buluşurdum onunla ve her gece başımı yastığa koyduğumda daha çok hayal ederdim onu aklımda.

Bencil olduğumu biliyordum ama daha erken fark etmeliymişim. Çektiğim sıkıntıları gözümde öyle büyütmüştüm ki onunkileri görememiştim. Öyle acı çekiyor gibi hissetmiştim ki onun ne yaşadığını umursamamıştım. Telefonlarına cevap vermemiştim, onunla görüşmek istememiştim. Sırf çok kötü bir haldeyim diye üstelik. Oysa o ne halde tahmin edememiştim. Evime kapanmış, kendimle baş başa kalmıştım. Belki bana ihtiyacı vardı, görememiştim.
Keşkelere yer yoktu artık dünyamda. Olmamalıydı da.

Film çıkışı artık daha fazla sosyalleşmek istemediğimi fark ediyorum çünkü her yerde onu görüyordum sanki. Takım elbisesinin içinde bana doğru yürüyordu. Saçlarımın arasından bir çiçek çıkarıyordu. Avuçlarının içindeki balığı ölmesin diye ağlıyordu ve ben o anı sadece izleyebiliyordum artık. Ona sarılamıyordum, onu öpemiyordum, ona gülümseyemiyordum bile.

Artık ne yapsam boştu ve bilmiyordum ki o her yerdeydi. Evimin biraz yakınında kırış kırış olmuş tişörtü ve kıvırcık saçlarıyla benimle uyumayı bekliyordu. Evime gitsem, odamın yanındaki odada ona sarılmamı bekliyordu bu sefer, pembe duvarların içerisinde kaybolurken. Kokusu her yerdeydi, hafif ama unutulmazdı. Kağıt uçakları hep benimleydi. Pet şişeleri, simli etiketleri, Karanfil'i, okul dolabının içindeki resimleri ve samimiyeti de hep benimleydi ama yeterli değildi. Balıklar çizdiği okyanusuna bir yelkenli çizse de ona gidiversem şimdi. Dalgalar boyu sürüklensem de kıyıya vardığımda ona ulaşmak için çırpınıp dursam. Yüzmeyi bilmeden kulaçlar atsam üst dudağına bir öpücük kondurabilmek için.

Her şeyi hatırladıkça daha çok çıkmak istiyorum kalabalıktan ve Jongdae ile Sehun'u bırakıp hemen eve gidiyorum. Hiçbir şey diyemiyorlar. Biliyorlar, görüyorlar halimi fakat hissedemiyorlar bir türlü nasıl hissettiğimi.

Eve giden yol boyunca aklımı bir ton şey kurcalıyor. Özlemin yanı sıra bir şeyi arıyorum sanki. Öyle geliyor. Bir şey, pek çok şey gibi bekliyor yalnızca. Odamda bir yerlerde onu bulmam gerekiyor. Öyle bir his ki bu, altıncı histen çok daha uzak. Keşfedilmeyi çünkü ihtiyacı olduğunu hissediyorum. Tıpkı Chanyeol gibi.
Her yeri aramaya başlıyorum ne aradığımı bilmeden. Dolabımı kurcalıyorum, çekmecelerimi, kitap aralarını...

Annem, babam çoktan şehir dışına çıkmış olduğundan en sonunda benimle ilgilenebilmeyi aklına getiriyor. Telaşımı kapımın eşiğinden izlerken ne aradığımı bile sormuyor. Normalde beni yatıştırması gerekir, güzel şeyler söylemesi ve daha yaşamam gereken bir sürü şey olduğunu anlatması gerekir ama sadece duruyor. Beni Chanyeol ile randevuya çıkardığı için ona teşekkür mü etmeliyim yoksa neden bana Chanyeol'un uzaklarda bir yere taşınacağını söylemediği için kızmalı mı? Belli ki Chanyeol demiş ona, beni bırakıp gidecek olduğunu öğrenmemem gerektiğini. Chanyeol'u özlemeli miyim yoksa ona sinirlenmeli mi?

Bacaklarım beni tutmadığında öylece kendimi yere atıyorum. Sırtımı yatağa yaslıyorum ve berbat iki kişiyle arkadaşlık ettiğim için kendime kızıyorum her nedense çünkü beni mutlu etmeye çalışan da gitmeme izin verenler de onlardı. Onlar arkadaş grubumuz için her zaman kötü kararlar alırken istediğim küçücük bir ricanın büyüyüp beni bu hale getireceğini nereden bilebilirdim ki? Bilsem böyle mi yapardım?

Annem odama adım atıyor. Yerde oturmuş ve dizlerini içine çekmiş bana baktıktan sonra, hafifçe omzumu okşuyor. Karşıma oturuyor sonra ve bana sarılıyor. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülüyor. Hıçkıra hıçkıra ağlıyorum. Hiçbir şey söylemiyor.

Odamdan çıkmadan hemen önce ise avcumu açıp içine küçük bir anahtar bırakıyor.


lonely fishWo Geschichten leben. Entdecke jetzt